Berlin duvarının yıkıldığı, soğuk savaşın bittiği, Rusya’nın Afganistan’dan çekildiği, Ayetullah Humeyni’nin vefat ettiği, Tanju Çolak’ın gol kralı olduğu, Turgut Özal’ın Cumhurbaşkanı olduğu seneydi.
Takvim yaprakları 1989’un Haziran ayını gösterirken yaşanan tüm olaylardan habersiz doğunun bir ücra köşesinde Kars’ın Oğuzlu köyünde dünyaya gözlerini açtı. İlerleyen zamanlarda Berlin duvarından, soğuk savaştan haberi yoktu ama köyündeki derenin üzerinden nasıl taş sektirileceğinden, nasıl balık tutulacağından, bostandaki ağaca nasıl çıkılacağından, ısırgan otuna el sürülmeyeceğinden, kışın yanan sobadan uzak durulacağından iyi haberi vardı.
Biraz büyüdü ve şehre taşındılar. Kars Fevzi Paşa ilköğretim okuluna gittiğinde gözyaşlarına engel olamamış. Sonra alışmış. Fakat ilkokul hocasını pek sevmezmiş o yüzden ödevlerinin severek değil korkarak yaparmış. Yaz tatillerinde kereste dükkânında, düğün salonlarında çalışır içecekleri 2 katına satarmış. Sonra bu işi büyüterek maytap, kuru pasta, yaş pasta satmaya karar vermiş ama zarar etmiş çünkü zaten her masada bundan varmış. Fakat içeceklerden iyi para kazanmış. Düğün salonunda org çalmayı da öğrenmiş. Büyümüş liseye gitmiş. Fakat derslerine çalışmaz serserilik yaparmış. Ailesi bakmış ki okuyacağı yok onu ta ablasının yanına okumak için Kadıköy’e göndermişler.
Kadıköy Lisesi’ne yazılmış. İlk başlarda garipsese de hemen uyum sağlamış. Lisede çok sevilmiş arkadaşları doğunun bir ücra köşesinden gelen bu çocuğu seçimlerde sınıf başkanı yapmışlar. Lise son sınıfta ailesi onun hasretine dayanamamış İstanbul’a göçmüşler. Fakat o istemiyormuş gelmelerini çünkü memlekette onları çok seviyorlarmış. Bir sene Erenköy’de oturduktan sonra Silivri’ye taşınmışlar. Üniversite sınavlarında tercih listesinde İstanbul Ticaret Üniversitesi Medya ve İletişim Sistemleri bölümü gelmiş. Hayatındaki büyük bir değişiklikte onun Üsküdar’a gelmesiyle başlamış.
Sonra internetten yurt aramış telefonla Üsküdar’da Avrasya yurdunu bulmuş. Gitmiş kaydını yaptırmış. Genç Dergisi’ni tanımış manevi bir abi edinmiş. Yurttaki arkadaşı ile dergi çıkarmış. Derginin adı Cemre’ymiş cemre ilk başlarda fotokopi olarak 100 tene çıkarken 2. baskıda 1000 tane renkli kuşe kağıda basılı olarak çıkmış. Genç Gönüllüler olarak Üniversitelerde ilk resmi kulüp olan İticü Genç Gönüllüler Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Kulübü’nü arkadaşlarıyla kurmuş ve iki sene başkanlığını yapmış.
Bir rüzgara kapılmış gidiyor. Hayatında planlar yer tutmaz. Hep annesiyle babasının duası üzerindedir. Hakkında ne olacaksa hayırlısı olsun der. Fotoğraf onun için önemli bir yer kaplar.