Okuduğum, beslendiğim, görüştüğüm, dinlediğim, sohbet ettiğim yazarın, şairin, mütefekkirin, arifin, sufinin, sanat ehlinin sayısını gerçekten de bilemiyorum. Sohbetinde bulunduklarımın dışında hiç görüşemediğim, sohbetinde bulunamadığım değerler, büyükler de var. Ve bu büyükler ile doya doya sohbet etmek bir yana hiç görüşemediğim için üzülüyorum. Kimler onlar?
Kendimi bildim bileli sohbeti güzel adamların, ilim, irfan, sanat adamlarının izinde, meclisinde, sohbetindeyim. Okuduğum, beslendiğim, görüştüğüm, dinlediğim, sohbet ettiğim yazarın, şairin, mütefekkirin, arifin, sufinin, sanat ehlinin sayısını gerçekten de bilemiyorum. Sohbetinde bulunduklarımın dışında hiç görüşemediğim, sohbetinde bulunamadığım değerler, büyükler de var. Ve bu büyükler ile doya doya sohbet etmek bir yana hiç görüşemediğim için üzülüyorum. Kimler onlar? Mesela Bandırmalı Ali Efendi’yi meclisinde bulunanlardan dinledim durdum ama nedendir bilemiyorum yanına gitmek nasip olmadı.
Cerrahi şeyhi merhum Safer Dal Efendinin bir kısım sohbetlerinin toplandığı Geydim Hırkayı kitabını geçen ay okudum. Safer Dal Efendi’nin ismini duyardık. Cerrahi tekkesine ilk gidişimi hatırlamaya çalışıyorum; 1999 veya 2000 olmalı. Vefatından bir yıl sonra. Çook şeyler öğrendim Safer Efendi’nin sohbetlerini içeren kitaptan ama kendisini dünya gözü ile görmek hiç nasip olmadı.
Yedi Güzel Adamdan bir Cahit Zarifoğlu ile görüşemedim. Cahit Zarifoğlu ile sohbet edebilir miydim bilmiyorum ama 1986 yılında Gülçocuk Dergisi’nin pikniğinde görebilecektim kendisini. Pikniğe o da gelecekti ama o gün yağmur yağdı, piknik iptal edildi.
Hasan Seyithanoğlu. Yedi Güzel Adamın yediye sığmayan güzel adamlarından. Sohbeti derin, lezzetli, ortada çok görünmeyenlerden. Ankara’da yaşıyor olması şimdiye kadar görüşemememin bahanesi olabilir ama sadece bir bahane olmalı bu.
Şiirlerindeki Yunus sesine ve duru Türkçeye hayran olduğum Alaeddin Soykan da hiç görüşemediğim, sohbetinden istifade edemediğim büyüklerden. Mavera Dergisi şairlerinden Alaeddin Soykan’ın şiirinin farkında o kadar az insan var ki… Geçenlerde telefonunu bulup aradım, biraz konuştum. İnşallah yaşadığı köye gitme imkanı, fırsatı bulurum.
Martin Lings’in vefat ettiğini öğrendiğimde Pertevniyal Lisesi’nde derste idim. Çocuklardan ruhuna Fatiha okumalarını istediğimde şaşırmışlardı. Ebubekir Siraceddin ismini aldığını söylediğimde ancak şaşkınlıkları azalmıştı. Her bir kitabı muazzam bir hikmet insanı olan Martin Lings ile sohbet edebilmek için İngilizce bilmek çok da gerekmiyor hissettiğim kadarıyla. Arzu eden söylemeye çalıştığım şeyi anlamak, hissetmek için internetten birkaç konuşmasını dinleyebilir.
Ayşe Şasa merhum hem sohbetinde bulunamadıklarımdan hem de hiç görüşemediklerimden. Birkaç kez selamını ve duasını aldım ama sohbet edemedik. Cenaze namazını kılabildim ancak. Bunu Suavi Kemal Yazgıç’a söylediğimde kendisinin çok az dışarı çıktığını, ancak randevulaştığı biri ile görüşmek için dışarı çıktığını söyledi. Ayşe Şasa demişken kendisi ile telefonda bile konuşamamışlardan olduğumu söyleyeyim de nasipsizliğime acıyın. Telefonlaşmamak da nasipsizlik miymiş demeyin; Ayşe Şasa hakkında “telefonu en mükemmel, en verimli kullanan insanlardan biri” cümlesini okuduğumda daha vefatına belki de 10-15 yıl var idi.
Ramazan Dikmen hem öyküsü ile hem eleştiri yazıları ile hem de yaşayışı ile farklı bir tesir uyandırmış bir yazarımız idi. Ankara’da yaşamış olmasından dolayı olsa gerek onunla görüşemedim bile. Hasan Aycın ve Atasoy Müftüoğlu gibi çok sevdiğim iki büyük öncü insanın nazarında farklı, özel bir yeri olduğunu öğrendiğim Ramazan Dikmen’i 1997’de kaybetmiştik. Kayıtlar Dergisi’nden hikayelerini okurdum. İlk kitabı Kıyıya Vuranlar’ı 97 Mart’ının başında okumuşum, vefatından 40 gün kadar önce. Yediiklim ve Hece dergileri vefatının ardından hakkında özel sayı hazırlamıştı. Afife Ablanın İncileri’ni ise 11 Ağustos 1998’de bitirmişim. Suçıktı Şiir Akşamları vesilesi ile memleketi olan Balıkesir Dursunbey’e o yıllarda sık sık gitmemize rağmen Ramazan Dikmen ile ne görüşebildim ne de sohbet edebildim.
Paris’te kaldığı evinde kendisini ziyaret etmeye niyetlendiğim ama tedavisi için Amerika’ya götürüldüğünden görüşemediğim Muhammed Hamidullah da sohbetinde bulunamadıklarımdan…
Musa Topbaş Efendi’nin cenazesine katılabilmiştim. Sohbetine hiç katılamadım.
Daha pek çok değerli büyüğüm var sohbetinde bulunamadığım. Ama yerimiz bitti. Devamı gelecek sayıya.