Zeki Dursun
Nureddin Durman ile...
"Yaşamak için mutluluklar, küçük de olsa mutluluklar aranır. Hayaller kurulur. Değişmez bir düzendir" diyorsunuz. Genç Nurettin Durman’ın ne hayalleri vardı, ne kadarını gerçekleştirdi?
Öncelikle iyi bir tahsil yapmak isterdim, olmadı. Okumak en büyük idealimdi diyebilirim küçükken. Sonrasında küçük yaşta evden kaçan ve onaltı yaşında İstanbula gelen bir genç olarak temiz bir hayatım olsun istedim. Şiir yazmak istedim. Zengin olmak değil de hep yemyeşil bir yerim olsun, bir çiftlik mesela. Olmadı tabii. Neden zengin olmak hayalleri kurmadığımı doğrusu hâlâ anlamış değilim. Bir defasında şaka yollu İsmet Özel beye, zengin olmadık gitti ağabey, demiştim de o da bana, Sen zengin olayım diye niyet ettin mi, diye çıkışmıştı. Ben de, hayır ağabey niyet etmedim, dediğimde, eh tabii niyet etmeyince zengin olamazsın, demişti bana. Bir şiir kitabım olsun istemiştim Rabbimden. Çok dua etmiştim yıllar önce. Kurban olduğum Allah şiir kitaplarımın sayısını bir çırpıda söyleyemiyorum. Sahi kaç tane oldu? Sonbaharda nasip olursa bir tane daha çıkacak. Yani insan teki küçük şeylerden de mutlu olmayı bilmeli. Evlenmek istedim Allah dört çocuk verdi. Daha ne olsun? Zaten hayal dediğiniz nedir ki altı üstü hayatınızın içindeki teferruatlardan teşekkül eder. Bir şiirimde “bir mersedesim bile yok / kusura bakma / birkaç kitaplık şiirim / çocuklarım / bir de kalbim var / ihtirasların adamı olamadım / elimde değil” demişim. Yani öyle büyük büyük hayallerim olmamış demek ki.
Nurettin Durman arkadaşlarını ve dostlarını hangi kriterlere göre belirliyor? Kahramanınızın söylediği gibi “benim her çeşit arkadaşım oldu” mu diyorsunuz yoksa?
Evet doğrudur, benim her çeşit arkadaşım oldu. Kültür seviyesi açısından olsun, maddi durumlar açısından olsun veya diğer bazı kategorilere yansıyan fertlerden olsun arkadaşlarım, dostlarım oldu. Ama hayasızlarla arkadaş olmadım. O bakımdan biraz kısmetim açık diyebilirim. Tabii bunları söylerken bir hususu dikkatle korumak zorundayım. Bu dikkat ise arkadaşlarımın, dostlarımın dürüst insanlardan oluşması. Zaten başka türlü insanlar ya benden uzakta durdular ya ben onlaradan uzak durdum. Bazen de insan karşısındakinin olumsuzluklarını, uygunsuz taraflarını görünce ondan uzaklaşır. Mecbur kalınca da selamı keser. Böyle olanlar da vardır elbet hayatımda. Ne ben arkadaşım hakkında kötü düşünmeliyim ne de arkadaşım benim için kötü düşünceler içinde olmalı. Eskiden insanlar arkadaşlarını denerlermiş. Şimdi böyle şeyler kalmadı kültürümüzde. O yüzden de arkadaşlıklar, dostluklar uzun ömürlü olmuyor.
Düşçınarı dergisini çıkardığınızı biliyoruz.. Düşçınarı’nda nasıl bir düş gördünüz ve bu düşünüz ne kadar gerçekleşti?
Düşçınarı Beylerbeyinde çamlıca caddesindeki koca çınar ağacına da isim oldu. O çınarın altında bir isim olarak ortaya çıktı. İbrahim Paşalı ile çınaraltı muhabetlerimizde öne çıktı daha çok. Başka bir isim uygun düşmedi düşlerimize. İsmi arkadaşlar da beğendiler ve ortak bir görüş ile verdik dergimize. Daha önce Kardelen dergisinde yazan arkadaşlarla oluştu bu düşünce. Benim düşlerim daha baskın çıktı diyebilirim Düşçınarı’nda. Dergide iyi ürün yayınlamak, aklı başında işler yapmak, iyi bir dergi çıkarmak. Bir de temelde İslam ülkelerindeki edebiyatçılarla ve batı ülkelerindeki müslüman edebiyatçılarla diyalog kurmak, onların eserlerini yayınlamak. Müslüman yazarlar arası haberleşmeyi tesis etmek. Bunu başaramadım. Bilhassa Arapça bilmemek önümü kesti. Arapça bilen, hatta ingilizce bilen dışarlarda okuyan zevat ise bu meraktan uzak idi. Sonra şiir zor tabii. Hani ne derler şiir karın doyurmaz. Ben şiir ve hikayede birlik ve beraberliği hiç olmazsa bir nebze sağlayacak bir hareket olur ve bir başlangıç olur niyeti ile yapmak istedim, lâkin başarılı olamadım ve dergi onsekiz sayı sonunda kapandı.
Kimler yetişti Düşçınarı`ndan?
Derginin esas yazar kadrosunun dışında gençler de yazdılar tabii. Kimi devam etti kimi bıraktı yazmayı. M. Esat Erol, Mehmet Şamil Baş, Muaammer Yavaş, Mustafa Celep, Mehmet Butakın, Ahmet Uğur Keltek, Hasanali Yıldırım, Hasan Hüseyin Kozak, Murat Güzel, Akif Kuruçay aklıma gelen Düşçınarı’na katılan isimler. Bir edebiyat dergisi olarak sağlam duruşu ve gençler de dahil olmak üzere ürün bazında seçmeyi iyi yapması bir saygınlık kazandırdı dergiye. Bir çok ünlü isim de ürünleriyle göründüler Düşçınarı’nda. Camiamızın kaliteli ve seçkin bir dergisi olarak ve edebiyat dünyamıza katkıda bulunan bir dergi oldu...
Genç arkadaşlarımız içinde yazmaya ilgisi olanlara neler tavsiye edersiniz?
Eğer ciddi olarak bu yönelim içinde olacaklarsa çok basit bir yolu var tabii. Önce yazmak, yazmak, yazmak. Tabii alt yapı, yani bilgilenme, yani bilgi sahibi olmak şart. Sonra sabır. Sabırla yazmak ve kendini gün be gün geliştirmek.