Mehmet Erturan
Geçtiğimiz Cumartesi günü yapılan KPSS Genel Kültür Genel Yetenek yarışmasına ben de katıldım. Sınavdan çıktığımızda sınavdaş olduğumuz hangi tanıdıkla karşılaşsam ağzını tarih sorularıyla açıyordu. ÖSYM o sorularla adeta tarih yazmıştı.
Kimya mezunu bir abimiz tarih soru sayfalarında İnkılâp soruları aradığını ama bulamadığını herhangi bir muhalefet kastı olmaksızın doğal bir üslupla belirtti. Şaşkınlık duygusuyla yapılan bu açıklama arkadaşlar arasında kahkahayla gülüşmelere sebep oldu. Kahkahaların sebeplerinden biri de aslında içeride oldukça kasılan sinirlerin gevşemek istemesiydi.
Lisede matematik öğretmenliği yapan bir hocamızı sınava girdiğim lisenin bahçesinde beklerken gördüm. Yeğeni sınava girmiş. Bana nasıldı diye sorunca yeterince çalışmadığım için ne gelirse sürpriz olacak, her sonuca açığım, meçhul bir sınavdı benim için dedim ve çıkan bazı sorulardan bahsettim.
"Malezya’dan kalkarak yolcu ve mürettebatıyla kaybolan uçağın istikameti neresiydi?" diye sormuşlar hocam dediğimde önce şaşırdı sonra hafiften sinirlendi. Şuna bak arkadaş dedi. Şu soruyla öğretmen, hemşire, mühendis alıyorlar diye sitem etti. Kendi zamanında yapılan sağlam sınav tekniğinden bahsetti. O sağlam sınav usulüyle atanan son ekiptendi. Ertesi yıllarda sistemin değiştirildiğini söyledi. Malezya uçağı sorusu sosyal medyada esprilere ve kapaklara sebep olduğu için çokça tutuldu. Mezkûr soruyu utanmasalar kaybolan uçağın nerede olduğunu soracaklar diye alaya alanlar oldu.
Hakkında ilk ve en çok sosyal medya geyiğinin yapıldığı ifade ise Türkçe sorularında karşımıza çıkan ve bu ifadeyle aşağıdakilerden hangisi anlatılmak istenmiştir diye sunulan ‘telefon kulübesinde halay çekmek’ benzetmesi oldu. Sosyal medyanın ergen mühendislerinin tezgâhında işlenerek makaraya alınan bu ifadenin ucu da Mahmut Tuncer’e dokundu. Güya bu komik mi komik olan halay fantezisi Mahmut Tuncer’in bile aklına gelmemişti.
Benim asıl dikkatimi çeken ve sınav nasıldı diye soran herkese tebessümle anlattığım soru ise Mevlana sorusuydu. Bana sorarsanız bu soru ÖSYM tarafından sıfır çekenleri sıfırlamak için bilerek konulmuştu. ÖSYM seçkin bir kurumdu ve bazı noktalarda itibarını ve istatistiklerini korumalıydı. Her yıl ÖSYM’nin sınav tarlasında istenmeyen tüy gibi ortaya çıkan "sıfır çekenler" vardı. Bence kurumun zoruna giden ve düzeltilmesi gereken noktalardan biri de burasıydı.
Bahsettiğimiz soruda Mesnevi’nin yazarı ve Mevlevilik’in kurucusu olarak bilinen kişinin kim olduğu soruluyordu. ÖSYM’ye göre bu kek bir soruydu ve herkes rahatlıkla cevaplayabilirdi. Muhtemelen de istedikleri gibi oldu. Ama duyduğuma göre bu soruda Yunus Emre şıkkını işaretleyen de vardı.
Sınavda hükümetin son yıllarda ortaya koyduğu hizmetleri vurgulayan metin ve soruların olduğunu iddia edenler de var. Haklılardı. Bu iddiaların ardından akıllarda mühür kimdeyse Süleyman odur cümlesi kaldı. ÖABT/Öğretmenlik Alan Bilgisi Testi’nde de paraşütle atlarken havada horon teptirirler ya da Salih Mirzabeyoğlu’nu sorarlar belki.