Berber Mahmut Şahin. Üsküdar’da Eser Çarşısı Pasajı’nın alt katındaki dükkanında yıllardır mesleğini sürdürmeye devam ediyor. Gençleri çok seviyor. Kendisi de genç. Tıraş olmaya gelen gençlerle öyle bir iletişimi var ki, etkilenmemek mümkün değil! Sanki bir irfan ocağı. Kendisinin de dediği gibi, bazen psikolojik danışmanlık yapıyor, bazen evlilik danışmanlığı. ‘Çenemiz düşüktür malum’ diyerek gülüyor. Güldüğüne bakmamak lazım. Ne büyük işler başarıyor bu dükkanında. Sadece muhabbet için uğrayanların sayısıyla bile dükkan dolup taşıyor!
Tıraş ettiğin gençlerle ne konuşursun?
Takdir edersin ki, bizim çenemiz epey düşük olur. İnsanına göre muhabbetimiz değişiyor. Dinine bağlı, muhafazakar gençler de geliyor buraya, tam anlamıyla vurdumduymaz arkadaşlarımız da geliyor. Benim hayat tarzım bellidir. Hepsiyle muhabbet etmeye çalışırım. Ama bu vurdumduymaz arkadaşlara eleştirilerim de olur. Bugün Türkiye’nin maçı var mesela. Birisi gelir der ki: Şu adam var ya, çok imanlı adam, bu maçı alırız der. Diğeri de, iddia tahmini sorar. Sonra, evlilik muhabbetleri çok olur. Danışmanlık yaparım arkadaşlara.
Saç tiplerine göre insanların kişiliğini anlayabiliyor musun?
Genç Dergisi’nden tıraş olmaya gelen adam ağır, üsturuplu bir model ister örneğin. Adam dik dik, jöleli tıraş istemez. Sizin dışınızda gelip de, acayip saç tipleri isteyenler de oluyor. Adamın sakalına bıyığına baktığımda, hayat tarzını rahatlıkla anlayabiliyorum. Ama bazen şu da oluyor, sakallı, güzel sakalı var. Diyorsun ki: Üsturup sahibi biri! Ama tam bir fırlama çıkabiliyor. Ya da tam tersi. Çok dağınık, salaş bir model, ama hayatını düzgün yaşayan biri. Türklerde saç çok önemli. Ben burada çok güzel bir tıraş yaptığım zaman, adam öyle bir özgüvenle çıkıyor ki dükkandan. O adamı ben suratım asık tıraş edeyim, o adamın ruh hali buradan bozuk çıkar. Benim bir ustam vardı, müşteri sana kızsa bile sen ona içinden kız, yüzüne vurma derdi. Beğenmiyorsan kalk git diyemezsin.
İş ahlakından bahsedelim…
Önce insanın kendine saygısı olacak işyerinde. Dükkana sabah girerken dikkat edeceksin. Sağ ayağınla, besmele çekerek gireceksin. Ustamın biri, bir sabah ense tıraşı yapmıştı. Adam yere bozuk para attı. Siftah olsun diye. Ustam ise o parayı almadı. Ben siftahımı sabah dükkana girerken yaptım demişti. Ustama ‘ben sizden önce geldim, siftah da yapmadık usta’ dediğimde bana şu cevabı verdi: ‘Sen bu sabah içeriye besmele çekerek girdin mi? Girdin! O işte siftahtır oğlum.’ dedi. Ayrıca, çalıştığın yere ihanet etmeyeceksin. Argo konuşmayacaksın. Tıraşı özensiz, sadece para için yapan meslektaşlarım da çok fazla. Bunlara acıyorum ve açık söyleyeyim, ahlaksızlık yapıyorlar! Böyle bir paranın da ne hayrı olabilir ki? Mesela bana, aile olarak tıraşa gelenler var. Bir abla var, ikiz çocuklarını getirip tıraş ettiriyor. Böyle örnekler çok fazladır benim dükkanımda. Burada argo konuşulsa, yanlışlıklar olsa böyle olur mu? Müşteri varken ayrı, yokken ayrı davranırsan da, kendini kandırmış olursun. Yine ustam şöyle derdi: ‘Sıkıntılarını kapının ardında bırakıp dükkanına gir. Dükkandaki sıkıntını da evine sakın ola taşıma” derdi.
Memnun musun işinden?
Hamdolsun. Benim yaşımda dükkan açan çok nadir insan var. 22 yaşımda kendi dükkanımı açtım. Bir sakal tıraşıyla kapattığım günleri hatırlıyorum. Sabrettim bir süre. Düğünümü bu dükkan sayesinde yaptım, ailemi bu dükkan sayesinde geçindiriyorum. İlk açtığımda inanır mısın, 5-6 aya kadar kapatır derdiler. Hiç tartışmadım kimseyle. Sabır dedim ve kazandım. Adamların şu anda benim yaşımda bir dikili ağacı yok. Allah’ın hazinesi geniştir. Hayra vesile olana Allah yardım eder. Çocuk da bir hayırdır. İşte ben bu dükkana girdiğimde de korkmadım. Arkadaşlarımın desteğiyle başladım. Ucuza tıraş ettim, hâlâ da öyledir. Ama her zaman bereketim vardır. Ben bu kadar sıkıntı çekiyorum, Allah ol deyince oluyor her şey! İmtihanınız bitince bir ferahlık gelecektir. Bunu düşünsün arkadaşlar.