Kimse seni anlamıyor çünkü sen insan olmaktan çıktın. Birini ziyarete gittiğinde elin sürekli telefonda. Whatsapp’tan geyik yapıp bir yandan Candy Crush oynuyorsun. Hayday’deki çiftliğinle ilgileniyorsun. Robot oldun. Sen Call of Duty’deki askersin. Sen PES’teki futbolcusun, kalecisin.
-Oo Hamit naber ya? Nişanlanmışsın? Facebook’tan gördüm. Hayırlı olsun.
- Evet abi ya. Çağıramadık yoğunluktan. Kusura bakma…
Eskiden diye başlanan her söz keşkelerle devam eder. “Eskiden şöyleydi, keşke şimdi de böyle olsa.” Bu sadece eskide yaşayan, acizlerin sözüdür. Değişime gücü yetmeyenlerin, değişmeye üşenenlerin sığınağıdır. Kim değiştirecek? Sihirli değnek mi lazım? Bu konuyu Harry Potter’daki Hogwarts Büyücülük Okulu’nun bir film platosundan ibaret olduğunu gördükten sonra kapatmıştık. Büyü diye bir şey yok, devrim diye bir şey var, devrimlerimiz!
Devrim dedim de “-izm”lerden bahsetmeyeceğim. Kendi kararlarımızdan, devrimlerimizden. Bugünden itibaren çayı şekersiz içeceğim bir devrimdir mesela; “artık kimseye karşı argo kelime kullanmayacağım”ın olduğu gibi...
“Eskiden” ifadesinin içini doldurduğumuza göre artık meseleye geçebiliriz. Eskiden mektuplar vardı. Elektronik olmayanlardan. Oturup yazılırdı saatler, belki de günlerce. Gerçekten özlediğin, sevdiğin birine yazardın. El ile yazardın ama. Üzerini karaladığın kelimeler olurdu. Masumca düzeltilmiş harfler... Postaneden pul alıp yapıştırmak bir seremoniydi. Gelen mektubu açıp okumak tarifsiz mutluluk...
İletişim… Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı yani. Dünyanın en güçlü silahından daha güçlü bir şey. Birini yanlışlıkla vurma ihtimalinizden daha fazladır, yanlış bir kelime kullanarak karşınızdakiyle husumet başlatmak. Önemlidir yani iletişim. Üniversitede fakültesi bile var. :)
İletişim kuramamaktan şikayetçiyiz, insanların bizi anlamadığından. İnsan içine çıktığımız mı var ki iletişim kurabilelim? Nasıl uykuyu sanal olarak uyuyamıyorsak, suyu sanal olarak içemeyip, yemeğimizi sanal olarak yiyemiyorsak iletişimi de sanal olarak kurmamamız icap eder. İletişim de somut bir şeydir çünkü; insanlarla anlaşmak. Biz Candy Crush’ta level atlamak peşindeyiz. Clash of Clans’ta köyümüzü yakıp yıkıyorlar mı; bununla dertleniyoruz. Sonra da “kimse beni anlamıyor...”
Kimse seni anlamıyor çünkü sen insan olmaktan çıktın. Birini ziyarete gittiğinde elin sürekli telefonda. Whatsapp’tan geyik yapıp bir yandan Candy Crush oynuyorsun. Hayday’deki çiftliğinle ilgileniyorsun. Robot oldun. Sen Call of Duty’deki askersin. Sen PES’teki futbolcusun, kalecisin. Çıkamadın ki bilgisayarının monitöründen; telefonunun, tabletinin ekranından. Gazeteleri internetten okudun, mesajını SMS’le gönderdin, karınla kavgayı Whatsapp’tan yaptın, oğlun olduğunu Facebook’tan gösterdin, sisteme olan tepkini Twitter’dan koydun… Sanallaştın artık, sanal âlem dili kullanıyorsun sen. Sanal âlemde “biri” oldun. 18.000 âlemden biri değil o sanal âlem!..
Bahsettiğim ötekileştirmek değil. Kapatalım bütün sosyal medya hesaplarını, tüm elektronik eşyaları çöpe atalım, taş devrine geri dönelim demiyorum. Asansör varken merdivenleri yürüyüp çıkmayalım; kabul. İnterneti kullanalım. Ağrı’daki arkadaşla internetten görüşelim İstanbul’daki biz olarak. Ama atlayıp Ağrı’ya gitmemezlik yapmayalım; zaten internetten görüştüm diyerek… Çünkü onunla görüşmedik, haberleştik sadece.
Peygamberimiz (s.a.v.) biriyle konuşurken sadece yüzünü döndürmez, vücuduyla birlikte dönermiş. Bizim yapmamız gereken iletişime vücut buldurmak. Şimdi vücudu bulamıyoruz ki vücudumuzla dönüp konuşalım. Arkadaşımızla bir konu hakkında görüşecek oluyoruz, “Whatsapp’tan yazışalım” diyor; ya da mail gönder.
Özümüze dönelim. Komşularımızı tanıyalım mesela. Kurban Bayramı’nda et verelim, bize şeker versinler. Dua etsinler. Birlikte maç izleyelim, sosyalleşelim. Sosyal medyalaşmayalım ama. Ortak hashtaglerde buluşmak yerine ortak mekanlarda buluşup hasbihal edelim. Hasbihal olmazsa geyik yapalım. İnsan iletişim kuramadan yapamaz çünkü. Teknoloji bizim ahlakımız olmasın. Teknolojiyi ahlakımıza uyduralım, uydurmayanları uyaralım. :)
Şimdi sosyal medyalardasın
Telefon ileti doldu.
İnternet paketim bitmez derken
Konuşmak yalan oldu.
Facebook bahçelerinin
Bildirim ışıkları hep soldu
Çok arkadaşım var derken
Yalnızlık kader oldu.