
Evet; dua müminin silahıdır ama kullanma kılavuzunun okunmasıyla çalışmıyor. Tetiğini çekmek gerekiyor. Bu da çaba ve çalışma demek. Evet; çalışma! Zorunuza mı gitti?!
İsrail Gazze’yi bombalıyor. Detaya girmeyeceğim. Hepimiz görüyoruz olanları. İnsanlık bitmiş. Üzerine daha fazla konuşmaya gerek yok.
Ama bu süreçte Müslümanların tavrına dair söylenmesi gereken çok söz var. Ben şimdi bunlardan ‘birine’ değineceğim: Özelde; Gazze’ye dua, İsrail’e beddua kampanyalarına. Genelde; çarpık dua anlayışımıza.
Çoğumuzun bildiği gibi başta sosyal medyada olmak üzere Gazze konusunda muhtelif dua kampanyaları başlatıldı. İsrail’e lanet eden “hashtag”ler açıldı, iftar vakitleri ekranları dolduran din “standup”çıları beddua seansları düzenlediler. Hatta bazı köşe yazarlarımız şu tarz satırları köşelerine taşıdı: “… Kork İsrail! Kork! Gazze için ettiğimiz dualardan…”
Size kötü bir haberim var hanımlar beyler: İşler öyle yürümüyor! Evet; dua müminin silahıdır ama kullanma kılavuzunun okunmasıyla çalışmıyor. Tetiğini çekmek gerekiyor. Bu da çaba ve çalışma demek. Evet; çalışma! Zorunuza mı gitti?!
Dua meselesini Müslümanlar olarak tamamen yanlış anlıyoruz. Neml Sûresi altmış ikinci ayette Allah Teala şöyle buyuruyor: “Yoksa darda kalana, duâ ettiği zaman icâbet eden ve kötülüğü gideren ve sizi, yeryüzüne sâhip kılan mı hayırlı? Allah’la beraber bir başka mâbut var mı? Ne de az düşünmedesiniz.”
Tefsirlere baktığınızda ise ayetteki Mudtar kelimesine: “Hastalık, şiddet ve zaruret ile sıkışan bunalan, naçar kalan” manasının verildiğini ancak şu şekilde şerh edildiğini görürsünüz: “Neml Sûresi’nde murad edilen mana cinstir. Bu sebepten her sıkışanın duasına mutlak anlamda icabeti gerekli kılmaz.” (Mehmet Yaşar Soyalan, Elmalılı Tefsirinde Kur’ani Terimler ve Deyimler, Ağaç Yayınları: 229)
Bu da ne demek oluyor şimdi? Şu demek oluyor arkadaşlar: Bir kere Allah öyle her sıkışanın yardımına koşuyor değil. Zaten koşuyor olsaydı tuhaf olurdu. Çünkü nihayetinde buraya imtihan için gönderildik. Yani iki dünyada cennet olmaz. Biz bu dünyada da cennetteki gibi; bir konunun olmasını dileyeceğiz ve Allah da hemen bunu yerine getirecek öyle mi? Adetullaha aykırı bir kere. Yoksa o zaman Allah niye Necm Sûresinde (otuz dokuzuncu ayet) “İnsan için çalışmasından başka bir şey yoktur” diye buyursun. Bu apaçık bir çelişki olmaz mıydı? Oysa Kuran-ı Kerim’de çelişki yoktur; ancak onu yorumlayanların akıllarında olabilir. Hatta çoğunlukla vardır.
Allah; dileğini yerine getirmek için “gereğini yerine getirenlere” yardım eder. İşte Müslümanların bir türlü anlamak istemediği nokta da budur. Allah; bu dünyada, her işi, sebep sonuç ilişkilerine bağlamıştır. (Buna bilim de deniyor) Ve işlerin vaki olması için bütün sebep sonuç ilişkilerine eksiksiz uyulmasını şart koşuyor. Keza bir işin olmasını isteyen herhangi bir kişi, o işin gerçekleşmesi için yüz zahiri şart gerekiyorsa yüzünü de sağlamak zorunda. Bâtıni yardım gelecekse eğer ondan sonra geliyor. Öyle (işin) “Doksanını ben yapayım onunu Allah yapsın” yok! Doksan dokuzunu dahi sen yapsan yüzüncüsünü Allah yapmıyor kardeşim. Zahiri gereklerin yüzde yüzünü gerçekleştireceksin; sonra muvaffakiyet için Allah’a yöneleceksin.
Böyle olmasaydı; Hıristiyan Amerika; dünyanın lideri, siyonist İsrail; Ortadoğu’nun bölgesel gücü, darbeci Sisi; Mısır’ın sultanı olur muydu?
Allah’ın, sırf Müslüman olduğumuz için her işimizde bizim yanımızda olacağına dair sapkın düşüncemiz; doğaldır ki: Hıristiyanların başarıları karşısında; Allah’ın, Hıristiyanların yanında, Yahudilerin başarıları karşısında; Allah’ın, Yahudilerin yanında, dinsiz Allah’sız kitapsızların başarıları karşısında; Allah’ın, dinsiz Allah’sız kitapsızların yanında olduğu çıkarımını da beraberinde getirir. Oysa Allah, sadece; adaleti gözetenlerin yanındadır.
Duanın, bizim için asıl önemi; çoğu sufinin senelerce uğraşıp da çoğunlukla ulaşamadığı ihsan haline; biz sıradan insanları; en azından dua ettiğimiz süre dâhilinde, bir anda ulaştırıyor olmasındadır.
Sanki (haşa haşa) Allah bizim hizmetçimizmiş gibi yattığımız yerden işlerimizi görmesini talep eden sapıklardan değiliz. Bu İslam âleminin geri kalmışlığının da önde gelen sebeplerinden biridir ayrıca.
Alın size misal: Ben de bu yazının son teslim tarihine yetişmesi için yattığım yerden çok dua ettim. Baktım olmuyor; kalktım, yazdım, oldu. Buralarda işler böyle yürüyor.