Bursaspor, altyapıya önem vererek; zengin İstanbul takımlarına özenip pahalı transfer hovardalığına sapmazsa başarısını kalıcı kılabilir. Trabzonspor örneğinden bu yana gelişip güçlenen Anadolu sermayesinin etkisiyle diğer Anadolu takımlarına örnek de teşkil edebilir.
Türk Futbolu, çok uzun yıllar üç kulübün, uzun yıllardır da dört büyük kulübün hegemonyasında kalmıştı. Hemen her sezon bunların dışında bir Anadolu takımı çıkar, başarılı sonuçlar alır, sezonun son haftalarına kadar şampiyonluk yarışının içinde bulunurdu. Futbolu yakından takip edenler de her defasında “acaba bu sefer olacak mı?” diye papatya falı açarlardı. Akıp giden zaman içinde bu soru giderek umutsuz bir soru haline gelmişti, çünkü her seferinde bu takımların ayağına görünür görünmez engeller takılıyor, sonuçta yine büyüklerden biri hedefine ulaşıyordu.
Bu sezon bu rolü Bursaspor üstlendi ve aynı şekilde son haftaya kadar iddiasını sürdürdü. Fakat futbol kamuoyu geçen yılların getirdiği şartlanmayla şampiyonluğu rakip Fenerbahçe`nin kazanacağına neredeyse adı gibi emindi. Bu emin olma durumu, Fenerbahçe`nin son maçta karşılaştığı Trabzonspor`un kısa bir süre evvel yine karşılaştığı rakibinden kupayı almış olmasından kaynaklanıyordu. Türkiye`de ne yazık ki yazılı olmayan ahlak kuralları kerhen de olsa buna izin veriyordu. Trabzonspor Fenerbahçe`yi yenerek Türkiye Kupası`nı aldığına göre, tatile 90 dakika kalmışken kendini yormayacak, tribünlerdeki hararetli on binlerin hışmını üzerine çekmeyecekti ve bunun için şike yapmasına bile gerek yoktu. Fenerbahçe çok daha yüksek bir motivasyonla oynayacağına göre de kazanıp şampiyon olması son derece normaldi. Tabiî yine de dedikodu kazanları günlerce kaynadı. Trabzonspor Fenerbahçe`den kupayı almıştı, karşılığında da ligde rakibine “yatacaktı”.
Fakat maç başlayınca kazın ayağının hiç de öyle olmadığı görüldü. Fenerbahçe bastırıyor, Trabzonspor bütün gücüyle direniyordu. Sonuçta maç berabere bitti ve rakibini yenen Bursaspor Trabzonspor`dan sonra Anadolu`dan çıkan ilk şampiyon oldu. Bu şampiyonluk kuşkusuz çok önemlidir ama bir devrim falan değildir, Türk Futbolu`nun seyrinde de olumlu olumsuz herhangi bir önemli değişikliğe sebep olmayacaktır diye tahmin ediyoruz.
Obama`nın başkanlığı Amerika ve dünyada ne kadar değişikliğe sebep olduysa Bursaspor`un şampiyonluğu da Türk futbolunu ancak o kadar değiştirir. Belki Bursa`dan yükselen havai fişekler biraz göz kamaştırır, ancak çok geçmeden piyasa kuralları bütün gerçekçiliğiyle işlemeye başlar: Bursaspor pazarının piyasadaki ağırlığı nedir? Bakmayın siz her daim dolu ve coşkulu tribünlere, deplasmana giden on binlere, siyaset ve bürokrasideki ağırlığına... Tarihî derinliği ne olursa olsun Bursa bir göç şehridir, taraftarı da şehirden başka bir yerde yoktur. İstanbul`da denizi ilk kez gören ve bir hafta sonu yatılı okulda etüde girerken yarım yamalak Türkçe`siyle ağzı kulaklarında “Fenerbahçe lider oldu” diye sevinen bir Siirtli görebilirsiniz. Peki, Siirt`te Bursasporlu var mıdır acaba? Ya da Erzurum`da, Adana`da, Kastamonu`da? Varsa kaç tane vardır? Kaç adet decoder, tiraj, raiting, forma, kaşkol satın alırlar?
Amacımız Bursa şehrini ve Bursasporluları rencide etmek ya da küçümsemek değil; böyle bir şey ne bizim haddimize düşer ne de başkalarının. Sadece bir tespit yapmaya çalışıyoruz. Bursaspor`un mümkün ve muhtemel şampiyonluğu toplum olarak söylemeye pek meraklı olduğumuz ve esasında bir temenniden başka bir şey ifade etmeyen “artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” teranesini bir müddet gök kubbeye salabilir. Ancak çok geçmeden bir de bakarız ki yine eski hamamda eski tasa kalmışız.
Geçmiş yıllarda sivrilen Anadolu takımlarının ayaklarına dolaşan engellerin Bursaspor`un karşısına çıkmamış olması dikkat çekicidir. Yani dünya sisteminin Obama ile yaptığı operasyonun bir benzeri Türk Futbolu`nda yapılmış olabilir. Trabzonspor`un ilk şampiyonluğundan bu yana 34, son şampiyonluğundan bu yana da 26 sene geçmiş ama bu başarı başka hiçbir Anadolu takımının başarısını tetiklememiş, onlara örnek olmamıştır.
Bursaspor, altyapıya önem vererek; zengin İstanbul takımlarına özenip pahalı transfer hovardalığına sapmazsa başarısını kalıcı kılabilir. Trabzonspor örneğinden bu yana gelişip güçlenen Anadolu sermayesinin etkisiyle diğer Anadolu takımlarına örnek de teşkil edebilir. Dileyelim öyle olsun. Böylece spor ve özelde futbolda Avrupa ile aramızdaki 40 fırınlık ekmek farkı biraz kapanmış olur.