Dünden razıları geçtim, alnı secdeli, gözünü haramdan uzak tutma kaygısındaki bir gencin nefsini harekete geçirmeye ne hakkı var bu giyimine dikkat etmeyen kızların?
Havalar ısındı ve bir kısım “münasebetsiz” insanlar şortlara saldırdı. Orada burada, olmadık yerde kısa şortu ile garip garip kızlar türedi çarşılarda, caddelerde, meydanlarda!
Şortlu bir kız demek binlerce gözün takip ettiği bir kız demek. Şortlu bir kız demek belki günde 40-50 kez laf atılan ama binlerce erkeğin ise laf atamayıp iştahlı gözlerle hayvan gibi baktığı, laflarını içlerinden attığı bir kız demek.
Ama en çok da şortlu bir kız demek hiç aklında fikrinde harama bakmak isteği bile olmayan, az bulunan alnı secdeli gençlerimizi dahi ifsad etmek demek.
Dünden razıları geçtim, alnı secdeli, gözünü haramdan uzak tutma kaygısındaki bir gencin nefsini harekete geçirmeye ne hakkı var bu giyimine dikkat etmeyen kızların?
Şimdi iki cümle kursak, ne demek kardeşim, özgürlük var diyecek birileri. Tabii onların gözü haramdan “sadece lezzet almasını” bildiği için birden insan hakları savunucusu kesilecekler başımıza! Bazıları ”başörtüsüne yasak uygulanmasına karşı çıkıyorsunuz ama siz kendiniz yasakçısınız bir kere” diyerek bizi ayıplamaya çalışacaklar. Hatta bunu diyenlerin bazıları bizim dindar liberal kardeşlerimiz olacak. “Okullara başörtülü de girebilmeli, açığı da girebilmeli, sadece başörtülüyü savunmak olmaz! Mini eteklilerin de haklarını savunabilmeyi öğrenmeliyiz” diyecek!
Hiç de bile beyefendi? Hangi okulu? Ben sokağa bile çıkamamalı diyorum, sen tutmuş başörtülü kardeşlerimizle beraber okula girebilme haklarından bahsediyorsun! Mini etekli, şortlu kızların doluştuğu okulda bilim mi olur, başka şeyler mi olur, Allah aşkına söyler misiniz? Sokağı bile ifsad eden bir kıyafet okulu ne yapar, hiç mi düşünmüyoruz?
Ama tabii sistemin okullarının bilimle, üniversite olmakla alakası olsaydı bir nebze! Aman, bana ne canım, diyeceğim bir bilimkarşıtı olarak, bir bilimin kutsallaştırılmasına, putlaştırılmasına karşı çıkan biri olarak ama işte “bana ne!” diyemiyorum. Çünkü bu bilimistler, modern yaşam tarzını savunanlar her türlü bilimsel kabiliyetten yoksun okullarını, üniversitelerini bize dayatıyorlar bir de utanmadan!
Ahlaksızlık yuvası değil de nedir günümüzde liseler, üniversiteler? Sistemin kaç okulu bilim denilen şey ile uzaktan yakından irtibatlı?! İyice magazine batmış bir gençlik görüyoruz üniversitelerde. İşte anketler ortada, kendine dindar, Müslüman diyen genç oranı yüzde 6 bile değil!
Neyse geçelim üniversiteyi. Elbette şortunu giyen her modern(!) kız üniversiteli değil ama bir üniversiteler hanımefendilerin(!) kendilerini özgür hissettikleri ortamlar, bir de çok ilginçtir alışveriş merkezleri!
Bu tiplerin tedirgin tedirgin adımladıkları yerler ise ara sokaklar. Biliyoruz ki tercih ettikleri kıyafet hiç de güvenli değil. Binlerce sapıtmaya dünden razı insanın sözlü, fiili tacizine uğramak korkusu ile bir de “mahalle sakinleri” ortamına girince suçluluk duyguları da kabarıyor hafiften muhtemelen.
***
Geçen gün bir kardeşimizin eline bir kitap geçmiş. Yazar «Manto girmişse bir eve, o eve küfrün burnu girmiştir» diyormuş. Cümleyi yadırgamış kardeşimiz, face’te paylaşmış. Manto görünüş itibarı ile tesettüre uygun bir kıyafet ama bu tepkiyi veren yazar Batı kaynaklı bir kıyafet olması nedeniyle böyle bir tepki gösteriyor anlaşılan. Her şeye rağmen bu tepkiyi gösteren, mantoyu yadırgayan yazarı yine de anlamak gerektiğini düşünüyorum. Anlamaya yanaşmazsak korkuyorum bir gün şortu kabullenemediğim için bana da tepki gösterecek Müslüman kardeşlerimiz çıkacak! Şu an “yasaklardan yeni yeni çıkıyoruz, bu sefer de biz rövanş gibi yeni yasaklar üretmeyelim kardeşim” diyenler var elbet ama şortçu dindarlar türemedi, türemez inşallah.
Bugünlere, buralara nerelerden geldik biz? Başörtüsü yasağını haber yaparken ille de başörtülüleri destekleyen başı açık kızları görsel malzeme olarak kullanan anlayışlarla geldik. Derneğimizde, vakfımızda bayanlar da olsun, derneğimizdeki bayanlar ille de sadece başörtülü olmasınlar, baş açıklar da olabilsin. Konuşma yapılırken o baş açık arkadaşımız konuşma yapsın, vitrinde o olsun. Kadınlardan da milletvekili olsun, onlardan da bakan olsun, ama olacaklarsa ille de açık olsunlar” anlayışları ile geldik.