İnsanoğlu olarak merakımızı gidersin diye nereye uzay aracı göndersek, merakımız azalmıyor, aksine kafamızda yeni soru işaretleri, yeni gizemler oluşuyor. Merak güzeldir, düşünmek güzeldir. Çünkü “yeryüzünde yürüyen canlıların Allah katında en kötüsü, akıllarını kullanmayan (gerçeği görmeyen) sağırlar, dilsizlerdir.” (Enfal, 22)
Gezegen deyince insanların aklına genellikle ismini bilmese de etrafında halkası olan küresel bir cisim gelir. İşte o şekli bilinip de ismi hemen akla gelmeyen gezegen Satürn’dür. Hatta insanlar üzerinde öyle bir etkisi vardır ki onlarca şirket ya ismini kullanır ya da logo olarak cismini. Dünya’dan halkalı olarak gözlenen tek gezegendir Satürn. Ancak Jüpiter, Uranüs ve Neptün’de de her ne kadar yoğunluğu az olduğu için Dünya’dan gözlenmesi güç olsa da halka yapısı vardır.
Büyüklük olarak Güneş Sistemi’nde Jüpiter’den sonra ikinci büyük gezegen olan Satürn, karasal bir gezegen değildir. Yani yüzeyine ayak basmak isteseniz, basacağınız bir kara parçası yoktur. Satürn bir gaz devi olduğu için en basit tabiriyle bulutlardan oluşan bir yüzeye sahiptir. Satürn bulutlarını Batı’dan Doğu’ya doğru hareket ettiren rüzgârların hızı zaman zaman saatte 1800 kilometreyi bulur!..
Dünya’dan ortalama 1,3 milyar km uzakta bulunan Satürn’ün yüzeyindeki sıcaklık -178 °C’dir. Satürn’ün bir günü Dünya saatiyle 10,5 saattir. Güneş’in etrafındaki bir tam turunu ise saatte 35.000 km hızıyla ancak 29,4 Dünya yılına eşit bir sürede tamamlar. Hacim olarak Dünya’dan tam 763 kat daha büyüktür! Ancak kütle olarak yalnızca 95 katımızdır. Dolayısıyla yoğunluğu çok düşüktür. Hatta o kadar düşüktür ki eğer Satürn’ü su dolu bir leğenin içine koysaydık, Satürn suda batmaz, yüzerdi. Çünkü suyun yoğunluğu 1 g/cm3 iken Satürn’ün yoğunluğu 0.70 g/cm3’tür.
Satürn’ün bir gaz devi olduğunu bilindiğine göre “Acaba Satürn’de hayat var mı?” sorusunu sormak çok da mantıklı olmasa gerek. Fakat Satürn’ü sadece tek başına düşünmemek gerek. Nasıl Güneş Sistemi’ni merkezinde Güneş olan büyük bir sistem olarak düşünüyorsak, Satürn’ü de Satürn sisteminin merkezi olarak düşünmeliyiz. Dolayısıyla
Satürn sisteminde satürn haricinde birçok cisim vardır. Bu sistemin en belirgin üyeleri Satürn’ün halkasını oluşturan su buzuyla kaplı irili ufaklı milyarlarca küçük gökcismidir. Bu gökcisimleri o kadar çoktur ki Dünya’dan sanki tek parça hâlinde bir halkaymış gibi gözlenir. Halka sistemi Satürn’ün merkezinin 80.000 km uzağından başlar ve 130.000 km uzağına kadar devam eder. İrili ufaklı parçacıklar sürekli birbirleriyle çarpışarak birleşir, sonra yine çarpışarak parçalara ayrılır. Dolayısıyla aşağı yukarı hep aynı kalır. Satürn sisteminin bir diğer üye grubu ise Satürn’ün 62 doğal uydusudur. Bu uydular içinde en çok dikkat çekeni ve popüler olanı Titan’dır. Titan, yoğun bir atmosferi olan Güneş Sistemi’ndeki tek uydudur. Bizim doğal uydumuz Ay’dan daha büyük ve daha karmaşıktır. Titan’ı popüler yapan en büyük sebep ise Güneş Sistemi’nde hayatın olabileceği düşünülen üç yerden birisi olmasıdır.
Satürn’ü ve sistemini detaylı olarak incelemek için 1997’de Cassini Uzay Aracı NASA tarafından uzaya fırlatıldı. Dünya, Venüs ve Jüpiter’e yakın geçiş yaparak 2004’te Satürn’ün yörüngesine girmeyi başardı. Günümüze kadar sadece Satürn değil, aynı zamanda halkası ve büyük uyduları hakkında bizlere birçok veri gönderdi. Gönderdiği resimler karşısında “Aman ya Rabbi!” dedirterek hayretimize hayret, imanımıza iman kattı. Önümüzdeki sene görevi bitirilip hurdaya çıkarılacak olan Cassini en son 29-30 Ekim’de Satürn’ün uydusu Titan’daki metan bulutlarının hareketini gözler önüne sermişti.
Velhâsıl insanoğlu olarak merakımızı gidersin diye nereye uzay aracı göndersek, merakımız azalmıyor, aksine kafamızda yeni soru işaretleri, yeni gizemler oluşuyor. Merak güzeldir, düşünmek güzeldir. Çünkü “yeryüzünde yürüyen canlıların Allah katında en kötüsü, akıllarını kullanmayan (gerçeği görmeyen) sağırlar, dilsizlerdir.” (Enfal, 22)