• Reklam
  • Künye
  • İletişim
  • ABONE OL!
  • GENÇ'e Yazı Gönder
  • Atölye Çalışmaları
    • Yazı Atölyesi
    • Fotoğraf Atölyesi
  • Twitter
  • Facebook
  • RSS
Kısa yoldan ABONE olmak

logo

  • DOSYA
  • YAZARLAR
  • GÜNDEM
  • SÖYLEŞİ
  • KÜLTÜR & SANAT
    • Sinema
    • Kitap
    • Gezi
    • Sözlük
  • BİLİM
    • Mikro Alem
    • Makro Alem
    • GENÇ Bilim
  • TEKNOLOJİ
  • KAFALARDAKİ SORULAR
  • ARŞİV
  • ABONE OL!
Anasayfa
  • DOSYA
  • YAZARLAR
  • GÜNDEM
  • SÖYLEŞİ
  • KÜLTÜR & SANAT
    • Sinema
    • Kitap
    • Gezi
    • Sözlük
  • BİLİM
    • Mikro Alem
    • Makro Alem
    • GENÇ Bilim
  • TEKNOLOJİ
  • KAFALARDAKİ SORULAR
  • ARŞİV
  • ABONE OL!
  • GENÇ Dergi Ocak 2025 Sayısı Çıktı!
  • Bizlere Mescid-i Aksa`nın da Özgürlüğünü Göster Rabbim!
  • GENÇ Dergi Aralık 2024 Sayısı Çıktı!
  • Mü`min Firasetine Her Zamankinden Daha Çok Muhtacız
  • GENÇ Dergi Kasım 2024 Sayısı Çıktı!
  • Kötülüre Karşı Farkındalık Şart
  • GENÇ Dergi Ekim 2024 Sayısı Çıktı!
  • Bazen Etkili Bir Kulüp, Bir Ömrü Işıldatır!
  • GENÇ Dergi Eylül 2024 Sayısı Çıktı!
  • Çiçeği Erkeklere Kaptırdık
  • GENÇ Dergi Ağustos 2024 Sayısı Çıktı!
  • Güzel Olacağım Derken Ucube Hâle Gelmemek Lazım!
  • GENÇ Dergi Temmuz 2024 Sayısı Çıktı!
  • Renkli Propagandanın Ardında Çok Büyük Dramlar Var
  • ANASAYFA
  • Röportaj
  • Arap Baharı Çoktan Kışa Dönüştü

Arap Baharı Çoktan Kışa Dönüştü

31.08.2013 11:59
Röportaj
4988
Salih Yüzgenç

Tunuslu Muhammed Buazizi’nin 2010 yılının son ayında kendini ateşe vermesiyle birlikte 21. yüzyıla damga vuracak bir süreç başlamış oldu. Adına “Arap Baharı” denilen ve diktatör rejimlerle yönetilen tüm Ortadoğu’yu kuşatıp, dünyanın gündemine taşınan bu sürecin, işleyişini ve gelecekte neler getireceğini anlamada bir karmaşa içerisindeyiz. Özellikle Mısır’da başlayan büyük katliamlar, Arap Baharı denilen sürecin “kışa” doğru gittiği şeklinde yorumlanmaya başladı. Bu karmaşık süreçleri Ortadoğu uzmanı, Sabah Gazetesi Dış Haberler Editörü Taha Kılınç’la konuştuk.

Arap Baharı ile beraber Ortadoğu “bahar” yaşayacaktı. Fakat ölümler, savaşlar ve katliamlar süreci değiştiriyor. Arap Baharı “kışa” dönüşüyor diyebilir miyiz?

Arap Baharı dediğimiz şey neydi? Belki de ilk önce bunu konuşmalıyız. 2011’de bütün bu olaylar daha yeni başlarken, insanlar her şeyin çok daha güzel olacağını, Ortadoğu’da yeni bir sürecin başlayacağını vs. düşündü. Ama zaman geçip de maliyet ve can kaybı arttıkça, şimdi herkes geriye dönüp, “Yaşananlar gerçekte neydi?” diye sormaya başladı. Tahrir’de, Hüsnü Mübarek’e karşı ilk gösteriler olurken, insanlar “Bakın çok güzel olacak, Hüsnü Mübarek de gitti” diyordu. Ama gelinen noktada Mübarek serbest bırakıldı, onun tutulduğu cezaevine Müslüman Kardeşler’in üst düzey yetkilileri konuluyor. Ordu müdahalesiyle, Mısır’da en iyimser tahminle 5 bin dolayında can kaybı var.

Arap Baharı, dünyevi olarak daha iyi standartlarda yaşamak isteyen halkların patlaması ve isyanıydı. İnsanların aceleyle ve coşkuyla ‘devrim’ dediği şeylerin herhangi bir programı, lideri ve hedefi yoktu. Mesela Mısır’da, 2011 yılında Tahrir’de insanlar toplandığı zaman çeşitli röportajlar yayınlandı. İnsanlar sadece Mübarek’in gitmesini istiyordu, onun yerine gelecek kişi ya da sistemle ilgiliyse herhangi bir fikirleri yoktu.

Arap Baharı’nın iktidar değişimlerine sahne olduğu üç ülkeden söz edebiliriz: Tunus, Libya ve Mısır. Suriye’yi bu listeye dâhil edemeyiz çünkü orada hâlâ kanlı bir iç savaş yaşanıyor. Yemen’de de hiçbir değişiklik olmadı, eski sistem devam ediyor. Bahreyn’de zaten olaylar başlamadan bastırıldı. Cezayir hiç karışmadı. Fas’ta da birkaç yürüyüş oldu sadece. Körfez ülkeleri ise sakinliğini korudu.

Mısır, 90 milyonluk nüfusuyla Arap dünyasının en büyük ülkesi. Yaklaşık 400 binden fazla askeriyle o coğrafyanın en büyük askeri gücünü elinde bulunduruyor. Bu açıdan baktığımız zaman Mısır’daki müdahalenin diğer ülkelerde olmaması mantıklı çünkü nüfus çok az. Tunus’un nüfusu yaklaşık 10 milyon, Libya’nın nüfusu yaklaşık 6 milyon. Bunlarda çok güçlü bir ordu yok. Zaten Tunus polis devleti, Libya ise aşiret devletidir. Libya’da Kaddafi kendisine bağlı bir milis gücü kurmuştu. Bundan başka bir ordusu yoktu. Kaddafi gidince ve milisleri de dağıtılınca ülke güvenliksiz kaldı. Şu an Libya’da çok ciddi bir güvenlik sıkıntısı var. Tunus’ta zaten ciddi bir ordu olmadığı için Zeynel Abidin Bin Ali gittikten sonra onun sistemi hâlen devam ediyor.

Arap Baharı’ndaki en kansız ve kolay geçiş Tunus’ta yaşandı. Bu da -ironik bir şekilde- laikliğin doğurduğu Batılılaşmış sistemin bir sonucu. Tunus bütün Arap ülkeleri içinde seçimlerin en düzgün yapıldığı, herkesin rahat bir şekilde oy kullanabildiği tek ülke. Bunlar tamamen batılılaşmanın ve modern standartların yakalanmasının neticeleri.

Mısır’da cunta yönetimi katliam yapıyor. BM ve AB ise bu katliamı bir türlü gündemlerine alıp resmî olarak tanımadı. Bu süreç için ‘daha önceden planlanmış’ diyebilir miyiz?

Mursi’nin devrileceğini aylar öncesinden konuşuluyordu. “30 Haziran’da bu iş bitecek” dediler. Olaylar başından beri o kadar planlı, o kadar göstere göstere gelişti ki, birden oldu diyemeyiz. Dolayısıyla böyle bir plandan söz edilebilir. Ama askeri yönetim çok pervasız davrandığı için bu katliamların planlandığını söyleyemeyiz. Muhtemelen Müslüman Kardeşler’den böyle bir direniş de beklemiyorlardı. Tabii burada Batı’nın tavrı da çok önemli. Müslümanlara yıllarca demokrasiyi tavsiye edip, empoze ettiler. Müslümanlar da uzun yıllar bunu tartıştı; “İslam’da var mı yok mu? Caiz mi değil mi?” diye. Sonradan Müslümanlar demokrasiyi kabul etti ama bu sefer Batı demokrasiye izin vermiyor. Hem empoze ediyor hem de demokrasiden, sandıktan çıkan sonucu uygulatmıyor. Bu da Mısır örneğinde olduğu gibi tepkiye ve öfkeye neden oluyor.

Bazı çevreler, “Mursi Mısır’ın Erbakan’ı. Ardından da Tayyip’i gelecek” ifadesini kullanıyor. Buna katılıyor musunuz?

Bence Türkiye ile Mısır’ı ya da başka bir Arap ülkesini bire bir karşılaştırmak, bizi yanlış bir sonuca götürebilir. Çünkü ortada çok farklı dinamikler var. Buraların kavramları ile oraları okumamak lazım. Ancak meseleye benzerlikler noktasından baktığımız zaman, özellikle şu an Müslüman Kardeşler’in iktidardan düşürülme süreci 1997’de Erbakan hükümetinin başına gelenlere çok benziyor. Ama bu kargaşa içerisinde Tayyip Erdoğan gibi, yani Refah Partisi’nde olduğu gibi halkı sürükleyebilecek, konuşabilecek genç ve dinamik bir lider henüz yok Mısır’da. Yakın bir zamanda da çıkacak gibi görünmüyor.

Suudi Kralı ve bazı Arap ülkeleri, darbecilerin yanında olduklarını açıkladılar. Neden İslâm dünyası katliama karşı bile beraber olamıyor?

Mısır örneğine baktığımız zaman, Katar hariç özellikle Körfez ülkeleri, Müslüman Kardeşler’i “yok edilmesi gereken bir tehlike olarak” görüyor. Çünkü onlar için Müslüman Kardeşler bir siyasi alternatif. Kendi yönetimleri için bir tehlike olarak görüyorlar. Müslüman Kardeşler’in etkili olması durumunda krallıklarının devrileceğini, sonra da boşalan kadrolara onların geleceğini düşünüyorlar. Bu açıdan, onların Müslüman Kardeşler’e olan nefreti, net bir şekilde anlaşılır. Tabii özellikle Suudi Arabistan ile diğer Körfez krallıkları ve emirlikleri için şöyle bir şey de var. 1975 yılında, ABD ve Batı’ya başlattığı petrol ambargosunun hemen ardından rahmetli Suudi Arabistan Kralı Faysal, sarayında yeğeni tarafından öldürüldüğü zaman, bütün Arap ülkelerinde bir travma yaşandı. Çünkü öldüren kişi yeğeniydi ve bu “Sarayınızda bile olsanız sizi en yakınlarınıza öldürtebiliriz” şeklinde bir mesaj olarak algılandı. Kral Faysal suikastı zihinlerinde hâlâ çok canlı olan Arap hâkimler, uluslararası sistemin biraz dışında hareket ettiklerinde hemen canlarını kaybedeceklerini düşünüyorlar. Tabii bu, yanlış olmakla birlikte anlaşılabilir bir şey. Onun dışında, İslâm dünyasının neden birlik olamadığını konuşmak için ta Cemel ve Sıffin savaşlarına kadar gitmemiz gerekiyor bence. Ama bu, mevzumuzun dışında. Genel manzara itibariyle, menfaat çatışmalarının ve grup taassubunun, dağınıklığımızı temel nedeni olduğunu söyleyebilirim.

Taksim’de yaşanan olaylarla Mısır’daki darbeyi mukayese edenler, ilişkilendirenler var. Böyle bir karşılaştırma mümkün mü?

Ben bu mukayesenin gerçekçi olmadığını düşünüyorum. Mısır’da Müslüman Kardeşler’in düşmanları, bir şekilde Türkiye’de Ak Parti’ye de düşman. Ayrıca bu gruplar arasındaki darbe yanlıları da ortak hareket ediyor ve birbirini destekliyor. Böyle bir benzerlik var. Ama “ilk önce Taksim’i karıştırdılar ardından olaylar Mısır’a sıçradı” şeklinde bir yaklaşım yanlış olur.

Mısır cuntasının Hamas’ın kökünü kazımak istediği de söyleniyor. Zaten İsrail de Mısır’daki darbeden çok memnun. Ortadoğu için yeni savaşlara “gebe” diyebilir miyiz?

Amerika Mısır’a yaptığı yardımları keseceğini duyururken, İsrail’in darbeci General Abdulfettah Sisi’ye, “Sen devam et. Gerekirse yardımlar kesilmesin diye biz devrede olacağız” dediğini biliyoruz.

Yine geçenlerde Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Suud el Faysal konuştu - O da çok enterasandır, kendisi Kral Faysal’ın oğlu. O da aynı şekilde, “Mısır’a yardım kesilirse, biz Araplar olarak o yardımı karşılarız” dedi. Kendi içinde de çalkantılar yaşayan Tunus’u saymazsak, İslâm dünyasında Mısır’da yaşananlara açıkça darbe diyebilen tek ülke Türkiye.

Yaşananlar bölgesel bir çatışmaya dönüşecek mi, henüz bir şey söylemek çok zor. Ama şimdiden kesin olan bir şey var: Mısır, coğrafyadaki halklar ve milletler üzerinde silinmez izler bırakacak, hatta travmalara neden olacaktır.

Sosyal medya Mısır direnişinin küreselleşmesi için büyük bir araç. Bu bağlamda “RABİA” işareti profil resmi yapılarak, Mısır halkına destek mesajı gönderildi. Sizce bunlar ne kadar etkili oluyor?

Ekmeleddin İhsanoğlu ile alakalı Twitter’da ilginç bir eleştiri kampanyası başladı. Hatta ben de birkaç bir şey yazdım. Yazdıklarımın üstüne Başbakan da konuşunca, bundan cesaret alarak dönüp dönüp retweet edenler oldu yazdıklarımı. Tabii sosyal medya böyle kampanyalar için güzel bir alan olduğu kadar yalan haberlere de iyi bir zemin olabiliyor. Mesela şu Dubai Emiri’nin kızının babasına “akan kanın sebebi bizim paralarımız” demesi, tamamen bir sosyal medya dedikodusuydu. Bu haberle sosyal medya sallandı. Hatta üç önemli gazete bunu manşete bile taşıdı! Bunun üzerine haber çok yayılınca Dubai resmi açıklama yaparak bunu yalanladı. Bununla beraber geçen bir afiş yayınlandı. Müslüman Kardeşler’e destek için, “Biz kardeşiz” cümlesinin bulunduğu bir afiş. Fakat afişteki resim, Mursi karşıtlarının toplandığı eylemde çekilmişti. Bunun gibi birçok örneği görebiliyoruz. Birisi bir yalan atıyor, herkes paylaşıyor. “Şu şöyle” diyorsun, ama bu yanlışı düzeltmeye yetmiyor. Bu sefer de “Her yerde yazıyor, nasıl yalan olabilir ki” şeklinde tepkiler geliyor. Bu açıdan sosyal medya sıkıntılı bir alan. Bir hadis-i şerif var ya, “Her duyduğunu söylemesi kişiye günah olarak yeter” diye. Bunu, “Her gördüğü tweeti retweet etmesi kişiye yalan olarak yeter“ diye güncelleyebiliriz. Belki de Peygamber Efendimiz (sav) günümüzde yaşasa, bizi böyle uyarabilirdi.

Bundan sonrası için neler söyleyebilirsiniz?

İbni Haldun, “Coğrafya kaderdir” diyor. Bu coğrafyanın insanları olarak, şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da çeşitli imtihanlardan geçeceğiz ve sınanacağız. Bu toprakların bir gün sakinleşeceğini ummak, şimdilik tatlı bir hayalden ibaret. Dolayısıyla sahada yaşanan gerçekliklerden kopmadan, coğrafyaya olan ilgisini sahih bilgiyle taçlandırmış Müslümanlar olmaya gayret etmeliyiz.

BU YAZIYI BEĞENİN:

Yazar Hakkında

Salih Yüzgenç

İstanbul Sarıyer doğumlu. Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik bölümünden mezun oldu. Çeşitli dergilerde yazdı, radyo programcılığının yanında metin yazarlığı yaptı. TV programcılığı ve sunuculuk yapıyor. Evli, 1 kız çocuk babası. ...

Fikrinizi / Yorumunuzu Bizimle Paylaşın...

Son Manşetler

  • GENÇ Dergi Ocak 2025 Sayısı Çıktı!

  • Bizlere Mescid-i Aksa`nın da Özgürlüğünü Göster Rabbim!

  • GENÇ Dergi Aralık 2024 Sayısı Çıktı!

  • Mü`min Firasetine Her Zamankinden Daha Çok Muhtacız

  • GENÇ Dergi Kasım 2024 Sayısı Çıktı!

  • Kötülüre Karşı Farkındalık Şart

  • GENÇ Dergi Ekim 2024 Sayısı Çıktı!

  • Bazen Etkili Bir Kulüp, Bir Ömrü Işıldatır!

  • GENÇ Dergi Eylül 2024 Sayısı Çıktı!

  • Çiçeği Erkeklere Kaptırdık

  • GENÇ Dergi Ağustos 2024 Sayısı Çıktı!

  • Güzel Olacağım Derken Ucube Hâle Gelmemek Lazım!

  • GENÇ Dergi Temmuz 2024 Sayısı Çıktı!

  • Renkli Propagandanın Ardında Çok Büyük Dramlar Var

  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • 10
  • 11
  • 12
  • 13
  • 14
  • Tümü

Benzer Yazılar

Çocuklarla ve Gençlerle İlişki Kurabilmenin İlk Kuralı Günceli Yakalayabilmektir
Çocuklarla ve Gençlerle İlişki Kurabilmenin İlk Kuralı Günceli Yakalayabilmektir
İstanbul Üniversitesi-Cer...
Önceliğimiz Çalıştığımız Alana Güven Katmak
Önceliğimiz Çalıştığımız Alana Güven Katmak
Eylül ayında gerçekleşen ...
İsrail, Batı`nın Menfaati İçin Kuruldu!
İsrail, Batı`nın Menfaati İçin Kuruldu!
Hâdise tam da şairin dedi...
Çocuklarla Vakit Geçirmeye Bayılıyorum
Çocuklarla Vakit Geçirmeye Bayılıyorum
Erkam Çocuk Yayın Grubu`n...

Genç Dergisi 194. Sayı

POPÜLER YAZILAR

  • Son Eklenen
  • Çok Okunan
  • Haber Merkezi

Bizlere Mescid-i Aksa`nın da Özgürlüğünü Göster Rabbim!

GENÇ Dergi Ocak 2025 Sayısı Çıktı!

GENÇ Dergi Aralık 2024 Sayısı Çıktı!

Mü`min Firasetine Her Zamankinden Daha Çok Muhtacız

Kötülere Karşı Farkındalık Şart

GENÇ Dergi Kasım 2024 Sayısı Çıktı!

GENÇ Dergi EKİM 2024 Sayısı Çıktı!

Genç Dergi Mayıs Sayısı Çıktı! 8431419

Bagamoyo Afrika... 4919262

Kasım Sayımız Çıktı! 3498187

Hangi Filmi Neden İzleyelim? (Özel Çalışma) 1187648

Bkz: Doğu Türkistan 480196

En Güzel Cuma Hediyeleri! 287560

10 Soruda Sen Kimsin? 276072

31.12.2024

GENÇ Dergi Ocak 2025 Sayısı Çıktı!

01.12.2024

GENÇ Dergi Aralık 2024 Sayısı Çıktı!

01.11.2024

GENÇ Dergi Kasım 2024 Sayısı Çıktı!

02.10.2024

GENÇ Dergi EKİM 2024 Sayısı Çıktı!

01.09.2024

GENÇ Dergi Eylül 2024 Sayısı Çıktı!

31.07.2024

GENÇ Dergi Ağustos 2024 Sayısı Çıktı!

20.06.2024

Dertle Yüzleşince Dertler Yüzleşince

Tüm Videolar

Video GENÇ

En Önemli Yetenek: Sunum!
Takip Edin

GENÇ Twitter Akışı

@gencdergi kullanıcısından Tweetler
TÜM FOTOĞRAFLAR

FOTOĞRAF GALERİSİ

  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
TÜM YAZILAR

GENÇ BİLİM

  • Yazmak Üzerine Bir Swot Analiz
    İnsanlığın tekâmül süreci...
  • Adâb-ı Muâşeret Hastalıkları ve Edebî İyilik Hâli
    Âdâb-ı muâşeret hastalıkl...

GENÇ FACEBOOK AKIŞI

Genç Dergi

İLETİŞİM

Reklam
ABONE OL!
Künye
Yazarlar
İletişim

GENÇ'ten

GENÇ'e Yazı Gönder
Yazı Atölyesi
Fotoğraf Atölyesi
Psikolojik Danışman
Ödüllü Test










GENÇ Bilişim © 2006 - 2025 . Tüm Hakları Mahfuzdur.
  • Twitter
  • Facebook
  • RSS