
Ahmet Düzova
Özel bir lig başlıyor. Zaten özelleştirilmişti bu lig ama sanki bu yıl daha bir özel olacak. Neden acaba diye düşününce Carlos, Lincoln, Cisse gibi önemli yıldızları ligimize kazandırdık fikrini öne sürmeyeceğim. Benim fikrim belki biraz hamasi.
Geçtiğimiz sezon, beynimin bir kısmını futbola ayırmaya başladığım yıllardan beri izlediğim en kötü sezondu. Türk takımları Avrupa’da çöktü, ligimizin kalitesi de olağanüstü kötüydü. Merak ediyorum böyle bir sezondan sonra yeniden dirilebilecek mi Türk futbolu? Ve bu diriliş Hakan Şükür varken mi olacak?
Neden Hakan Şükür? Hakan Şükür Türkiye’nin en büyük golcüsü diye mi?
Hayır, televole programının çıktığı yıllarda yani Maradona’nın “maravat televole” dediği Aykut Hakan (şimdi Hakan Altun) Ayşe üçlüsünün futbolcularla birlikte şarkı söylediği Cimbomun henüz UEFA kupasını almadığı Milli Takımın Dünya 3.sü olmadığı yıllarda Hakan Şükür kendisiyle yapılan röportajlarda şiir okurdu, Beşiktaşlı Recep türkü söylerdi, Trabzonsporlu Hami fıkra anlatırdı, Fenerbahçe’de Boliç’in hüzünlü bakışlarına kamera zoom yapardı. İşte bir önceki cümlede ismi geçenlerden spor namına sadece Hakan Şükür kaldı. Ve bu yıl Hakan Şükür’ün son sezonu muhtemelen.
Televole ve benzeri programlar tamamen magazinleşti. Futbolcular mankenlerle gezerse ancak bu programda yer bulabiliyor. Görülüyor ki futbolcular doğallıklarını halkın içinde yetişmişliklerini kaybetti. Her biri şöhret para peşinde koşturuyorlar. Böyle olunca da sahalara da benzer şeyler sirayet ediyor. Her şey skora bağlanıyor. Nerede sportmenlik nerede centilmenlik diye sormak geliyor içimden ama göstermelik hareketler dışında bir şey yok. Futbolcularımız eskiden daha olgundu ve daha çok bilinçliydi. Rakip Türk olmayan bir takımsa yenmek için hayati fedakârlıklar gösterilirdi. Ama şimdi rakip Türk olmayan takım diyemiyoruz çünkü artık takımlarımızdaki yabancı sayısı Türk sayısını geçebiliyor. Belki teknik var belki skor da var ama ruh yok. Ruhun olduğunu maçları seyretmeden o ilk televole programında da görebilirdiniz. Şiir okuyan Hakan Torino’dan dönerken dilinde tek bir şarkı vardı: “Beni köyümün yağmurlarında yıkasınlar yıkasınlar.”
Ruh olmayınca ne oluyor? Barcelona’yı Real Madrid’i Chealse’yi takım diye tutan arkadaşlarımız var. Tutmanın da üstüne geçip o takımlar için bahis oyunları oynayarak kendini tüketen arkadaşlarımız var.
Madem öyle ben de Hakan Şükür gibi bir şarkıyla veda edeyim. Candan Erçetin’in söylediği ve sözleri duvarlara asılması gereken Neden isimli şarkıdan bir tutam mısra…
“Neden sevinir insan zafer kazandığında? Kazanmak neye yarar ki kaybeden olduğunda?”