Tarih Müzakeresi
Zaman dilimlerinin bazıları, kimi topluluklar için büyük önem arz eder. Türk milleti açısından da ağustos ayı, tarihi pek çok hadiseyi barındırdığı için önemli görülür. O kadar ki dünyanın kendi ekseni etrafında dönerek meydana getirdiği bu zaman dilimi “Zaferler Ayı” olarak anılır.
Peki, bu tabirin bahsine konu olan zaferler hangileridir? Epey bir galibiyet zikredilebilir, kronolojik olarak gidecek olursak mesela; Malazgirt Muharebesi, Otlukbeli Muharebesi, Çaldıran ile Mercidabık muharebeleri, Belgrad’ın Fethi, Mohaç Zaferi, Sakarya Meydan Muharebesi, Başkomutanlık Meydan Muharebesi…
Haricen sayılabilecek zafer ve önemli hadise sayısı artırılabilir. Lakin mezkur muharebeler, tarihin belki de kırılma noktalarına karşılık gelen sonuçları beraberinde getirmiştir. İşte biz de yazımızda, ağustos ayındaki birbirinden kıymetli tarihi olaylardan birkaçını irdeleyerek en kritik eşikleri anlatıp bu ayın neden bu tabirle anıldığını ifade etmeye gayret edeceğiz. Dilerseniz; kronolojiye uygun olarak Malazgirt Muharebesi’nden başlayalım.
Malazgirt: Talihin Kırılma Anı
Büyük Selçuklu Devleti, Dandanakan Zaferi sonrası kurulmuş ve hakimiyet sahasını Gaznelilerin merkezinden İran’a, Kuzey Suriye’ye ve Anadolu’ya kadar ilerletmiş bir devlettir. Selçukluların ikinci hükümdarı olan Sultan Alparslan öncülüğünde Türkmen kuvvetler, gerek akınlar gerek göçler ile birlikte Çağrı Bey zamanında başlayan Anadolu akınlarını devam ettirir.
Bizans imparatoru Romen Diyojen, bu akınları durdurmak ve Türklerin Sivas’a kadar ulaşan fetihlerine son vermek için 1068 yılında bir harekat başlatsa da ağır kayıplar verir. Bu ordu seferleri takip eden iki yılda dahi devam etse de Selçuklu birlikleri galibiyet kazanmaya devam eder. Türklerin Anadolu’daki varlığına kesin bir darbe vurmak isteyen Diyojen, Ayasofya’daki bir ayinden sonra pek çok etnik ve dini unsurdan oluşan takriben 200 bin kişi olduğu rivayet edilen ordusuyla ileri bir harekata başlar.
Sultan bu sırada Kuzey Suriye’deki fütuhatı olgunlaştırmak için Halep önlerindedir. Ancak, imparatorun kendisine doğru ilerlediğini duyunca rical-i devletle bir istişareden sonra, elçilerin olumsuz haber getirmesiyle birlikte, kuşatmayı kaldırarak Anadolu’ya doğru yol alır. Öncü birliklerin çarpışmalarını Selçuklular kazanır ve büyük bir psikolojik üstünlük elde edilir. Karşılaşma, kaçınılmaz hale gelir.
Bugün Ahlat-Malazgirt arasındaki mevkide takriben dört katı sayı üstünlüğündeki imparatorluk ordusuna karşı Selçuklu ordusu, büyük bir zafer kazanır. Tarih ile beraber talihin de kırıldığı bu andan itibaren Anadolu’nun kapıları son kez Türklere açılacaktır.
Mohaç: Büyük Zaferlerden Bir Tanesi
Osmanlı Devleti; Malazgirt ile kapıları ardına kadar Türklere açılan Anadolu’da kurulmuş olan büyük bir imparatorluktur. Osmanlı Devleti’nin 6 asrı aşan hakimiyet döneminde 36 sultan tahta cülus ederken bu isimler arasında en çok zafer kazananı şüphe yok ki Kanuni Sultan Süleyman’dır. Babası Yavuz Sultan Selim’den devraldığı Doğu’da sorunları çözülmüş, hazinesi dolmuş ve teknolojik teçhizatla donatılmış ordusuyla Sultan Süleyman, 46 yılı bulan saltanatında büyük zaferler elde edecektir.
Bunların belki de en başında Mohaç Muharebesi gelir. Sultan, tahta çıktığında barış içinde ilişki sürdürmek istese de Macarların, gelen Osmanlı elçilerine uyguladıkları muamele ile ilişkiler gerilir. Akabinde Habsburg hükümdarının Fransa kralını rehin alıp Avrupa’daki tek hakim olma ihtimalinin belirmesi üzerine Osmanlı Devleti kaçınılmaz sefere hazırlanır. Amaç; Macaristan’ı baştan sona fethetmek değildir. Orta Macaristan’da hakimiyet tesis edilerek bir tampon bölge inşa etmek, temel hedeftir.
Macar Kralı Layoş ordusuna güvenerek, Türklerin harekatını çok ciddiye almaz. Osmanlı Devleti ordusu bölgeye geldiğinde tüfekçi, topçu gibi dönemin en ileri teknolojik tecrübesine sahip ateşli silahı birliklerini de beraberinde getirmiştir. İlave birlikler, köylüler ve çetelerle birlikte Macar ordusu, 50 bin gibi bir sayıya ulaşırken Osmanlı ordusu ise yaklaşık 80 bin kişidir. Sultan Süleyman, ordusuna güvendiği için bir meydan muharebesi düşünmektedir. Kral Layoş da böylesi bir cesaret gösterir.
İki ordu büyük bir meydan muharebesinde karşılaşır. Nihayetinde Mohaç’ta meydana gelen muharebenin yaklaşık iki saat sürdüğü rivayet edilir. Askeri disiplin ve teknolojik üstünlük sayesinde bu muharebeyi, Osmanlı Devleti kazanır ve Macar Krallığı tarihe karışır. Bu zaferden sonra Osmanlı Devleti, Orta Avrupa’nın kalbine yerleşir.
Anadolu’ya Vurulan Mühür: Sakarya
Mohaç’tan sonra Avrupa’nın kaderinin tayini noktasında söz sahibi olan Osmanlı Devleti, zamanı geldiğinde her siyasi teşekkül gibi ömrünü tamamlayacaktır. İdari bozulmalar, teknolojik gelişmelerin takibindeki aksaklık, batının sömürgecilik üzerinden inşa ettiği devasa birikim, tedrici bir şekilde Devlet-i Aliyye’yi parçalamaya başlar.
Sömürgeciliğin hız kazanmasıyla beraber biriken emperyalist enerji Birinci Cihan Harbi’yle patlar. Osmanlı Devleti de bu harbe, toprakları üzerindeki “ıslahat” bahaneli yabancı tahakkümü sonlandırmak ve iktisadi bağımsızlığı elde etmek gibi hedeflerle dahil olur. Lakin savaş bittiğinde mağluplar safında yer alan Osmanlı Devleti, emperyalist bir vizyonla beraber işgal edilir. Mondros Ateşkes Antlaşması’nı takiben imza edilen Sevr ile Türklere adeta hiçbir hayat hakkı tanınmaz.
İşgal edilen topraklardan sonra Kuva-yı Milliye adını taşıyan yerel direniş yapıları ortaya çıkar. Bu yapılar Erzurum ve Sivas Kongresi’nden sonra bir çatı altında toplanarak topyekun bir mücadele başlatılır. İnönü muharebelerindeki zaferlerden sonra Kütahya-Eskişehir muharebesinde yenilen ordu, Sakarya’nın doğusuna çekilir. Bu mağlubiyet psikolojik bir darbe olarak görülse de Türk kurmay heyeti, savaşın kazanılacağı yönündeki askeri iradelerini TBMM’ye kabul ettirirler. Tekalif-i Milliye emirleriyle birlikte Türk ordusu olağanüstü şartlarda yeni bir harbe hazırlanır.
Yapılan gizli hazırlıklar sonrasında 23 Ağustos 1921’de başlayan muharebede Yunan ordusu bozguna uğratılır. Tarihçiler “Viyana bozgunu ile 1683’ten sonra başlayan geri çekilme ilk defa ileri harekata dönüşür.” şeklinde bir yorumla, zaferin önemini teyit ederler. Bu zaferden bir sene sonra Türk ordusu, işgalci ve istilacı Yunan ordusunu yurttan söküp atmak için yeni bir harekat başlatır. Malazgirt Zaferi’ne nispetle 26 Ağustos 1922’de başlayan taarruzu takiben düşman İzmir’den denize dökülene kadar kovalanır. Birinci Cihan Harbi sonrası işgal edilen Türk toprakları, bu süreçten sonra tamamen işgalcilerden arındırılacaktır.
Malazgirt, Mohaç ve Sakarya muharebeleri; Anadolu’daki varlık mücadelemizin serencamlarıdır. Bu bakımdan mezkur harpleri irdelemek kadar anlamak ve idrak etmek de pek mühim olacaktır.