Bugün uyguladığınız diyetin ya da beslenme önerisinin, yarın yeni bir araştırma sonucuna göre tamamen yanlış olduğunu öğrenmeniz işten bile değil. İçinden çıkılacak gibi değil yani ha?.. Ben çıktım. Anlatayım siz de çıkın:
Günah Olmasa
Günahın bile değeri var. İnsan, küçük hatalarını fark etmiyor çok zaman. Doğaldır. Ama büyük olanları, kaba olanları; tokatlıyor insanı: “Gör işte kendini. O kadar da değilmişsin bak!” diyor. Yüzüne karşı. Günahlarımız olmasaydı işlemesek adam olmadığımızı farketmeyeceğiz.; o kadar da matah olmadığımızı fark etmezdik bile. Dolanır dururduk etrafta evliyalarmışız gibi. Evet: Günah işlemek iyi değil. Adı üstünde: Günah işte! Lakin, çok az şey hatırlatır insana; ne kadar aciz, zaaflarla dolu, basit, sıradan, gafil bir kul olduğunu iyi işlenmiş bir günah kadar.
Tamam O Zaman
Nasıldı o hikaye?.. “Melaminin biri, yolda giderken perdeler açılmış, haller ayan olmuş: Bir adam görmüş. 13-14 yaşlarındaki erkek çocuğunu tenhada kıstırmış, kötü bir fiil işlemek üzere. Melami celallenmiş. Allah’a demiş ki ‘Rabbim bu ne!’ ‘Sen, böyle bir şeyin olmasına nasıl izin verirsin?!’ anlamında, bir sitem sorusuymuş bu. Ben ne bileyim?! Sormuş işte: Melami bu ya!.. Allah, melaminin kalbine ilham yoluyla seslenmiş: ‘Arkasına bak!’ ‘Sabret, olayın arka planını müşahede etmeden tepki verme’ anlamında bir emirmiş bu. Melami de öyle yapmış: Olayın devamında; her türlü yardımdan yoksun, biçare çocuk, kimsesizliğin verdiği kalp yangınıyla Allah’a öyle bir yönelmiş, öyle bir ‘Allah’ım!..” diye haykırmış ki; bizim tecavüzcü Coşkun’un yüreğine işlemiş. O tesirle “Ne yapıyorum ben?!.” demiş. Kendinden öyle utanmış, öyle utanmış, öyle utanmış ki… Ellerini yüzüne kapatıp, ağlaya ağlaya kaçmış oradan. Ve öyle pişman olmuş ki; hayatı boyunca Allah’a karşı aynı mahcubiyeti bir daha hiç yaşamamak için neredeyse hiç günah işlememiş. Kendine hâl edindiği bu mahviyet nedeniyle; büyüüük bir evliya olmuş… Melami ne mi demiş bu duruma?! ‘Haa!. Tamam o zaman.’”
Şu Melami Milleti de Amma Teklifsiz Oluyor Ha!
Bildiğiniz gibi Melamiler; zahiren, toplumun kendilerini kınayacağı kötü, yanlış işler yapar görünürler çoğunlukla. Bâtında öyle olmasa da. Sebep, kullardan gelen her türlü takdir ve övgünün riyaya yol açacağına, dolayısıyla Allah’la aralarında perde olacağına inanmalarıdır. Bu açıdan bakıldığında Melamiler çok “cool” gelir insana. İnsanlar kimseyi takmayan kimseleri karizmatik bulurlar. Bence öyle değiller. Genel olarak; Melamilerin, tabiatları nedeniyle kulların övgüsüne ortalama bir insandan daha düşkün olduklarına inanıyorum. Şundan dolayı: Seyr-ü süluk denilen tasavvufi eğitim sürecinde; kişinin imtihanları zaaflarından geliyor hep. Kişinin yarası neredeyse orası kaşınıyor ki; hastalığını fark etsin. İşbu sebepten dolayı; Melami meşrep zatlar da toplumsal onaya, övülmeye, sevilmeye, beğenilmeye bu kadar düşkün olmasalar; onlardan bu saydıklarımın tam tersine neden olacak işler yapmaları istenmezdi. Mantık bunu söyler. Sonuçta; kalp hastası olan adama böbrek nakli yapılmaz!.. Bilemiyorum; belki içinde makas filan unutulabilir ama… En iyisi kendimizi usta hekimlerin eline bırakmak.
Asrın Diyeti
Herkes fazla kilolarından şikâyetçi. Piyasaya her gün yeni bir diyet çıkıyor. Bir de hangi yiyecekler sağlıklı hangileri sağlıksız listeleri. İşin kötü tarafı; bunların çoğu da birbirini yalanlar ya da iptal eder nitelikte. Bugün uyguladığınız diyetin ya da beslenme önerisinin, yarın yeni bir araştırma sonucuna göre tamamen yanlış olduğunu öğrenmeniz işten bile değil. İçinden çıkılacak gibi değil yani ha?.. Ben çıktım. Anlatayım siz de çıkın: Sünnet’e uyun. Bu kadar! Efendimiz nasıl yiyorduysa siz de öyle yiyin. Mesela O bizim gibi günde üç değil iki öğün yiyordu. Ayrıca (bu çok önemli) acıkmadan yemiyor, (tam olarak) doymadan kalkıyordu sofradan. Hatta bizzat diyet tavsiyesi bile vermişliği bile vardır: “İnsanoğlu, midesinden daha kötü bir kap doldurmuş değildir. Esasen insanoğluna, belini doğrultacak kadar, birkaç lokma yemesi yeterlidir. Yok, illa daha fazla yemesi gerekirse, o takdirde, midesinin üçte birini yemekle, üçte birini içecekle doldursun, üçte birini de nefes payı olarak boş bıraksın!”. Diğerleriyle hiç boşa vakit kaybetmeyin. O’na uyun: İnanın kaybedeceğiniz tek şey fazla kilolarınız olacak :) Ama bu sefer gerçekten!