Sevilenin bütün cazibesi ve gücü sadece kendisine duyulan sevgiden gelmektedir. Yoksa geometrik olarak küre şeklinde bir cismin üç direk ve bir çizginin arasından geçip geçmemesinin ne önemi vardır?
Birkaç hafta önce Trabzonspor arka arkaya Kayserispor ve Adanaspor ile oynadı. Her iki maçta da kamuoyu geneli hakemlerin Trabzonspor’u koruyup kolladığı kanaatine vardı. Trabzonsporlular alışık olmadıkları bu duruma tepki gösterdiler ve rahatsızlıklarını açıkça beyan ettiler. Trabzonsporlu olmayan dostlarımız da “Size sus payı verdiler, gelecek haftalarda bizimle oynayacağınız maçlarda sizi doğrayacaklar. Böyle bu işler” mealinde şeyler söylediler.
Durup düşünmek zamanıdır: Bu olan biten nedir? Kim, kime neyin sus payını veriyor? Bütün bunlar soğuk bir kamera şakasından başka bir şey değil mi yoksa? Oynanan bir oyun ve oyunun tarafları yok mu sahada? Kazanıp kaybetmesi gerekenler onlar değil mi? Birileri bu işlere -hem de tamamen- ayar veriyorsa, bu insanlar ne diye bu başı sonu belli tiyatroyu takip etsinler?
Dikkat ettiyseniz ilk paragrafta anlattıklarımız ispatlı gerçekler değil, kamuoyunun kanaati. Fakat önemli olan da bu değil mi zaten? Müşterinin bir malı talep etmesi için belirleyici motivasyon malın kalitesi hakkındaki kanaatidir. Siz istediğiniz kadar kalite belgesi getirin. Kaldı ki Türk futbolunun kalite belgesi falan da yok ortada. Önde gelen iki takımımız arasında oynanan maça kendi kendimize dünya derbisi adı veriyoruz ama dünyada kimse bu maçı yayınlamıyor.
Hal ve gidiş iyi değildir. Türk futbolunun Avrupa Kupaları’nda ilk kez Şubat ayında üç takımla temsil edilecek olması bu gerçeği değiştirmemektedir. Geçmişte bazı parlamalar olmuş, bütün futbol camiasını büyük bir iyimserlik teslim almış, ancak çok geçmeden yine her şey eski haline dönmüştür. O yüzden bu gibi görünürde başarıları baz almamalı, büyük resmi gözden kaçırmamalıdır.
İşin garip ve komik tarafı, hadisenin tiyatro boyutuna vardığını ya görmüyorlar ya da görüyorlar da nasıl düzelteceklerini bilmiyorlar. Yoksa dünya derbisini dünyada kimsenin yayınlamadığını gördükleri halde yine ısrarla aynı ismi vermeye devam ederler mi? Bunu bir başka ülke yapsa gülmekten karnımıza ağrılar girmez mi?
Futbol, bu toprakların icadı olmamasına ve dışarıdan gelmiş olmasına rağmen çok sevilmiştir ve halen de sevilmektedir. Bu kadar cazip olmasının en önemli sebebi, sonucunun önceden bilinmemesi ve her türlü sürprize açık olmasıdır. Başka bir ifadeyle, zayıf ve güçsüz olarak tanımlanan takımların güçlüleri yenebilme ihtimali sevilmektedir.
Bu ihtimal ortadan kalkarsa, kalkmışsa, daha ötesi seven sevdiğinin kendisini aldattığını, kendisiyle dalga geçtiğini öğrenirse ne yapar; kestirmek hiç zor değildir.
İşin ilginç noktası, sevilenin bütün cazibesi ve gücü sadece kendisine duyulan sevgiden gelmektedir. Yoksa geometrik olarak küre şeklinde bir cismin üç direk ve bir çizginin arasından geçip geçmemesinin ne önemi vardır?
Ne diyor büyük ozan Aşık Veysel:
Güzelliğin on para etmez / Bu bendeki aşk olmasa…
Eğlenecek yer bulamaz / Gönlümdeki köşk olmasa...