Karşımdaki insanın içini bilemem. Onu kötü görmek, hor görmek adaba da ters! “Eller yahşi, ben yaman” demesi gereken bizler ne zamandır “eller yaman, ben yahşi” demeye başladık! Ne zaman?
trafınızdan, özellikle dindar erkeklerden duyuyorsunuzdur. Belki siz bile bu lafları ediyorsunuzdur: “Efendim ortalık örtünüyor mu yoksa süsleniyor mu belli olmayan kızlarla dolu”ymuş. “Bunlar örtünün yüz karaları”ymış. “Bunları tesettürlü saymak mümkün değil”miş.
Hatta bu kızlar böyle örtüneceklerine açık olsalar da tesettürü iğrenç bir şey gibi göstermeselermiş. Tesettürlülük hâlini ayaklara düşürmeselermiş. Müslüman kadın izzetli kadınmış, bunlarda izzet vb yokmuş.
Dışarıdan bakıldığında doğru görünen sözler. Ama bu sözlerin edilmesinde nedense bir çiğlik buluyorum ben. Ne kadar iyi niyetli olursa olsun bu sözleri edenlerin, bir çiğlik, bir yanlışlık var bu laflarında.
Kenan Evren’in başörtüsü yasağı yüzünden 1. olduğu İmam Hatip Lisesini orta 3’te terk eden bir ablaya sahibim ben! Benim dedem müftüydü diyen namazsız laiklerin sözüne benzetilmesin sözüm, bir şey söylemeye çalışıyorum.
Üç ablamdan ikisi çarşaflıydı. 80’li yıllarda başörtüsü mücadelesi veren üniversiteli ablalar gözümde melek gibiydi adeta. İnsanlığın onuru idiler onlar! Onlara hâlâ büyük hürmetim vardır. Yıllar geçti şimdi o ablalar kimdiler, ne oldular bilemiyorum!
Sonradan 90’lı yıllarda İmam Hatipli kızların baş örtme biçiminin değiştiğini fark ettim. O örtü biçiminden çok rahatsız oluyordum. Onlar 90 öncesi ablalar gibi örtülerini omuzlarından aşağı salmıyorlar; boyunlarının etrafından sımsıkı bağlıyorlardı. Bu bana takvasızlık gibi görünüyordu. Tüm bunlar olurken lisedeydim, 15-16 yaşındaydım.
Bu örtünme biçiminin yayıldığını gördükçe bilinçsizliğin yayıldığını, o şuurlu ablaları artık nerdeyse unutmamız gerektiğini düşünüp buna üzülmeye başlamıştım. Diyordum ki İmam Hatiplerde bunlara üzülen hocalar yok mudur, bunları uyaran hocalar... Sonradan İmam Hatiplerde de çalıştım, gördüm ki böyle şeyleri dert eden hocalar 70’li yıllarda kalmış!
1985-2010 arası dindarlık biçimlerine tekrar baktığımda diyorum ki ben de acaba tesettüre riayet etmesini bilmeyen kızlara kızgınca laflar edenlerle aynı yerde mi duruyormuşum o yaşlarda iken? Bakıyorum, dikkatle bakıyorum ki, hayır! Elhamdülillah, onlarla aynı yerde değilmişim!
Neden?
İki husustan dolayı aynı yerde değilmişim: Birincisi: İdeal olmayanın yayılması: Bu hüznü, kötü hicaplılığın yayılması hususundaki hüznü içimde yaşıyordum. Kimseleri suçlar şekilde cümleler kurmuyordum. İkincisi: İdeal olanın azalıp nerdeyse yok oluşa geçmesi: Benim derdim birilerini beğenmemek değildi, ideal olarak gördüğüm ablaların artık görünmez olmasının, sonradan gelen kızların onların izinden gitmiyor oluşunun verdiği bir hüzündü. Yani gündelik hayatımda bu bahsettiğim tip örtünmenin yüz karası denebilecek bir kızla konuşurken onu asla yargılayıcı bir şekilde bakmıyordum ona. Onu kötü hicaplılığın tek sebebi, kaynağı gibi görmüyordum! Hatta yer yer o dışarıdan kötü örnek başörtülü olarak görülen tipin o hâlinin, o tercihinin çok saygıdeğer, çok kıymetli bir tercih olduğunu görebiliyordum.
Mesela şöyle bir liseli kız tanıyorum ben: Aile içiyor, eğleniyor. Dine gayet uzak ve karşılar. Kızımız ise açık idi. Önce kötü örtünme dediğimiz şekilde örtündü. Bir süre sonra ailesi ile kavga edip İmam Hatip’e aldırdı kaydını. Derken şimdi İmam Hatiplileri de geçti, 80’li yıllardaki ablalar gibi giyinmeye başladı. İmam Hatipi de bıraktı sonra...
Bir başka öğrencim (bu seferki çok titiz, tam mütesettir) bağlı olduğu cemaat tarafından polisliğe yönlendirilmek istendi. Kızımız bu süreçte şartlar gereği denilerek açıldı. Açtırıldı yani içi kan ağlayarak açıldığını çok iyi biliyorum. Cemaatini çok seviyordu, hatta beni de o cemaate sokmaya çalışıyordu. Sonradan polis olmaktan vazgeçti. Vazgeçtiği gün kapandı. Fakat bu arada üniversiteli olmuştu. Üniversiteye ise tesettürsüz girilebiliyordu.
Aşırı zorlu bir açılıp kapanma ritüelinden geçiyordu kızımız her gün her gün! Okulda örtülü olduğunu belli etmeyecek bir kıyafet. Dışarıda örtülü. Bir süre sonra okul bahçesinde örtülü, sınıfta örtüsüz! Ama gönlü hep mütesettir bir kız, gönlü tam mütesettir bir kız! Bu kızımız sonra cemaatini bıraktı.
Şu an mütesettir ama ideal tesettürlülerden değil! Hatta kötü örtülülerden denilebilir. Süslenmekle işi olan biri değil. Kitaptan, ilimden, edepten, hayırlı hizmetlerden uzakta biri değil asla. Kolayca etrafındakileri yargılayan birine göre bu kız kötü bir kız! Bütünüyle suçlu!
Bana göre ise son derece saygıdeğer bir yerde, çok dua etmemiz gereken bir yerde duruyor! Ona hürmet ediyorum! Onun yaşadığı gelgitleri, sıkıntıları, hafakanları yaşamadım ben! Bana dindar olduğum için hiçbir gün onlara bakıldığı kadar aşağılamayla, nefretle bakılmadı! İstedikleri kadar kötü örtülü olsunlar, onların örtülü olmaları çok kıymetli! Onların yapabildiğini çoğumuz yapamıyoruz!
Sistemin çocuklarımızı, gençlerimizi elimizden almak için çektikleri tüm operasyonlardan sonra hâlâ bir genç kız hatalı kusurlu bir biçimde de olsa bir örtü takıyorsa başına, örtülü olarak yaftalanmaktan çekinmiyorsa, bunu göze alabiliyorsa o genç kız çok kıymetli biridir!
Ona hürmet etmek gerekir. Becerebiliyorsak daha iyi bir şekilde örtünmesini de siz biz öğreteceğiz artık!
Şunu unutmuyorum: karşımdaki insanın içini bilemem. Onu kötü görmek, hor görmek adaba da ters! “Eller yahşi, ben yaman” demesi gereken bizler ne zamandır “eller yaman, ben yahşi” demeye başladık!
Ne zaman?