Şifa Tefsiri’nin müfessiri Mahmut Toptaş Hoca ile Kur’an-ı Kerim ve onun hayatımızdaki yerini konuştuk. Meal okumalı mıyız, okumamalı mıyız sorusuna da bir cevap aradık…
ur’an’ı anlayarak okumanın önemi nedir?
Kur’an’da; “Biz onu anlayasınız diye Arapça indirdik.” (Zuhruf, 3) buyruluyor. Dolayısıyla Kur’an’ın lafzının ve manasının bir bütünlük içinde ele alınması ve bu bütünlük içinde okunması gerekiyor. Sadece onun lafzını anlamadan okumak yeterli olmuyor. Onu anlayarak okumak da yeterli değil… Anladığımızı yaşayarak okuyacağız. Yeterli olması için okuduğumun fiiliyata dönüşmesi gerek. Mevlana diyor ki; Amel de yeterli değil rıza kazanılmamışsa… Demek ki Kur’an okumaktan asıl gaye Rabbimizin rızasını kazanmaktır. O halde Kur’an’ın lafzı ve manası bilinecek, uygulanılacak, faydalanılacak; bu da bizi rızaya götürecek.
Hocam kimileri meal okuyun diyor kimileri okumayın diyor. Siz ne diyorsunuz?
Okusunlar! Okusunlar! Herkes meal okusun. Herkesin önce bir niyet temizliği yaptıktan sonra meal okuması faydalı olur. Fakat ben mealden önce tefsir okumayı; tefsirden meale gitmeyi size tavsiye ediyorum. Yani önce bir tefsir okunarak Kur’an kültürü iyice öğrenildikten sonra meal okunursa bu daha faydalı olur diye düşünüyorum. Önce güvendiğimiz tefsirleri okuruz, iyi bir birikimimiz olduktan sonra meali okuduğumuz zaman bu sefer ufkumuz daha da bir açılmış olur.
Meal okurken nelere dikkat etmeliyiz?
Şuna çok dikkat etmek lazım… Senin aklın ne derse desin Ehl-i Sünnet çizgisinden ayrılma!.. Çünkü insan, nefsinin hoşuna giden şeye dini bir kılıf da bulabilir. Günümüzde yanlış felsefelerle, yanlış düşüncelerle insanları o kadar çok etkilediler ki bu bozuk düşüncelerle meal okunursa ayetleri yanlış anlayabilirler. Yani birileri bizim mantığımızı öyle küçültmüşler öyle küçültmüşler ki bazı şeyler bizim bu küçücük aklımıza sığmıyor. İnsan, kıyamete kadar gelecek insanların ihtiyacını karşılayacak kadar geniş bir manaya sahip olan Kur’an’ı kendi incir çekirdeği kadar olmayan aklına sığdırmaya çalışınca ondan sonra da; “benim anladığım bu diyerek” yanlış şeyler söylemeye başlıyor. Öyleyse biz aklımıza sığmıyor diye ayeti yontmak yerine, bu küçük aklımızı genişleteceğiz.
“Kur’an’a göre şöyle” gibi cümleler kullanmak doğru mu?
“Kur’an ve Sünnet’e göre şöyle” demek daha doğru… Eskiden olsaydı yalnız “Kur’an’a göre” denildiğinde bunun bir mahzuru olmuyordu. Ama şimdi Sünnet’e karşı bir savaş açıldığı bir dönemde olduğumuz için yalnız “Kur’an’a göre” demek doğru olmuyor. Böyle dersen, sünneti ortadan kaldırma hareketine yardımcı olmuş oluyorsun. Onun sünneti ortadan kaldırmak istemesinin amacı Kur’an’a dilediği gibi mana vermek istemesi. Ehl-i Sünnet ne diyor peki? “Kur’an’ı en iyi anlayan Resulullah’tır” diyor. Yine bir tanesi televizyona çıkmış diyor ki: “Peygamber bir postacıdır, mektubu getirmiştir, gerisine karışmaz.” Bu gibi kimselerin tuzaklarına alet olmamak için bu günlerde ben yalnız “Kur’an” demiyorum; “Kur’an ve Sünnet” diye hep bir arada kullanıyorum.
Tefsir ve meal yazan birisi olarak mevcut mealleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Eski ve yeni mealler arasında farklar var mı?
Saymadım ama evde eski ve yeni yaklaşık otuz kırk kadar mealim var. Bu konuda düşüncem şudur: Aşağılık kompleksine kapılmadan meal yazanlarımızın hepsinin meali güzeldir. Meallerdeki yanlışların yüzde doksanı kompleksten kaynaklanmaktadır. Burada ben bu ayeti batılı insana nasıl kabul ettireceğim endişesi ile yapılan meallerde yanlışlar çoktur. Bunun dışındaki meallerimizin hepsi de güzeldir. Kompleksten kurtulmuş, iyi niyetli ve ilmi dirayeti olanlar tarafından yapılan eski ve yeni mealleri karşılaştıracak olursak, diyebiliriz ki kelime farkından başka bir şey yok… Aynı anlamı farklı kelimeler kullanarak anlatmışlar; hepsi bu… Bu da o mealin yazıldığı çağ ile alakalı bir şey. O çağda hangi kelimeler kullanılıyorsa meal yazarı da o kelimeleri kullanmış. Bunu da bir örnekle açıklayalım. Macit Yaşaroğlu isimli bir araştırmacımız gitmiş en eski Türkçe meali bulmuş. Şimdi Beyazıt Devlet Kütüphanesinde olan bu çok eski mealde besmele; “Törütkenimiz bir ugan idi atı birle” diye meal yapılmış. Şimdi de; “Rahman ve rahim olan Allah’ın adıyla” diye meal yapıyoruz. Çağına göre kelime değişimi olacaktır ve bu kıyamete kadar da devam edecektir. Ama öz genelde aynıdır. Art niyetle yapılanları, kompleksle yapılanları hesaba bile katmıyoruz