Ahmet Düzova
Millete imzalattığı topu milli futbolculara veren çocuğun hikâyesi. “Aklımızda futbol kalbimizde Türkiye” sloganı aslında boşluk doldurma sorusu gibi. Tam hali şu oluyor: “Aklımızda Futbol Kalbimizde Türkiye Midemizde Ülker”
Sporu sporcuları ve milleti kucaklaştırarak duygusal bir bağ kuran ilk reklâmlardan biri de Tadelle’nin “Türkiye bu tadı seviyor” sloganıyla başlattığı ve Fatih Terim’in futbolcularına Tadelle dağıtan çocuğa “hey arkadaş sağ ol” dediği reklâmdı. O reklâm Türkiye’de çok şeyi değiştirdi en azından reklâmcılık konusunda. Son günlerde de benzer etki yaratacak bir reklâmı Ülker hazırladı. Millete imzalattığı topu milli futbolculara veren çocuğun hikâyesi. “Aklımızda futbol kalbimizde Türkiye” sloganı aslında boşluk doldurma sorusu gibi. Tam hali şu oluyor: “Aklımızda Futbol Kalbimizde Türkiye Midemizde Ülker” Bunun yanında bu reklâmda siyasi/ideolojik ipuçları bile yakalayabilirsiniz. Nerden çıktı şimdi bu demeyin. Bence düşünülmüştür reklâm hazırlanırken. Mesela futbol topunu millet imzalıyor. Futbol topunu futbolcular imzalardı eskiden yok kardeşim öyle bir şey yok artık her yerde milletin sözü geçecek sivil anayasa kapıda. Gerçekten bu benim fikirgüzarlığım değilse reklâmı hazırlayanlar çok kafa patlatmışlar reklâm üzerinde.
Reklâmcıları bu noktaya getiren başka bir sebep daha var. Yani her şeyi şifrelemenin sebebi ne? Milletin futbol sevgisi bariz ama uzun zamandır futbol karşılaşmalarımız şifreli yayınların elinde hapsolmuş durumda. Eskiden sadece lig maçları için dekoder gerekiyordu hatta bir ara TRT haftada bir maçı yayınlayabiliyordu. Ama son gelinen nokta çok kötü. Takımlarımızın lig ve Avrupa karşılaşmalarının neredeyse tamamı şifreli yayınlar üzerinden götürülüyor. Şifreli yayınlar derken parayla satın alınan kanalları kastediyorum. Reklâmcılar da elimizdeki son kaleyi yani milli maçları da şifreli yayınların eline vermemek için savaşmalılar. Çünkü reklâm alanları daralıyor. Tabi karşı tarafın reklâmları da var. “Turkcell süper liig hiiç bitmezsin” gibi. Turkcell süper lig bitmez bu gidişle zaten. Ama artık kahvehanelere taşınmaktan sıkıldık.
Sigara dumanı çekmekten, kazık fiyata çay içmekten bıktık. Evde maçımızı izlerken bir yandan da kendi demlediğimiz çaydan sınırsız bardak çay içip çayımıza bandıra bandıra petit beurre bisküviler yemek istiyoruz. Aklımızda futbol, kalbimizde Türkiye, ciğerlerimizde oksijen, midemizde Ülker olsun.
*Yazımızda sanal reklâm uygulaması yapılmaktadır. :)
**Bu yazıyı yazmak için Ülker’den teşvik primi almadım©.