Yeni bir köşe ile karşınızdayız. Konferansları ilgiyle takip edilen, engin bilgileriyle dinleyenleri mest eden, Ankara İlahiyat’tan Prof. Dr. Ethem Cebecioğlu’nu misafir edeceğiz her ay. Editörümüz Süleyman Ragıp Yazıcılar ile aralarında geçen kısa mesajlaşmaları, otantik bir şekilde, kendi kullandığı latifeli tabirleri ve İngilizce kelimeleri de değiştirmeden, sizlerle paylaşacağız. Hayırlara vesile olmasını dileriz.
Sosyal medyadan duyurduk Ethem Hoca GENÇ’te diye, büyük beğeni aldı efendim. Teşekkür edenler, dua edenler çok, merakla bekleniyor bu köşede konuşacaklarınız. Gıyabınızda büyük bir sevgi var, hamdolsun Allah’a..
Allah’ın günahkâr bir kuluyum. Her gün ağlıyorum. Özetim bu Süleymancığım.
Hocam insandaki yersiz öfkenin temel çıkış noktası ya da asıl illeti nedir sizce? Yersiz öfkenin bağışlamaya, sakinliğe dönmesi için en etkili irade eğitiminde bam teli nedir kanaatinizce?
Tasavvuftaki fena makamına ermek. Bu makam da yüksek dozaj merhamet sahibi kişilere nasip olur. Ayet: O Rahman’ın çok merhametli kulları yeryüzünde gariban ve gösterişsiz, kibirsiz olarak yürürler. Karşılaştıkları kendini bilmezlerle asla tartışmaz, sen haklısın, selam sana der çekip giderler. (Furkan, 63)
Musa Topbaş Efendimiz (ks) derdi ki, yumuşak başlı olmak rıza makamını geçmiştir. Öfke kontrollü ahlak, sonuç olarak şu ruh sahiplerinde gerçekleşir:
1-) Kibirsiz
2-) Çok aşırı merhametli
3-) Gariplik saltanatı süren, “tûba lil guraba” yani gariplere müjdeler olsun diye buyrulan
4-) Tartışmadan uzak, sulhsever, müslimleşmiş.
Veyaaa, öfkesine hakim olan insan olur ve onda bu dört güzel yetkin yapı ortaya çıkar.
Öfke eğitimi “eyvallah” eğitimidir kısaca. Yani her şeyi O’na (Allah’a) havale etme ahlakı.
Hocam yıllar önce GENÇ’e ilk geldiğinizde, “buranın başını kapıya koyun, yine hizmet ediyorsa buradan adam çıkar” demiştiniz. İbretlik bir bakış açısı gelmişti gözüme. Bahsettiğiniz konunun gerçek hayatta, modern tekke kültüründe ya da STK, vakıf, dernek geleneğinde gerçekten bir karşılığı var mı, nasıl başarılabilir bu?
First principlal structure is to establish “Hiçlik” / nothing warriors yani fena erleri. (İlk olarak temel yapıyı hiçlik üzerine kurmalıyız.)
Yani, pozitif eksenli nötr kişilik yapısına sahip ariflerle bu sağlanabilir. Bu zevat eksiyi artının alt dereceleri olarak görür, dereke görmez. Kahrı da hoş, lütfu da hoş gören kişilik formatlaması da tasavvufi manada seyri sülukla (manevi bir yolculukla) gerçekleşir. Bunlar, cömert olur, kavgayı, cedeli, küsmeyi 3 talakla boşamış, plus pozitif, yani “post positive character” (pozitif ötesi karakter) sahibi, external (dış) gıybeti bitirip integral ego centric (iç dünyası odaklı, kendi merkezli) gıybete yani özeleştiriye yönelmiş, hoş gör eksenli yaşayanlardır.
Hocam, pek çok insan insanların dertleriyle ilgilenmek, çeşitli hayır işlerine koşturmak, etkin faaliyetler organize etmekle meşgul, samimiyetle ve gayretle koşturuyorlar. Lakin hareket genelde sakin kalmayı, oturup okumayı, ilimle süslenmeyi ve yeteri kadar fikri manada beslenmeyi engelleyebiliyor. Bu manada arafta kalmış birçok insana ne tavsiye edersiniz?
Bir araf ehli olarak derim ki: Musa Topbaş Efendimiz’e (ks) “ fakülte dersleri dışında haftada on yedi sohbet yapıyorum” dediğimde, fakire şöyle bir tavsiyede bulunmuştu:
“Peygamber Efendimiz (SAV) gibi yap. O risalet sahibi olarak insanlarla daha çok meşguldü. Ama ailesine ve özeline mutlaka vakit ayırmıştı.” Fakir ondan sonra Muhammedî dengeye kavuştum, biiznillah. (Allah’ın izniyle.)
Anladım hocam, o vakit ne yaparsak yapalım, mutlaka aileye ve özel okumalara zaman ayırmak gerekiyor.
Kul hakkı çünkü. Ayet: İnsanlara iyiliği emrederken kendinizi unutuyorsunuz! (Bakara, 44)
Hocam geçenlerde şöyle bir cuma mesajı atmıştınız: “Bir yandan hayatin acılarının altında ezilirken, diğer yandan hayatın tatlı yönleri de bizi ayakta tutar, ancak olgunlaşmak, acılarladır.” Sormak isterim, acılar her yaşta olgunluğa sebep olur mu? Bebeklik, çocukluk, yaşlılık.. Olgunlaşma anlamında mahiyet farklı olur mu acılarla ilişkilerimizin?
Allah metafizik acılara uğratmasın. Fizik acıların bu dünyada deterministik çözümleri bir şekilde bulunur, yani demokraside çareler çözümler tükenmez. Ama metafizik acılar, aklı aşan bir nature (doğaya, yapıya) sahip ve bu yüzden çözümü çaresi çoklu değil tektir: o da ALLAH’tır! Ayet : Allah kuluna yetmez mi? Cevap: Kul, kul ise Allah yeter! Pekiii, ya kul, kul değilse?
Parayı tanrılaştıranlara, “abdullah” (Allah’ın kulu) olmayıp “abduddinar” (dinarın, paranın kulu) olanlara Allah ne kadar yeter ki!