Dünyanın neresinde olursa olsun yürümeyi becerebilene kadar bir bebek ortalama 200 defa düşer. Buna rağmen bırakmaz mücadeleyi, emek vermeyi, gayret göstermeyi. Ümidini kaybetmeden, inancını yitirmeden tekrar tekrar kalkmaya çalışır ve düşe düşe artık düşmeden yürür olur.
Başlangıçlar var hayatımızda ve bitişler ya da biteviye bir şeylere devam edişler. Yokuşlar ve inişler var. Düzlükler ve engebeler var. Kolaylıklar ve zorluklar var. Ancak her nerede, ne konumda, ne yaşıyor olursak olalım bilmemiz, kabul etmemiz ve yaşamamız gereken bir gerçek var: Yokuşlar, engebeler ya da zorluklarla karşılaştığımızda düşersek kalkacağız…
Dünyaya gelir bebek; bakar, görür, tanır, anlar. Zaman içerisinde doğası gereği daha net, daha çok, daha güzel görmek ve anlamak ister hatta buna ihtiyaç duyar. Bunun için de yürümesi lazımdır emeklemesi değil. Ayağa kalkmaya çalışır bebek ve düşer. Tekrar kalkar ve tekrar düşer. Tekrar kalkar ve tekrar düşer. Dünyanın neresinde olursa olsun yürümeyi becerebilene kadar bir bebek ortalama 200 defa düşer. Buna rağmen bırakmaz mücadeleyi, emek vermeyi, gayret göstermeyi. Ümidini kaybetmeden, inancını yitirmeden tekrar tekrar kalkmaya çalışır ve düşe düşe artık düşmeden yürür olur. (Büyük oranda)
Bu dünyada yaşayan, yaşamış olan ve yaşayacak olan her insanın hayatında mutlaka ama mutlaka düşüşler olmuştur/ olacaktır. Hayatın kuralıdır bu, olmazsa olmazıdır. Yağmurun yağması, güneşin açması, kuşların ötmesi gibi gerçek ve doğaldır. O yüzden mesele değildir düşmek. Mesele düşüp kalkmaktır, Nasıl yağmurun hep yağması, güneşin hep kalması, kuşların hep ötmesi büyük bir sorun olursa düştükten sonra hep öyle kalmak, kalkmamak da öyle büyük bir sorun olur. Düşen kalkmak için düşmelidir, kalmak için değil.
Mesele değildir düşmek. İnsan bir şekilde düşecektir illa ki. Ancak her düşüşünün ardından bir şeyler öğrenir/ öğrenmelidir. Öğrendikleriyle de bir sonraki düşüşünü bir öncekinden daha güzel yapmalıdır ve kalkmalıdır. Kişiliğine, gelişimine ve öğrendiklerine göre de azaltmalıdır düşüşlerini süreç içerisinde ve belki bir gün olur ya küçük bir ihtimal de olsa düşmez olur bir daha.
Mesele değildir düşmek. Mesele vazgeçmektir, yorulmaktır, bırakmaktır. Karamsarlığa kapılmak, ümitsizliğe düşmektir. “Artık olmaz”, “daha kalkamam”, “enerjim yok” demektir.. Nefes aldığımız sürece inancımız olmalıdır. Nefes aldığımız sürece ümidimiz olmalıdır. Nefes aldığımız sürece enerjimiz olmalıdır. Aynı Zarif şair gibi. Ne demişti o: “Hayır kalbim, Yorulmadım hayır hayır, Yıkıl daha”
Bebeklerden ders biçelim kendimize ve yürümek istiyorsak bu hayat yolunda, hazır olalım (en az 200 kez) düşmeye…