
Futbol kitlelerin bir ihtiyacına cevap vermektedir. Bu cevap da ne kadar temiz ve kaliteli olursa o kadar iyi olur. İşin sevindirici tarafı, futbolu yönetenler de bunu görmüşlerdir ve temizlikle kaliteyi sağlamak konusunda son derece titiz davranmaktadırlar.
Siz bu yazıyı okuduğunuz zaman Avrupa Futbol Şampiyonası bitmiş olacak. Tabii futbol dünyasının gözü de turnuvada olduğu için, önümüzdeki dönemlerde muhtemelen etkileri hissedilecek. Hissedilecek derken, biraz da eski zamanları baz alıyoruz. Kastettiğimiz zaman dilimi, iletişim imkanlarının şimdiki kadar gelişmiş olmadığı dönemler. O zamanlar televizyonlar yabancı ülkelerden bu kadar fazla futbol yayını yapmazlardı. Hâttâ biz birçok ünlü futbolcuyu, oynadığı ülkeye göre ya Avrupa Şampiyonası’ndan Avrupa Şampiyonası’na ya da Dünya Kupası’ndan Dünya Kupası’na görürdük. Şimdi internet var, isteyen istediği ülkeden istediği saatte istediği maçı izleyebiliyor.
Diyecek olduğumuz, eskiden dünya futbol kamuoyu ister istemez büyük futbol organizasyonlarında oynanan futboldan ve şampiyon takımın futbol karakteristiğinden etkilenirdi. Biz de bu yüzden futbolu güzelleştiren ülke takımlarının kazanmasını isterdik. 1982 Dünya Kupası bunun çok tipik bir örneğidir. O turnuvada savunma ağırlıklı ve rakiplerini yıldıracak derecede sert bir futbol oynayan İtalya kupayı alınca dünya futbolu tam anlamıyla bir alaca karanlık kuşağına girdi. Yani 1982 yazı futbol için tam anlamıyla bir kırılma noktası oldu. Burada çok önemli ve aynı derecede can sıkıcı bir gerçeğin altını çizelim: Büyük futbol organizasyonları futbolun seyrini etkilerdi, ancak genellikle olumsuz istikamette. Eğer o turnuvada güzel futbol oynayan bir takım başarılı olursa, bu durum bütün dünyaya örnek teşkil etmezdi, edemezdi. Çünkü sözünü ettiğimiz gibi bir futbolu oynayabilmek için hem üst düzey yetenekte hem de uyumlu bir kadronun bir araya gelmiş olması gerekmekteydi.
Elbette hem üst düzey yetenekli futbolcuları bir araya toplamak hem de onları yeter derecede uyumlu bir kadro haline getirmek için çok büyük emekler sarf etmek gerekiyordu, daha da acısı başarı için bunun da garantisi yoktu. Çünkü siz ne kadar iyi olursanız olun, meşin yuvarlağın kaprislerine asla güven olmazdı. Sizden çok daha kötü oynayan, futbolu güzelleştirmek gibi bir derdi olmayan bir takım sizi yenip başarıya ulaşabilirdi.
Kolaylıkla tahmin edilebileceği gibi, futbolu güzelleştirme derdi olmayanların başarılı olduğu bir dönem çok daha kolay örnek alınıyor ve futbol tıkanıyordu o zamanlar. 1978 Dünya Kupası’nda ilk kez izlediğim ve iyi kötü sempati beslediğim İtalya’ya 1982 sonrası başlayan nefretim hiç eksilmedi bu yüzden. Onlar da futbol anlayışlarını değiştirmek için hatırı sayılır bir mücadele verdiler, özellikle 1982 sonrası yurt dışından ünlü yıldızları transfer ettiler, İtalya ligi bir dönem Avrupa’nın en renkli ve seyir değeri yüksek ligi oldu ama İtalyan futbolunda değişen bir şey olmadı. Futbolun 1982 sonrası girdiği türbülanstan sonra 1986 turnuvasını Maradona tek başına kurtardı ve travma pek hissedilmedi. Ancak 1990 turnuvası -ki İtalya’da düzenlenmişti- tarihin en berbat futbolunun oynandığı, ekran başındaki futbolseverlerin cinnet geçirdiği turnuva oldu. Öyle ki, futbola kural müdahaleleri yapmak zorunda kaldı FİFA.
Köprünün altından çok sular aktı ve geldik 2006’ya. Bizim İtalya bildiğimiz futboluyla güzel oynamaya çalışan-çalışmayan rakiplerini bir bir geçerek şampiyon oldu. Fakat futbolun seyrinde olumsuz bir değişiklik olmadı. Futbol temposunu, heyecanını ve gol zenginliğini korudu, hâttâ daha da geliştirdi. Çünkü artık dünya küçük bir köye dönüşmüştü ve yukarıda ifade ettiğimiz gibi isteyen istediği maçı izleyebiliyordu. Elinin altında internet olanlar artık dört yılda bir düzenlenen büyük organizasyonları beklemek zorunda değildi.
Bütün bu gelişmeler gösteriyor ki, futbolun daha haylice bir ömrü vardır. Önceki yazılarımızda tespit ve teşhis ettiğimiz gibi, futbol kitlelerin bir ihtiyacına cevap vermektedir. Bu cevap da ne kadar temiz ve kaliteli olursa o kadar iyi olur. İşin sevindirici tarafı, futbolu yönetenler de bunu görmüşlerdir ve temizlikle kaliteyi sağlamak konusunda son derece titiz davranmaktadırlar.