Kâğıt mezarlara gömülemeyenler toprakla idare etsinler artık!
Günlük gazetelerde kimliklerimiz hiç bıkılmaksızın her gün yeniden inşa ediliyor. Gazetelerin tek bir günkü baskısı bile bir günün hikâyesini, dünyanın hikâyesini ve toplumun hikâyesini kapsadığı için “kimlik”lerimiz hakkında bize etraflı bir fikir verebilir.
Çoğu, birbirini hiç görmemiş olan gazete okurları, hayali bir cemaat oluşturmaktadır. Toplumda ne zaman önemli bir kişi ölse, gazetelerde boy boy taziye ilanları yayınlanır. Ölen kişi bizatihi devlet ricalinden mühim bir bürokrat olabilir, büyük bir iş adamı, akademisyen, kanaat önderi olabilir. Ya da mühim kişilerin mühim yakınları. Kısacası gazetelerdeki ölüm ilanları itibarlı kişilere aittir. Ölüm ilanıyla kalınmaz, yedisi, kırkı, mevlidi hatta seneyi devriyesi bile ilanla duyurulur. Ölen kişi kadar, ölümü ilan edenler de toplumun üstkimliğinin temsilcilerindendir. Ölüm ilanı aslında onların diri ve güçlü olduklarının da ilanıdır. Devlet temsilcilerinin yakınları için ilan verenler, “çok yönlü güç ilişkileri” olarak tanımlanan “iktidar mücadeleleri”nde kendilerine saf ve taraftar bulma niyetindedirler.
Kişi adından ziyade kurum adı koca koca harflerle ilanın sonuna yazılır. İktidar sahibi olduklarını düşünen ilan vericiler, aslında başkalarına ithaf ettikleri önemin kendileri için de geçerliymiş gibi gösterme gayretindedirler. Kişinin öldüğü söylenirken kim olduğu, ötekilerle ölen arasındaki ortaklıkları ve onunla ötekileri neyin farklılaştırdığı da söylenir; böylece ötekinin de belirlendiği bir ortak kimlik inşa etme sürecine girilmiş olunur. Kâğıt mezar taşlarında “ölüm” kelimesi çok ürkütücü bulunur. “Aramızdan ayrıldı”, “Kaybettik”, “Acı kaybımız”, “Tanrının rahmetine kavuştu”, “Zamansız aramızdan ayrıldı” diyenler ile “Hakk’ın rahmetine kavuştu”, “Dar-ı bekaya irtihal etti”, “Hakka yürüdü” diyenler arasında din telakkisi farkı vardır ve bu hissettirilmek istenir. Cenaze namazının kılınacağı cami başlı başına bir turnusol kâğıdıdır zaten. Kısacası kâğıt mezarlara gömülü olmak bir ayrıcalıktır. Kâğıt hayatların ve kâğıt şehirlerin yurttaşı olmayanların meşru bir kimliği yoktur; meşruiyeti olmayanın ise var olduğu kuşkuludur. Kâğıt mezarlara gömülemeyenler toprakla idare etsinler artık!