Seçim Sandığı
Çoğu zaman oy sandığı olarak da ifade edilir. Seçim günü sabahında seçim merkezlerine ağzı mühürlenmiş şekilde konularak halkın gün boyunca attığı oyların güvenli bir şekilde birikmesini sağlar. Süre dolduktan sonra da mühür açılarak oylar sayılmaya başlanır. Sandığa atılacak oy sayısı önceden bellidir. Ama atılan oyların rengini kestirmek önceden mümkün olamaz. Eskiden seçim sandıkları ahşaptı, artık dünyada şeffaf poli karbon malzemeden yapılan sandıklar daha çok rağbet görüyor. Böylece seçimlerin şeffaf ve güvenilir bir ortamda yapıldığı düşünülüyor. Bu yıl yerel seçimler 30 Mart 2014 günü yapılacak. Son gelişmelere bakılarak seçimlerin gergin bir ortamda gerçekleşeceği düşünülüyor. Bu nedenle hayırlısıyla 31 Mart sabahına çıkalım diye ümit ediyoruz. Ama süreç bununla da bitmiyor. Yaz aylarında halk olarak ilk kez Cumhurbaşkanını biz seçeceğiz. İki tur oylamadan sonra seçilen Cumhurbaşkanı, artık daha güçlü bir yapıda olacak. Cumhurbaşkanı seçimlerinden sonra 2015’te de genel seçimler olacak. Böylece Türkiye’nin 100. yıla gidilirkenki kaderi az çok belirgin olacak.
Emekli Sandığı
Tarihi Osmanlı’ya dayanan, 1881 yılından beri hizmet veren, memurların emekliliklerini güvence altına almalarını sağlayan sistem. 1949 yılından sonra şu anki durumuna benzer orijinal haline gelmiştir. Memurların çalıştıkları süre, dereceleri, performansları, unvanları emekliliklerini etkiler. Emekliliği etkileyen tüm bu bilgiler emekli sandığı sisteminde güncel şekilde kayıt altına alınır. Tekaüt olarak da kullanılan emeklilik ifadesi son yıllarda sosyal güvenlik kurumunun tüm emekli sigorta hizmetlerini kendi bünyesinde birleştirmesiyle birlikte SGK olarak tek bir kurum haline gelmiştir. Birçok sıkıntı da bu sayede çözüme kavuştu.
Sandıkçı
Sandıkçı denildiğinde ilk anda sandığı yapan kişi ya da satan kişi akla gelir. Sandıkçı kelimesinin çok fazla karşılığı var oysa. Kerpiç evleri sandıkçılar yapar, onlara sandıkçı denilmesinin nedeni kerpici sandık sandık taşıyıp duvar haline getirmelerindendir. Gölge Karagöz oyunlarındaki sandıkçı ise oyunda kullanılan malzemeleri sandıktan çıkarıp kullanıma hazır hale getirilmesinden sorumlu kişidir.
Ölü Adamın Sandığı
Karayip Korsanları serisinin ikinci filmi olan ölü adamın sandığı, serinin en çok sevilen filmi oldu her zaman için. Bunun ana nedeni serinin en çok beğenilen oyuncularının hep birlikte olduğu tek bölüm olması. Meşhur kaptan, Johnny Deep’in karakterini koyduğu Jack Sparrow (aslında sparrow ifadesi onun soy ismi değil lakabıdır, yani sparrow kelimesinin Türkçe karşılığı olarak serçe Jack diye çevrilebilir bu isim),fedakar aşık Will Turner (Orlando Bloom) ve prenses Elizabeth (Keira Knightley). Filmin hikâye kurgusu da oldukça iyi, mahkum edilmiş Jack’i kurtarabilecek tek şey ölü adamın sandığındaki gizemli nesnedir. Ancak ölü adamın sandığına düşmanının ulaşması an meselesidir. Hikâyenin ezber bozan tarafı ise sandık bulunduğunda ortaya çıkar…
Pandora’nın Kutusu Hep Açık
Yunan Mitolojisi’nde Olimpos’un çocuklarının insanlardan intikam alması için Pandora isimli çok meraklı bir kadına bırakılan kutudan bahsedilir. Kadın merakından bu kutuyu açar ve bu kutudan çıkan kötülükler dünyaya yayılır. Pandora’nın kutusu ifadesi yaygın bir şekilde gizemli şeyleri ifade etmek için kullanılıyor ancak asıl kullanım amacı kötülükleri kast etmek içindir. Yunan Mitolojisi’nin hükmü ve geçerliliği yok tabi ancak Batı, dünyaya yayılan kötülükten dolayı (burada kendisinin yaydığı kötülüğü kast ediyoruz aslında) kendisini hiçbir zaman sorumlu tutmaz, bunu insani bir merakın sonucu olarak görür. Bir de mitolojide geçen kutu genelde sandık gibi düşünülmektedir oysa gravürlerde kavanoz şeklinde resmedilmiştir. Bu da çeviride bir hata olduğunu düşündürmektedir.
Sanduka
Özellikle türbelerde rastlanılan mezarın üzerine sonradan yapılan tahta ya da mermer malzemelerden oluşan aşağı yukarı bir metre yüksekliğindeki sandık. Birçok insan sandukayı mezarın kendisi zanneder. Ama bazı türbelerde sandukanın bulunduğu yerin altında başka bir sanduka daha vardır ve merdivenle oraya inilir. Emre Kongar’ın kaleme aldığı Hocaefendi’nin Sandukası isimli tarihi roman Osmanlı’dan kalma bir el yazmasının peşinden saçılan esrar, istihbarat bilgilerinin romantik bir şekilde günümüze göndermelerle sunulmasından oluşuyor. Kitap yayınlanalı uzun zaman olmasına rağmen gündemdeki olaylarla birlikte yeniden ilgi görüyor.
Yangın Olur Biz Yangına Gideriz
Meşhur İstanbul türküsü ‘‘yangın olur biz yangına gideriz,’’ muhtemelen Osmanlı’nın son dönemlerinde tulumbacılar teşkilatının yangın söndürmeye giderken söylediği bir türküdür. Türkünün nakarat kısmında geçen yangın olur biz yangına gideriz / düz ovada keklik gibi sekeriz / yokuşlarda şahin gibi uçarız / sandık sandıklar içinde çok şanımız var / Hazreti Mevla’ya yalvarmamız var / dizelerinde bahsedilen sandığın ne olduğu konusunda iki farklı görüş var. Birincisi tulumbacılar teşkilatının kullandığı tulumbanın su çektiği fıçı ya da sandık olduğu yönünde, ikincisi ise yangın çıkan ahşap konaklarda ev sahiplerinin ziynet eşyalarının saklandığı ve yangında tulumbacıların kurtardığı sandık olduğudur.
Çeyiz Sandığı
Çeyiz sandığı Türk düğün geleneklerinin vazgeçilmez nesnesidir. Gelin kızın emek emek hazırladığı çeyizlerin konduğu düğün günü kız evinden oğlan evine gelinle birlikte götürülen sandıktır. Birçok yörenin adetlerine göre sandık evden çıkartılacağında sandığın üzerine gelinin kendisinden küçük erkek kardeşinin oturtularak damattan ya da kayınpederden bir miktar para alınmak kaydıyla çocuğun sandığın üzerinden kalkabileceği söylenir. Çeyiz sandığının makbulü ceviz ağacından yapılır. Ceviz ağacının kumaşı iyi sakladığı söylenir. Ama söylendiği kadar etkisi olmasa gerek ki sandık lekesi şeklinde bir tür leke vardır. Sandıkta uzun yıllar boyunca bekletilen kumaş benzeri eşyalarda oluşur ve yıkanmayla çıkmaz.