Kadir Bekar
Geçtiğimiz ay Genç Gönüllüler olarak yudum yudum tarih içmek niyetiyle Çanakkale’ye yola koyulduk. Kamp yerine vardık ve çadırlara yerleştik. Ve unutulmaz üç güne merhaba demiş olduk. Sadece mideler değildir doyumsuz, yürekler de bir o kadar doyumsuzdur. Biz de bunu bilerek, nimeti veren Rabb’e şükrederek, gece saatlerinde kaldırdık ellerimizi semaya, eğdik benliklerimizi rükuya, vardık göklerden beslenmenin verdiği o nihavent huşuya… Gök kapılarında dilenci olduk, payımıza ne düşerse razı olduk. Aşk ile geldik, huzur bulduk.
Gezilerimiz oldu sabahın erken vakitlerinde. Yiğitler önce Yaratan Rabbimizin sayesinde manaya hükmedip, maddeye emretme yetisinin sahibi koca Onbaşı Havranlı Seyit’i ziyaret etti. Ardından Hamidiye Bataryaları, Seddülbahir, Zığındere Sargı Yeri ve müzeler derken başımız önde girdik Yahya Çavuş’un medeniyetin medeniyetsiz milletlerine haykırdığı şehitliğine.
İbretle geçen bir gün ve ardından Zığındere Sargı Yeri’nde kılınan yatsı namazı… Minibüse Hz. Osman edebiyle giriyor, fakat yüreklerimizde bir Hz. Hamza, bir Hz. Ömer cesareti taşıyorduk. Tüm Genç Gönüllülerin maneviyat pencerelerinde ayrı bir boyut açılıyordu. Namazı huşu ile biterken karanlığın koynunda sükût sohbetine başlıyorduk. Dualar ve sükût sohbetinin ardından gözyaşları yanaklarımızda serin uçurumlar bırakarak atarken kendilerini yanaklarımızdan aşağı, bizler yine selam ile veda ediyorduk şehitliğe. Derin bir gecenin koynuna usulca sokuluyorduk…
Çanakkale GENÇ’tir. Çanakkale sayı olarak az olan bir yüreğin muazzam ordulara karşı muzaffer bir galibiyet aldığı yerdir. Namusu olması için bir kadına gül uzatan elin, yine namusu için tetiğe dokun- duğu elin olduğu yerdir. Rakik yürekli, letafet sahibi insanların, hani hikâyelerdeki karıncaları ezmemek için, onları rahatsız etmemek için nalinlerinin ucuna çıngırak bağlayan adamların olduğu yerdir.