
En basit düzeydeki idarecilik vasfından tutun, en üst düzeydeki yöneticilik pozisyonuna kadar; tüm makamlar ve mevkiler belirli bir zaman içindir. Bir rüzgâr gibi gelir, fırtına gibi geçer. Havası ve forsu, ancak bir bekçinin ibrik üzerindeki tasarrufu kadardır. Buna rağmen, bir makama geldiğinde orasının, “gelip geçiciliğini” kısa sürede unutanımız çoktur.
Su sıkıntısının yoğun olduğu dönemlerde, umumi tuvaletlerde ibrik bulunurmuş. WC’yi kullanmak isteyen kişi, tuvalet bekçisi tarafından doldurulan ve girişe dizilen ibriklerden birini alır ve kullanırmış.
Bir gün, tuvalete gelen kişi, kapıdaki ibriklerden birini tutmuş ve tam alacakmış ki tuvalet bekçisi: “Hoop hemşerim, onu bırak diğer ibriği al” demiş. Adam bu tavra bir anlam verememiş ama denileni yapmış. Tam tuvaletten çıktığı sırada, başka bir adam içeri giriyormuş. Adamın elinde, tuvalet bekçisinin, kendisinin almasına izin vermediği ibrik varmış. Şaşkın ve kızgın bir şekilde bekçiye dönerek: “Bana o ibriği aldırmadın ama gelen kişi almış ve ona bir şey dememişsin?” diye sormuş. Bekçi umursamaz bir tavırla: “Eee, o kadar da havamız olsun!” demiş.
En basit düzeydeki idarecilik vasfından tutun, en üst düzeydeki yöneticilik pozisyonuna kadar; tüm makamlar ve mevkiler belirli bir zaman içindir. Bir rüzgâr gibi gelir, fırtına gibi geçer. Havası ve forsu, ancak bir bekçinin ibrik üzerindeki tasarrufu kadardır. Buna rağmen, bir makama geldiğinde orasının, “gelip geçiciliğini” kısa sürede unutanımız çoktur.
Mevki sahibi olmak, vahiyle beslenen bir insan için aynı zamanda tüzel bir kimliktir. O konum ve statü, kamunun ortak malıdır. Makamın yapması gerekenlerde, tüm insanların hakkı vardır. O nedenle yöneticinin yaptığı hizmetler, muhataplarına yönelik lütufta bulunmak değildir. Erdemli, ahlaklı ve sorumlu davranmaktır. Bir yönüyle de bu durum, makamın sadakasının verildiği anlamına gelir. Bu hakikati kavrayamamış kişiler, ne kadar “yüksek” bir makama çıktılarsa, o kadar ulaşılmaz olmaları gerektiği kanaatine sahiptirler. Erişilebilirlik, basitliktir onlar için... Değerli olduklarını hissetmeleri, peşinden koşan ve kendisine ulaşamayan birilerinin varlığına endekslidir.
Merhum Muhammed Ali, 25 yaşında verdiği bir röportajda “Dövdüğüm adam sayısının fazlalığından dolayı Allah beni daha çok sevmeyecek. Bu, O’nun için önemli bir kriter değil. Benim, şöhret ve makamın ayaklarımı kaydırmasına izin vermeden ödevlerimi yapmam gerek” biçiminde veciz bir değerlendirmede bulunur. Asıl maharet; güç, iktidar ve şöhret sahibi olunduğunda tevazu sahibi olabilmektedir.
Şöhret ve makamı amaç haline getirmeyenler, onlarla karşılaştıklarında şiddetli baş dönmesine uğramazlar. Gerçekten hayata ve hayat ötesine dair bir hedef taşıyan, insanlara yararlı olmak adına hayaller büyüten insanlar; mevkilerin sadece kısa süreli birer durak olduğunun farkındadır. Mevlana’nın dediği gibi: “Merdivenin sonuna ulaşmayı amaçlayan kişi, 2. basamakta oturup oraya yerleşmeyi sevimli görmez.” Ve çoğu zaman hayat, bizim genel tasarımlarımız dışında ilerler. Kurduğumuz bağlantılar, tanıştığımız insanlar, karşımıza çıkan fırsatlar büyük oranda “bizim başarımız” değildir. O dönemde, o konuma doğru sevk edilmişizdir. Öyle gerekmiştir ve öyle olmuştur. O koltuğu, biz olmasak bir başkası dolduracaktır. O işleri, biz olmasak bir başkası, bizim kadar iyi yapamasa bile sonuçta idare edecek kadar yapacaktır. Bulunmaz Hint kumaşı değiliz. Hayır, “kendime kurban olayım; ben varya ben, ben olmazsam...” diyeceğimiz bir konum yok.
Bireyciliğin ve bencilliğin artmasına neden olan bir yaşam tarzı, insanların kolay yoldan para kazanmaya ve mevki sahibi olmaya öykünmesine neden oluyor. Bunu yapmak için bir başkasının sırtına, hatta kafasına basmakta beis görmeyen insan türleri ortaya çıkıyor. Çünkü onların hakiki bir ideali yok ve hayata eğreti tutunuyorlar. Onları heyecanlandıran tek şey “koltuk.” Oysa öyle zayıf canlılarız ki... İki gün uyumayınca kafasını toplayamayan, çok su içerse tuvalet yollarında kalan ve patates yerken ölebilen varlıklarız. Aciziz. Çok hem de... Ve bir de; şakşakşak sesi, kabirden içeri geçmiyor azizim.