
Esad Mücahit Eskimez
Bisiklet çoğumuz için çocukluğumuzdan kalan güzel bir anı. Hele ki büyükşehirlerde yaşayanlar için. Oysa İstanbul’da okuyan Senagalli Mustafa Ndiaye, “Kusti” adını verdiği dostu (bisikleti) ile tüm yaz boyunca Türkiye’nin dört bir yanını turlayarak “Afrika’dan Selam” getirdi. Biz de selamını alıp hikayesini sizler için kendisine sorduk.
Çok sevdiğin İstanbula’a hoş geldin Musti. Turunu yeni tamamladın. Seni bir Türkiye turu yapmaya motive eden neydi? “Afrika’dan Selam” projesinin hikayesini öğrenebilir miyiz?
Yedi yıldır Türkiye’de yaşıyorum. O yüzden dışarıdan bir insan sayılmam artık bu topraklarda. Yedi yıl boyunca edindiğim Türkçe bilgim ve insanları tanıma konusundaki hevesim bu projeyi gerçekleştirebileceğimi düşenmeme sebep oldu. Kendimi de biliyorum tabii ki. Bunun dışında turun bisikletle olmasında şu an bisikletle Afrika turunda olan Hasan Söylemez’in çok büyük bir etkisi var.
Seyahat boyunca iletişimi iyi kurabildiğim sürece bir sıkıntı olmayacağına inandım. Anadolu’daki insanlar İstanbul’a göre çok daha iyi iletişim kurabiliyor zaten. Bütün bunları toplayınca, tatili de boş geçirmeyeyim dedim ve bu işe niyet ettim.
Çok uzun bir hazırlık sürecim olmadı. Uzun bir hazırlık süreci olma ihtimali de vardı ama burada üniversitemin hemen yakınındaki Orhantepe Mahallesi’nde Kahramanlar Camii var. Genelde cami cemaati ile sıkı bir ilişkimiz var. Evlerine misafir oldum birçok kere. Onlar Türkiye turuna çıkacağıma duyunca bisikletle karşıma çıktılar ve artık iş bana kalmıştı (gülüyor). Gerekli diğer malzemeleri de kendim temin ettim ve yola çıktım.
Böyle bir işe niyet ettikten sonra ilk olarak kiminle paylaştın bu fikri? Çevrendekiler destek oldu mu?
Valla ne yalan söyleyeyim, öyle çok cesaretlendiren birisi olmadı. Bu konularda insanı cesaretlendirenlerin sayısı bir elin parmaklarını geçmez çoğu zaman. En fazla arkadaşın şunu söyler: “Vay kanka vay” (gülüyor). Eğer bu fikri çok ciddi bir şekilde söylemezsen genelde şaka yaptığını düşünürler. Bu tip bir işe kalkıştıysan birilerinin motive etmesini beklememek gerekir. Kafaya koyup devam etmek en doğrusu sanırım.
Unutmadan şunu eklememde fayda var: Okulum (İstanbul Şehir Üniversitesi) süreç boyunca desteğini esirgemedi benden.
Bisikletle seyahat etmek kolay bir iş mi? Ben senin ve Hasan Söylemez’in sosyal medya gönderilerinde birçok insanın, bisikletle ve tek başına binlerce kilometre yapılabileceğine inanamadığını gördüm. Bisikletle bu kadar uzun bir mesafe kat etmenin zorlukları neler?
Bisikletle seyahat kolay bir iş değil. Boş bir bisikletle belki 200 km gitmek bile çok zor sayılmaz. Ama eğer yanında yükün varsa bu iş oldukça zorlaşıyor. Plan yapmak bu durumda önem kazanıyor.
Günde kaç km yapacağına karar vereceksin. Gideceğin güzergâh rampa mı düz mü bunu inceleyeceksin. Örneğin şayet engebeli bir yolda ilerleyeceksen varışınla ilgili tahmini saatler çıkaracaksın. Engebeli bir yol enerjini çok çabuk tüketebiliyor. Yorulduğun zaman bisikletten inip yürümen gerekebiliyor hakeza. Plan ve yöntem fazlasıyla önemli.
Yol planını günlük mü çıkarıyordun peki?
Evet günlük çıkartıyorum. Bugün buraya varmayı planlıyorum diyorum mesela. Aksamalar muhakkak olabiliyor ama bugün şu kadar km yapacağım deyip kafaya koyuyor ve duraklarını ona göre belirliyorsun. Çok önemli bir durak olmadıktan sonra da baştaki plana riayet etmek lazım.
Bu seyahatin maddi bir külfeti var muhakkak. Kafasında benzer hayaller olan gençlerimiz de var. Sadece hayal etmek yeter mi gerçekten? Zihinlerdeki hayaller pratiğe dönüştüğünde ihtiyaçlar neler ve nasıl karşılanıyorlar?
Benim maddi bir ihtiyacım neredeyse yoktu diyebilirim. Türkiye’yi turladım geldim, cebimden bir kuruş çıkmadı.
Nasıl oluyor bu?
Bence bunu bir Türk’ün Türkiye’de yapması çok zor. Benim bile zorlandığım zamanlar oldu ki beni gören birçok insan sırf merakından bile yanıma geliyor, sohbet ediyor ve ihtiyaçlarımı soruyordu. Bir Türk benim kadar şanslı olmayabilir doğrusu. Sadece hayalin yetmiyor ama katlanılmaz bir ekonomik masraf da yok kesinlikle. Zaman zaman yiyeceklerini, konaklamalarını para harcamadan halledebiliyorsun.
Bisiklet ve ekipmanı nasıl temin ettin?
Ekipmanı kendi paramdan hallettim. Çok da bir şey tutmadı zaten. Normal bir ekipman aldım ben, öyle çok lükse kaçmadım ekipman konusunda. Kendi imkanına göre seçim yapmak en ideali bence. Fakat iyi bir bisiklet önceliğiniz olmalı. Kaliteli bir bisiklet olduğu zaman uzun yollardan korkmaya gerek yok.
Peki ya yemek ve konaklama?
Bir çadır fazlasıyla iş görüyor diyebilirim. Ben çadır da kullandım, misafir de edildim. Senegalli olduğumdan misafir olarak da görülüyorum zaten. Belki benim kadar olmaz ama bir Türk de misafir edilir birçok bölgede.
Böyle bir tur düşünen arkadaşlara bisiklet camiasıyla yakın ilişki içinde olmalarını tavsiye ederim. Neredeyse her yerde bisiklet sevdalısı insanlar var. Bugün mesela desem ki Samsun’dayım, birçok bisikletçi arkadaş yardımcı olur, gezdirir ve ağırlar.
Gezdiğin yerlerde halkımızın sık rastladığı bir şey değil bisikletli bir Afrikalı görmek. Nasıl tepkiler aldın?
Beni görünce önce İngilizce kelimeler kurguluyorlar kafalarında konuşabilmek için. Daha onlar düşünürken ben gidiyorum, “Selamunaleyküm” diyorum ve karşımdaki insan kalakalıyor. Türkçe bilebileceğim akıllarına gelmiyor. Haliyle Türkçe bildiğimi görünce de direk beni dostu olarak görüyor çoğu.
Kimisi “Böyle insan da varmış” gözüyle uzaktan süzüyor. Çaktırmadan bakmaya çalışanlar oluyor. Genelde takılıyorum onlara.
Ufak şakalar yaptığını duydum o durumlarda.
Minik şakalar yaptım. Mesela selamlaşmak için elini uzatanlara selamlaştıktan sonra “eline bak” diyorum, neredeyse herkes eline bakıyor siyahlık var mı diye (gülüyor).
Fakat her şeyden öte benim gezim sıra dışıydı diyebilirim. Farklıydı yani. Önce bir gidip siyaha boyanırsanız aynı şeyleri yaşarsınız (gülüyor).