Kadir Bekâr
İnsanlığa dair olan ümidimizi tâze tutmamıza vesile olan ve görsel bir ziyafetin yanında, duygusal derinliği ile de bizleri sarsan takdire şayan bir film!
2013 yılı, Estonya-Gürcistan ortak yapımı olan Mandalinalar filminin Estonya dilindeki orijinal adı Mandariinid, Gürcü dilinde ise Tangerines’tir. Filmin senarist ve yönetmen koltuğunda, 1965 doğumlu Gürcü yönetmen Zaza Urushadze oturmaktadır. Filmin başrollerinde ise Lembit Ulfsak (Ivo), Elmo Nüganen (Margus), Giorgi Nakashidze (Ahmed), Misha Meskhi (Niko) ve Raivo Tras (Juhan) oynamaktadır. Filmin kulaklara ve gönüllere kazınan efsane ezgisi ise Niaz Diasamidze imzalıdır.
Savaşın soğuk sesi artık Abhazya’da duyulmaktadır. Halkın büyük bir çoğunluğu savaşın tedirginliği ile topraklarını bırakıp giderler. Fakat köyünü terk etmeyen iki kişi kalmıştır. Biri marangoz Ivo, diğeri de komşusu Margus. Estonya’ya gitmek için para kazanmak zorunda olan bu adamlardan Margus, bahçesindeki mandalinaları topluyor, Ivo ise mandalinaları yerleştirmek için tahta kasalar yapıyordu. Bir gün evlerinin hemen yanında bir çatışma olur. Bu çatışmadan yaralı olarak iki adam kurtulur. Bu adamlardan biri Çeçen Ahmed, diğeri ise Gürcü Niko’dur. Artık savaş Ivo ve Margus’u da içine almıştır.
Çatışma sahnesinin neredeyse hiç olmadığı bu filmde, savaşın ve çatışmanın soğuk girdabına defalarca sürükleniyorsunuz. Ahmed ve Niko’nun iç çekişmeleri, öfkelerine vurdukları gem ve inandıkları değerler uğruna canlarından vazgeçebilme duygularının birbirine karıştığı film, oyuncu performansları bakımdan şah bir eser kıvamında. Margus’un saf ve duru hâli, yaralı askerleri evinde ağırlayan Ivo’nun duruşu, samimiyeti ve yardımseverliği ise filme çok derin ve hoş bir hava katıyor.
Film görsel bir ziyafet sunmanın yanında, duygusal derinliği ile de takdire şayan bir eser olarak karşımızda duruyor. İnsanlardan ümidimizi kessek de insanlıktan asla ümidimizi kesmememiz gerektiğini bize öğütleyen filmin son sahnesindeki diyalog, ümidimizi tâze tutmamıza vesile oluyor.