
Mutlak adaletin sağlanamayacağı apaçıktır, çünkü şike sadece kanunun çıktığı günden beri değil, evvelden beri yapılmaktadır. Şike suçlamasının en büyük muhatabı olan camianın olayları toptan reddedeceği yerde “sadece ben mi yaptım, başkaları da suçlu” diye feryat etmesinin sebebi de budur.
u yazımız aslında geçen ay yayınlanan yazımızın devamı olacaktı ve bize göre çok da önemliydi ama araya çok sıcak ve önemli bir operasyon girdi. Türk futbolunda ciddi bir kırılmaya ve dönüm noktasına sebebiyet verecek öneme haiz olduğu için biz de bu operasyon merkezli bir yazı kaleme almaya çalışacağız. Yalnız biz kimseyi zan altında bırakmamak adına, para karşılığı maç satan, satın alan, tehdit ve baskıyla sonucu etkilemeye çalışan insanlardan bahsetmeyip, sadece konunun sosyo-psikolojik kökenleri hakkında kafa yoralım.
Biraz düşünülünce rahatlıkla görülebileceği gibi, şike problemi sadece tutuklanan ya da göz altına alınan bir grup üst düzey yöneticiyle ilgili bir problem değil, bütün toplumu sarmış bir rahatsızlıktır. Belki biraz fazla iyimserlik gibi gelebilir ama biz bunu yine batıdan gelmiş bir olgunun doğu zihniyetiyle algılanmasından kaynaklanan çarpıklığa bağlayacağız. Bizde düşküne yardım etmek vardır. Puana ihtiyacı olmayan takım ihtiyacı olana -özellikle bu komşu vilayetin takımıysa- yardım etmek zorundadır. Etmezse ayıplanır, takımlardan başlayarak şehirler arasında husumet başlar ve yıllarca devam eder. Puana ihtiyacı olan diğer takım uzak ve yabancıdır. Komşuya “yardım” edilince onun hakkının yendiği kimseciklerin aklına gelmez. Taraf olmayanlar bu yardımseverliği normal karşılar, alışveriş sonucunda mağdur olan yabancı da yüksek perdeden ses çıkarmaz. Çünkü kendisi de aynı durumla karşı karşıya kalsa aynı şeyi yapacaktır.
Bu sosyo-psikoloji, müsabaka esasına dayanan sporların ruhuna uymamaktadır. Örneği daha önce anlatmış olabilirim ama öyle bile olsa çok çarpıcı olduğu için tekrarlayayım: Yıllar önce Nihat Kahveci Real Sociedad’da top koşturuyor ve Real Madrid ile şampiyonluk için yarışıyorlar. Gerilerde kalmış olan Barcelona o hafta Sociedad’la oynuyor. Madrid ve Barcelona takımları arasındaki husumet de herkesin malûmu. Dolayısıyla biz Barcelona’nın maçta Sociedad’a “zorluk” çıkarmayacağını düşünüyoruz. Fakat o da ne? Barcelona Nihat’ın takımını yenmesin mi? Yerimden fırlayacak oluyor ama çok geçmeden durumu idrak ediyorum. Rakibinin durumuna bakmadan Barcelona’nın yapması gereken yenmeye çalışmaktır, üçüncü şahıs kim olursa olsun. Sociedad takımı da şampiyonluğu hedefliyorsa, kimseden himmet beklemeksizin önüne geleni yenmek zorundadır. Bizde benzer bir durum olsa derhal iki şehir arasında kan davası başlayacak olduğunu tahmin etmek hiç de zor değildir. Zaten bolca örneği de vardır.
Şikenin halı saha maçlarında bile cirit attığı bir toplumda bu çarpıklık nasıl giderilebilecektir? Eğitim? Geçiniz. Çok uzun sürer ve belki de mümkün değildir. Bu vaziyette sözünü ettiğimiz çarpıklıktan dolayı ülke futbolu da aradan geçen on yıllara rağmen bir arpa boyu yol gidemiyorsa… O zaman Büyük İskender’in Gordion düğümünü çözmekte kullandığı metod kullanılacak ve kılıç düğümün üstüne indirilecektir. Tıpkı devam etmekte olan operasyonda yapıldığı gibi. Mutlak adaletin sağlanamayacağı apaçıktır, çünkü şike sadece kanunun çıktığı günden beri değil, evvelden beri yapılmaktadır. Şike suçlamasının en büyük muhatabı olan camianın olayları toptan reddedeceği yerde “sadece ben mi yaptım, başkaları da suçlu” diye feryat etmesinin sebebi de budur.
Toplumun yapısı ve algısı şöyledir böyledir. Pekâlâ bundan sonra ne olacaktır? Ülkenin en kudretli adamlarından birinin tutuklanarak ceza evine konduğunu görenler, artık ahlaksız işbirliği ve alışverişlerini teklif dahi edemeyeceklerdir. Düşünün bir, kısa süre önce yapılan seçimden büyük bir zaferle çıkmış başbakan ve yeni seçilmiş federasyon başkanı da suçlamaların odağındaki takımın taraftarları… Eğer bu iki yetkili başka bir takımın taraftarları olsalardı olaylar çok farklı mecralara sürüklenirdi.
Henüz operasyonun sonuçları belli değil ama dediğimiz gibi ne olursa olsun, bundan böyle kimse kolay kolay illegal dayanışma ve yardımlaşma (!) girişimlerinde bulunamayacak, futbolseverler daha keyifli ve rahat maç izleyebilecek, bunun neticesi ve uzantısı olarak da yurt içinde hakemlerle medyanın pamuklara sarmasına alıştığı için milyar dolarlık yatırımlara rağmen Avrupa’nın komik takımlarına elenip geri dönen büyüklerimiz, adalet ortamının getireceği rekabetin ateşlemesiyle yurt dışında daha başarılı olacaklardır.