Camiler gece gündüz açık olmalı. Oralarda sohbet edebilmeliyiz. Zikir halkaları, ilahi halkaları, sohbet halkaları, ilim halkaları oluşturabilmeliyiz. Aşhanesi, imarethanesi, kütüphanesi, misafirhanesi ile, darûl hadisi, darûl Kur’an’ı ile büyük düşünenlerin yeri olabilmeli camilerimiz.
İstiyorum ki camiler geceleri de açık tutulsun.
24 saat açık dursun camiler. O kapıya giden geri dönemesin!
Otel gibi kullanılmasından mı korkuluyor?
Halılarının, avizelerinin çalınmasından mı korkuluyor?
Yersiz, yurtsuzların camileri mekan tutması, oraları şahsi menfaatleri için pis, kirli bir şekilde kullanacak olmaları mı dert ediliyor?
Camiler geceleri neden kapalı? Ne hakla kapatılır bu camiler? Sahi camilerin 24 saat açık olması ne kaybettirir insanımıza?
Şöyle bir son on beş yirmi yıldır yazdıklarıma bakıyorum da, şu olsun, bu olsun, şu yapılsın demişim. Bazıları yapılmış. Yapılmayan daha çok şey var, hemen de gevşemeyelim. Aramızdan bazıları şükrü gevşemek zannedebiliyor. Özünden koparılmış yurdumuzda özümüze dönmeye dair o kadar çok şey yapmamız gerekiyor ki…
Şu yapılmalıdır dediğimiz bazı şeyler yapılmış.
Kütüphanelerin 24 saat açık olması gerektiğini anlatmakla geçti ömrüm neredeyse. Genç Dergisi’nde de yazdım bunu. Birkaç yıldır şükür, kütüphaneler geceleri de açık tutulmaya başlandı. En azından bazı kütüphaneler olsa da. İnsanı ahmaklaştırdığını iddia ettiğimiz çoktan seçmeli testleri çözmek için çalışanlarca hemen işgal edilse de sevgili kütüphanelerimiz artık geceleri de açık. O test sistemi kalkar da insanlar insan gibi okumaya başlayabilir inşallah. İnşallah bu da olur.
Dershaneler kapatılsın diye yazdık, o da oldu şükür.
Osmanlı Türkçesi değil Kur’an Türkçesi ilkokullarda öğretilsin. Kur’an harfleri ile harekeli Türkçe okumayı, yazmayı çocuklarımız ilkokulda, hatta ana sınıfında öğrensin dedik. Şimdilik liselere seçmeli olarak getirilmek suretiyle yöneticilerimiz kandırılıyor. İnşallah ilkokullarda zorunlu olarak başlar yakın zamanda.
Şimdi de camiler açık kalsın diyorum. Evet, bunu istiyorum. Bunu istemeye cesaret ediyorum. Ne lüzumu var diyeceklere aldırmadan, bir sürü güvenlik ve temizlik problemi doğar diyecekleri umursamadan camiler gece gündüz açık kalmalıdır diyorum.
Dünyada camiler açık tutulabiliyor mu, biraz araştırayım dedim. Sonuç korkunç. İlkin Kudüs ve Filistin’i sordum. Namazdan bir saat sonra kapatılıyormuş. Gine, Açe, Fas, Hindistan, Amerika ve Avusturya’dan arkadaşlarımdan aldığım cevap hep namazdan sonra kapandığı şeklinde idi. Sadece Somali’de camilerin sabaha kadar açık olduğunu öğrenebildim. Türkiye’de de kimi illerimizde caminin son cemaat mahfili açık tutuluyormuş.
İnternete baktım, camilerin 24 saat açık tutulmasını benden önce de isteyenler olmuş. Kimi zaman bireysel vatandaşlar istemiş bunu kimi zaman bir vali istemiş. Konuyu hatta önceki Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez Bey gündeme getirmiş, camilerin sürekli açık olması gerektiğini açıkça savunmuş. Buna karşı çıkanlar da olmuş. Mesela İzmir’de Suriyeli mültecileri camilere sokmamak için direnmişler adeta. Camileri külliye mantığında ele almayı bize unutturmasalardı o mültecilerin meseleleri ile uğraşmada bu kadar zorlanılır mıydı?
Camiler gece gündüz açık olmalı. Oralarda sohbet edebilmeliyiz. Zikir halkaları, ilahi halkaları, sohbet halkaları, ilim halkaları oluşturabilmeliyiz. Aşhanesi, imarethanesi, kütüphanesi, misafirhanesi ile, darûl hadisi, darûl Kur’an’ı ile büyük düşünenlerin yeri olabilmeli camilerimiz.
Camilerimiz bizleri toplayabilmeli. Muhabbet isteyene muhabbet, ilim isteyene ilim, buğday isteyene buğday verebilmeli camilerimiz.
Bunun yolu biraz da geceleri de camilerin açık olmasından geçiyor. Siz bir açın, biz gençlerle camileri doldururuz!
*Not: Camilerin kitaplıklarında son yıllarda ciddi bir fakirleşme ve tek tipleşme yaşanıyor. Sadece Diyanet Yayınları’nı koymakla ilgili bir yönetmelik çıktı sanırım. Eskiden insanımız evinde fazlalık gördüğü kitabı camiye verirdi. Şimdi bunu yapmak istediğinde imamlar onları almamak durumunda anladığım kadarıyla. Tamam, Diyanet son yıllarda harika kitaplar yayınlıyor, tamam, bir takım bildik “nemaz” kitapları işgal edecek o da serbest olursa, ona da razıyız ama bu tek tiplilik yakışmıyor.