
Vakıf nedir? Azaları nelerdir? Vakıflar hangi amaçlarla kurulur? İslam`da ilk vakıf kim tarafından ve ne zaman kurulmuştur? Vakıf kavramına hangi milletler ne kadar önem vermişlerdir? Osmanlı`da kurulan en ilginç vakıflar hangileridir?
Vakıf; bir kişi veya kurumun, kendi mülkü olan bir malı, menfaatini bir şarta bağlamadan cemiyetin hayrına hasretmesidir. Vakıf yapana vâkıf, vakfedilen şey mevkuf denir. Vakfı idare edene mütevelli, mütevelliyi kontrol edene nazır, vakıf şartlarının yazılı olduğu belgeye ise vakfiye denir. Vakfedilen mal, sahibinin mülkünden çıkar. Satılamaz, bağışlanamaz, miras bırakılamaz.
Vakıflar; mahlûkata ihsan ve ikram gayesiyle kurulur. Vakıf, bir ibadet değil kurbettir. Yani sevap kazanmak için yapılan bir iştir. Vakıfların çok eski bir tarihi olup, Peygamber Efendimiz’den (s.a.v.) önceki peygamberler zamanında da vakıflar kurulmuştur. Dini manada vakıf olmayıp, toplumsal özelliklerinden dolayı vakıf adı verilmiş kuruluşlara eski Mısır ve Romalılarda da rastlanmıştır. İslamiyet’in gelmesiyle hakiki hüviyetine kavuşan vakıf müesseseleri, Müslümanları hayra, yardıma ve iyilik yapmaya teşvik eden ayet-i kerimeler, vakıfla ilgili hadis-i şerifler, icma-i ümmet ve sahabe-i kiramın tatbikatı esaslarına göre kurulmuşlardır. İslamiyet’te ilk vakıf, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) tarafından Hicret’in üçüncü senesinde, Medine-i Münevvere’de kurulmuştur. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) kendi mülkü olan yedi hurmalığı, İslam’ı koruma amacıyla vakfetmiştir. Efendimiz’in (s.a.v.) sünnetine tabi olan Hulefa-i Raşidin ve diğer eshab-ı kiram da çeşitli vakıflar kurdular.
Emeviler zamanında vakıf müessesesinde büyük gelişmeler oldu. Abbasiler zamanında İmam Ebu Yusuf Hazretleri, vakıf müessesesinin hukuki mahiyetini tespit etti. Orta Asya’dan Atlas Okyanusu’na kadar her tarafta camiler, kervansaraylar, medreseler, tekkeler, mektepler, köprüler, yollar, hastaneler, imaretler gibi pek çok hayırlar yapılarak, vakfedildi. Büyük Selçuklular zamanında vakıf kurma işi daha da hızlandı. Müslümanlar “Bir kimse ölünce ameli kesilir. Amel defteri kapanır. Yalnız şu üç kimsenin amel defteri kapanmaz; sadaka-i cariyesi, ilmi bir eseri, kendisine dua eden hayırlı bir evladı olan” mealindeki hadis-i şerifte haber verildiği şekilde bir sadaka-i cariye bırakabilmek için adeta birbirleriyle yarış ettiler. Anadolu Selçukluları, Danişmentliler, Gazneliler, Atabegler, Eyyubilerle; Hindistan, Afganistan ve diğer Müslüman ve Türk devletlerinde bir çok vakıf kuruldu. Mısır’daki Memluklar döneminde iyice gelişip, yaygınlaştı.
Vakıflar, en büyük gelişmeyi Osmanlılar zamanında yaşadı. “İnsanların en hayırlı olanı insanlara hayırlı olanıdır” hadis-i şerifini rehber edinen Osmanlılar, her sahada olduğu gibi bu sahada da muazzam ve kalıcı eserler vücuda getirdiler. Vakıf yoluyla tesis edilen sayısız eser, Osmanlı ülkesini baştanbaşa tabir yerindeyse istila etti. Osmanlı’da; vakıflar sayısal büyüklüğün yanında verilen hizmetlerin çeşitliliği açısından da muazzam bir gelişme göstermişlerdir. Su yolları, çeşme ve sebiller, yollar, kaldırımlar, aşevleri, dul ve yetim evleri, çocuk emzirme ve büyütme yuvaları gibi vakıf eserlerinin yanı sıra; namazgah, kütüphane, dükkan, misafirhane, kuyular, çamaşırhane, hela, han, hamam, bedesten, türbe, iskele, ok ve güreş meydanları, esir ve köle azat etmek, fakirlere yakacak temin etmek, hizmetçilerin efendileri tarafından azarlanmaması için kırdıkları kase ve kapların yerine yenilerini almak, gazilere at yetiştirmek, ağaç dikmek, borçtan hapse girenlerin borcunu ödemek, dağlara geçitler kurmak, öksüz kızlara çeyiz hazırlamak, dul kadınlara ve muhtaçlara yardım etmek, çocukları baharda açık havada gezdirmek, mektep çocuklarına gıda ve yiyecek yardımı, fakir ve kimsesizlerin cenazelerini kaldırmak, bayramlarda çocukları ve kimsesizleri sevindirmek, kale ve istihkamlara veya donanmaya yardımda bulunmak, kış aylarında kuşların beslenmesi, hasta ve garip leyleklerin bakımı ve tedavisi gibi pek çok maksatla çeşitli vakıflar kurulmuştur.