Yazar Eyyüp Akyüz ile genişletilerek tekrar yayınlanan Kayıp Ülke kitabı üzerine konuştuk.
Eyyüp Akyüz Kimdir?
Düzce’de doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Düzce’de tamamladı. Anadolu Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği Bölümü’nü bitirdi. Öğretmenlik yapsa da tıpkı yolu dünyaya düşmüş her insan gibi, kendisinin de bir ‘öğrenci’ olduğunu unutmamaya çalıştı, çalışıyor. Şiir, deneme, öykü ve masal yazdı. Ayrıca kitap ve film tahlilleri yaptı. Hece, Hece Öykü, Yediiklim, Yolcu, Mühür, Edebiyat Ortamı, Aşkın e Hali, Mor Taka, Kuşluk Vakti, Değirmen, Kültür Ajanda, Altın Çocuk, Genç İstikbal gibi dergilerde göründü. Kitap tahlillerini ise Yeni Şafak ve Star Kitap’ta değerlendirdi. Pek çok şair, yazar, yönetmen ve aktivist ile söyleşi gerçekleştiren Akyüz, evli ve iki çocuk babasıdır.
Yayımlanmış kitapları: Şairin Şems’iyesi, Masal Kuyusu, Dervişhane, Kayıp Ülke
Öncelikle kitabınız hayırlı olsun. Böyle bir kitap oluşturma fikri nasıl doğdu?
Çok teşekkür ederim. 18’li yaşlarda ustasızdım. Gençliğin, dahası hayatın kazasının olmadığını biliyor, bunun için de “En iyi nasıl yaşanır?” sorusuna cevap arıyordum fakat bulamıyordum. Üniversite biter bitmez öğretmenliğe başladım. Benim cevap bulmakta hayli zorlandığım soruda öğrencilerimin de zorlandığını gördüm. Tez elden harekete geçip bir şeyler yapmalıydım. Ülkenin düşünen insanlarına, “Şu an 18 yaşında olsaydınız neler yapardınız?” diye sormaya karar verdim. Böylece genç kardeşlerimiz, entelektüel isimlerin cevaplarından çıkarımlarda bulunabilecekti. Tarih bunun için var değil miydi zaten?
Kitapta kimler var? Bu isimleri seçerken nasıl karar verdiniz?
Şair, yazar, gazeteci, karikatürist, aktivist tam 310 isim var. Varoluş üzerine en çok düşünen onlar olduğu için böyle bir tercihte bulundum. Kuşatıcı bir eser olsun istedim ve dünya görüşünün ne olduğuna bakmaksızın tüm entelektüellere yönelttim sorumu. Şarkıcılara ve mankenlere sorsaydım, bu işten oldukça kârlı çıkardım aslında. Yanlış tercih yapmışım. İşin latifesi bir yana, mikrofonlar magazin değil, fikir üretenlere uzatılmalı artık.
310 isimden cevap almak yorucu olsa gerek. Ne kadar zamanınızı aldı bu dosya ve hazırlık safhasında neler yaşadınız?
Evet, oldukça yorucu oldu. Altı yıllık bir emeğin ürünüdür Kayıp Ülke. İlk olarak 2010 yılında 262 ismin cevabıyla Mühür Kitaplığı’ndan çıktı bu dosya. Sonra dosyayı genişletmeye karar verdim ve cevap almayı sürdürdüm. Mart ayında yepyeni yüzüyle MGV Yayınları tarafından okura sunuldu Kayıp Ülke. Cevap vermek istemeyen oldu elbette. Beklemediğim yazarlardan beklemediğim tepkiler aldım. Cevap vermez diye düşündüğüm kimi yazarlar beni mahcup edip derhal cevaplarken, bazı yazar dostlarım cevaplamaya tenezzül etmediler. Sorumu, magazin sorusu gibi algılayan ya da benim ticari kaygıyla bu işe kalkıştığımı söyleyenler de oldu. Öyle bir amacım olsaydı popçular ve topçular ne güne duruyordu! Neyse ki “ameller niyetlere göredir” hadisi gök kubbemizde yankılanmayı sürdürüyor.
Dosyayı genişlettiğinize göre okurlar beğenmiş olmalı Kayıp Ülke’yi.
Kesinlikle. Özellikle gençler tarafından çok beğenildi Kayıp Ülke. Yüreğimi burkan bir anekdotu da eklemeden geçemeyeceğim. Genç Dergisi’nin 92. Sayısında Mavi Marmara Şehidi Furkan Doğan’ın ablası Tuba Doğan ile yapılan söyleşiyi okurken Furkan kardeşimizin okuduğu son kitabın Kayıp Ülke olduğunu öğrendim. İçim acıdı. Kitabı Furkan Doğan kardeşime, öğrencilerime ve dünyanın bütün gençlerine ithaf ettim.
Sizi en çok etkileyen cevap hangisi oldu?
Çok zor bir soru. Gökkuşağı içerisinden tek renk seçmek kadar zor. Rasim Özdenören, Ahmet Edip Başaran, Bülent Akyürek, Atasoy Müftüoğlu, Sıddık Akbayır, Emine Şenlikoğlu, Ali Ayçil, Hüseyin Akın, Mehmet Gündem, Zeki Bulduk, Haydar Ergülen… Herkesi sayacağım sanırım. Sustum.
Sizin cevabınız da var mı kitapta? GENÇ okurları ile paylaşır mısınız?
Soruyu cevapladım elbette ama kitaba koymamayı uygun gördüm. Sonsözde sadece bir tanesinden bahsettim: “Şu an 18 yaşında olsaydım; şairlere, yazarlara, aydınlara gider ve ‘Şu an 18 yaşında olsaydınız neler yapardınız?’ diye sorar, cevaplar alırdım. Tüm bu cevapları birleştirir ve sabahlara dek okur, notlar çıkarırdım. Sonrası icraat…”
Kitaptan Seçkiler
Erdal Çakır
Kur’an’ı ezberlerdim. İki Doğu, iki Batı dili öğrenirdim. Büyük bir düşünür, sanatçı ve sufi olmak için bütün imkânlarımı seferber ederdim. Kısacası, “Hazreti İnsan” olmak için ne gerekirse yapardım.
Ahmet Edip Başaran
Büyük bir iştahla Sezai Karakoç, Nuri Pakdil, Cemil Meriç, Rasim Özdenören, İsmet Özel ve Nurettin Topçu okumaya başlardım. Vaktinde eda edilmemiş her namazın kaybedilen bilmem kaç kilometrekarelik topraktan daha acı ve trajik olduğunu düşünür ve vakit namazlarıma çok daha fazla dikkat ederdim. Başkalarının bana dayattığı sevinçleri yaşamaktansa kendi üzüntümü yaşamayı tercih eder, kendimi bir ömür “bilinçli bir kul olma” idealine adardım.
Yavuz Bülent Bakiler
Hiç vakit kaybetmeden İngilizce ve Fransızca kurslarına yazılır, iki yabancı dili çok iyi bilmeye çalışırdım... Kesinlikle eski Türkçe öğrenirdim.
Emine Şenlikoğlu
Dürüst, kaliteli arkadaşlar seçerdim. Bulamazsam hayalimde arkadaşlar edinirdim. Gençleri Amerika ve Batı hayranlığından uzaklaştırmak için ne kadar yöntem varsa öğrenmek isterdim.
Haydar Ergülen
Sigara içiyorsam derhal bırakır ve bir daha elimi bile sürmezdim. Interrail aracılığıyla dünyayı dolaşmak isterdim. Dünyanın yalnızca Batı’dan ibaret olmadığını bir de Doğu’su olduğunu unutmazdım gezerken, yaşarken, düşünürken. Fırsatını bulup Türkiye’yi bir uçtan bir uca gezerdim. Mümkünse bir müzik aletini çalmak isterdim.
Güray Süngü
Âşık olur ve roman yazardım. O yaşlarda âşık olmuş ve roman yazmaya başlamıştım. İşler iyi gitti. Riske atmaya gerek yok.