![](thumb.php?src=resimler/makale/buyuk/1_200920110238_821867311.jpg&w=250&h=204&q=100)
Paris banliyölerinden birinde; yol kenarına atılmış olarak bulunan ceset, Fransa Krallığı ve Venedik Cumhuriyeti arasında geçen; tarihin en büyük endüstri casusluğu hikâyelerinden birin açığa çıkmasına neden oldu.
aris banliyölerinde bulunan, kimliği belirsiz cesedin, aslında kim olduğunun anlaşılmasıyla birlikte; bir süredir Fransa ve Venedik arasında süregelen gizli ve büyük mücadele de açığa çıkmış oldu. Olayların göbeğinde; kısa süre önce Paris’te faaliyete geçen cam ayna fabrikası var. Kimliği belirsiz cesedinse kim olduğundan ziyade; ne olduğunun önemi var. İşte Fransa’nın; Venediklilerin, yüzyıllardır başarıyla sakladıkları bir ticari sırrı ele geçirmeleriyle sonuçlanan ve bunun sonucunda da misilleme olarak yapılan bir dizi suikastle açığa çıkan; dünyanın en önemli endüstri casusluğu olaylarından birinin perde arkası!
Bilindiği gibi 14. y.y. başlarında Venedik’in Murano adasında ilk cam aynalar yapılmaya başlanmıştı. Cam levhaların arka yüzlerini; civa-kalay karışımı ile kaplamak suretiyle imal edilen bu aynaların yapım sırrını, yalnızca Venedikli ustalar biliyordu. Venedik Cumhuriyeti de bu sırrın, Venedik’ten başkalarının eline geçmemesi için büyük çaba sarf ediyordu. Öyle ki; cam ve ayna imal edilen atölyelerin bulunduğu Murano adasına camcı ustalarından başkalarının girmesi kesinlikle yasaktı. Cam ve ayna ustaları, Venedik Cumhuriyeti’nin en gözde vatandaşlarıydı. Çünkü yüzyıllar boyunca Venedik, Avrupa ülkelerine ayna satmak suretiyle; büyük bir gelir sağlamaktaydı. Özellikle Fransa’da Venedik aynalarına olan ilgi çok fazla idi. Bu ülke; her yıl ayna ithali nedeniyle Venedik’e on binler hatta yüz binlerce altın ödemek zorunda kalıyordu. Venedik’in ayna tekeli ise tam 300 yıl sürdü. Venedikliler ayna yapımının sırlarını tam 300 yıl boyunca herkesten saklamayı başardılar.
Nihayet Fransa kralının emriyle Paris’te bir cam eşya ve ayna fabrikası kuruldu. Fakat ayna yapımının sırlarını bilen ustaları olmadığı için fabrika üretime geçemiyordu. Bunun üzerine Fransa kralı, Venedik’teki elçisini Paris’e çağırdı ve ona şunları söyledi: “Ayna ithalatı yüzünden dış ticaretimiz her yıl açık veriyor. Bunun önüne geçebilmemiz için kendi aynalarımızı kendimizin üretmesi lazım. Bunun içinse; bize ayna ustası lazım. Ancak bu işin sırrını Venediklilerden başka kimse bilmiyor. Ayna ustamız olmadığı için açtığımız fabrika atıl durumda bekliyor. Bu yüzden: Ne yap yap; bana Murano’dan bir ayna ustası bul getir. Gerekirse kaçır! Anlaşıldı mı?”
Kralın emri üzerine harekete geçen büyükelçi; bir gece yarısı Venedik kıyılarına düzenlettiği gizli baskınla bir ayna ustasını Fransa’ya kaçırmayı başardı. Fransa’da krallar gibi saygı gören bu ustaya; büyük bir servet ve rahat bir hayat sağlandı. Artık Paris’teki fabrika çalışmaya başlamıştı. Fransızlar da cam ayna üretebiliyorlardı. Ancak Venedik Cumhuriyeti de boş durmadı. Paris’e gönderdiği casuslarıyla bu ayna ustasını tuzağa düşürüp, öldürttü. Fakat artık çok geçti. Çünkü aynanın sırrı artık öğrenilmişti.