• Reklam
  • Künye
  • İletişim
  • ABONE OL!
  • GENÇ'e Yazı Gönder
  • Atölye Çalışmaları
    • Yazı Atölyesi
    • Fotoğraf Atölyesi
  • Twitter
  • Facebook
  • RSS
Kısa yoldan ABONE olmak

logo

  • DOSYA
  • YAZARLAR
  • GÜNDEM
  • SÖYLEŞİ
  • KÜLTÜR & SANAT
    • Sinema
    • Kitap
    • Gezi
    • Sözlük
  • BİLİM
    • Mikro Alem
    • Makro Alem
    • GENÇ Bilim
  • TEKNOLOJİ
  • KAFALARDAKİ SORULAR
  • ARŞİV
  • ABONE OL!
Anasayfa
  • DOSYA
  • YAZARLAR
  • GÜNDEM
  • SÖYLEŞİ
  • KÜLTÜR & SANAT
    • Sinema
    • Kitap
    • Gezi
    • Sözlük
  • BİLİM
    • Mikro Alem
    • Makro Alem
    • GENÇ Bilim
  • TEKNOLOJİ
  • KAFALARDAKİ SORULAR
  • ARŞİV
  • ABONE OL!
  • Bu Da Geçer Ya Hu
  • Tüm Mutluluklar Yürekte
  • Dünya Yine De Yaşamaya Değer Bir Yer
  • Ecdada Vefa(!)
  • Deliriyor Muyuz Yoksa Işıklar Mı Kısıldı?
  • Bireycilik Tufanı
  • Kendine Merhamet Etmeyi Unutan İnsan
  • Şu 10 Kişinin Cennetlik Olduğunu Duydum
  • GENÇ Dergisi Haziran 2022 Dosyası #1
  • Zarif Bir Nazar
  • İrfan Damarı
  • Kalemin Dilinden Türkistan
  • Cereyan
  • Sevdiklerimize Geç Kalmayalım
  • GENÇ Dergi Haziran Sayısı Çıktı
  • Pilav + Mesnevi = Viyana Kapıları
  • Tesettür Kadının İhtişamıdır
  • Süreli Gençliği Sürekliliğe Taşımak
  • ANASAYFA
  • Psikolojik Danışman
  • Çantada Keklik Nimetler

Çantada Keklik Nimetler

11.10.2013 00:03
Psikolojik Danışman
5370
Mehmet Dinç

Çantada keklik nimet yok. Üzerimizdeki hiç bir nimeti en başta biz bilerek, isteyerek, fark ederek, hak ederek kazanmadık.

Bir misafirlik öncesi aynı yere davetli olduğumuz bir dostumla telefonla konuşuyoruz. İkimiz de akşam vakti işten sonra hızlıca söz konusu yere yetişeceğiz. Arkadaşım soruyor; “sence yemek ikram ederler mi?” diye. Ben de latife olsun diye “akşam namazından sonra dua ettim etsinler diye, muhtemelen edecekler” diye cevap verdim. İkimiz de güldük. Öyle ya niye buna dua edecektim ki? Orada yemek vermezlerse dışarıdan alırdık. Olmadı eve dönünce yerdik. Alternatif nasıl olsa oldukça fazlaydı.

Telefonu kapattıktan sonra bir düşünceyle sarsıldım. Evet hamdolsun imkan ve alternatifler fazlaydı ancak bu böyle olmak zorunda değildi ki. Ben bu zamanda, bu coğrafyada, bu imkan ve sağlıkla, bu duygu durumla doğup yaşamayabilirdim. Farklı bir zamanda, bir kıtlık, bir savaş, bir göç zamanında doğabilirdim. Farklı bir coğrafyada, suyun olmadığı yemeğin bulunmadığı ülkelerde yaşayabilirdim. Farklı imkanlarla, çöpten, oradan buradan yiyecek toplamak zorunda kalabilirdim. Farklı bir sağlıkla, yemek yiyemediğim, yediğimi çiğneyemediğim ya da yutamadığım hastalıkla boğuşuyor olabilirdim. Farklı bir duygu durumla, yemeden içmeden kestirecek dertlere muhatap kalabilirdim. Yani bugün yediğim her lokmayı yiyebileceğim zamanda, mekanda, imkanda, sağlıkta ve duyguda olduğum için şükretmem gerekiyor ki bunların hiç biri benim gücümle ve kontrolümle olmadı. Bundan sonra da olmayabilir. Olsun için fark etmek, şükretmek, kıymet bilmek gerekiyor.

Çantada keklik nimet yok. Üzerimizdeki hiç bir nimeti en başta biz bilerek, isteyerek, fark ederek, hak ederek kazanmadık. Bundan sonra nimetleri bilebiliriz, isteyebiliriz, fark edebiliriz ama hak etmek meselesi yine mümkün değil. Ne yapsa insan saymakla bitmez bunca nimeti hak edebilir ki? Her şeyi bir kenara bırakıp düşünün insan vücudundaki trilyonlarca hücrenin kendini düzenli yenilemesi, onlarca kemiğin, yüzlerce mafsalın problemsiz var olması ve çalışması nasıl hak edilir? Dolayısıyla hak etmek yok ancak ve ancak layık olmaya çalışmak var.

Layık olmaya çalışmak nimetleri fark etmemek ya da hak ettiğini düşünmekten çok daha fazla geliştirir insanı. Öncelikle emin kılmaz, eldeki nimetlerin her daim olmayabileceği ihtimalini hep insanın aklında tutar. Bu da eldeyken kıymetini bilmenin, değerlendirebilmenin, paylaşabilmenin imkanını artırır. Ayrıca muhatap olunan nimetlerden mutlu olabilmeyi de kolaylaştırır. Kendi sahip olduğu nimetlerin farkına varması, insanı başkasının elindeki nimetlere göz ve gönül kaydırmaktan kurtarır. Kıyas cehenneminden azad eder. Kendine kör kalıp başkasının varlığıyla gözleri kamaşmaktansa, kendindekini fark edip gerçek zenginliği karşısında kalbi genişler, ruhu hafifler.

Ne demişti Einstein: “Hayatı yaşamanın iki yolu vardır: Bir; hiç bir şeyin mucize olmadığını düşünmek, iki; her şeyin mucize olduğunu düşünmek”. Hiç bir şeyin mucize olmadığını düşünen biri için her şey standart, sıradan ve sıkıcı olur. Sahip olduklarına zaten sahiptir ve bunda orijinal bir şey yoktur. Sıhhatli bir nefesin, ağrısız bir günün, deliksiz bir uykunun kıymetini bilemez. Mutlu olabilmek için ise kendinde olmayıp başkalarında olan nimetlere bakar. Her şeyin mucize olduğunu düşünen kişi için ise yaşıyor olmak bile bir mucizedir, daha ne olsun?

BU YAZIYI BEĞENİN:

Yazar Hakkında

Mehmet Dinç

Marmara Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Bölümünden mezun oldu. RMIT Üniversitesi'nde Eğitim üzerine, Okan Üniversitesi'nde Klinik Psikoloji üzerine, Melbourne Üniversitesi’nde Narrative Terapi üzerine yüksek lisans yaptı. Doktorasını Marmara Üniversitesi'nde internet bağımlılığı üzerine tamamladı. Melbourne Üniversitesi’nde bir yıl misafir akademisyen olarak bulundu. Hasa...

Fikrinizi / Yorumunuzu Bizimle Paylaşın...

Son Manşetler

  • Bu Da Geçer Ya Hu

  • Tüm Mutluluklar Yürekte

  • Dünya Yine De Yaşamaya Değer Bir Yer

  • Ecdada Vefa(!)

  • Deliriyor Muyuz Yoksa Işıklar Mı Kısıldı?

  • Bireycilik Tufanı

  • Kendine Merhamet Etmeyi Unutan İnsan

  • Şu 10 Kişinin Cennetlik Olduğunu Duydum

  • GENÇ Dergisi Haziran 2022 Dosyası #1

  • Zarif Bir Nazar

  • İrfan Damarı

  • Kalemin Dilinden Türkistan

  • Cereyan

  • Sevdiklerimize Geç Kalmayalım

  • GENÇ Dergi Haziran Sayısı Çıktı

  • Pilav + Mesnevi = Viyana Kapıları

  • Tesettür Kadının İhtişamıdır

  • Süreli Gençliği Sürekliliğe Taşımak

  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • 10
  • 11
  • 12
  • 13
  • 14
  • 15
  • 16
  • 17
  • 18
  • Tümü

Benzer Yazılar

Neden Korkulardan Sıyrılamıyoruz?
Neden Korkulardan Sıyrılamıyoruz?
Çocukken büyüklerin hiçbi...
Yorulmadan Yaşamak Mümkün mü?
Yorulmadan Yaşamak Mümkün mü?
Bedenimizin ve zihnimizin...
Onarıcı İlişkilere Sahip misin?
Onarıcı İlişkilere Sahip misin?
Geçtiğimiz günlerde hiç d...
Psikolojimiz Neden Bozulur?
Psikolojimiz Neden Bozulur?
Duygu durumum her zaman d...

Genç Dergisi 189. Sayı

POPÜLER YAZILAR

  • Son Eklenen
  • Çok Okunan
  • Haber Merkezi

Bu Da Geçer Ya Hu

Tüm Mutluluklar Yürekte

Dünya Yine De Yaşamaya Değer Bir Yer

Ecdada Vefa(!)

Deliriyor Muyuz Yoksa Işıklar Mı Kısıldı?

Bireycilik Tufanı

Kendine Merhamet Etmeyi Unutan İnsan

Genç Dergi Mayıs Sayısı Çıktı! 8020840

Bagamoyo Afrika... 4913088

Kasım Sayımız Çıktı! 3347129

Hangi Filmi Neden İzleyelim? (Özel Çalışma) 1161754

En Güzel Cuma Hediyeleri! 281207

10 Soruda Sen Kimsin? 260682

Leyla ile Mecnun Fuzuli mi? 161552

23.06.2022

Bu Da Geçer Ya Hu

23.06.2022

Tüm Mutluluklar Yürekte

23.06.2022

Dünya Yine De Yaşamaya Değer Bir Yer

23.06.2022

Ecdada Vefa(!)

23.06.2022

Deliriyor Muyuz Yoksa Işıklar Mı Kısıldı?

22.06.2022

Bireycilik Tufanı

22.06.2022

Kendine Merhamet Etmeyi Unutan İnsan

Tüm Videolar

Video GENÇ

En Önemli Yetenek: Sunum!
Takip Edin

GENÇ Twitter Akışı

@gencdergi kullanıcısından Tweetler
TÜM FOTOĞRAFLAR

FOTOĞRAF GALERİSİ

  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
TÜM YAZILAR

GENÇ BİLİM

  • Yazmak Üzerine Bir Swot Analiz
    İnsanlığın tekâmül süreci...
  • Adâb-ı Muâşeret Hastalıkları ve Edebî İyilik Hâli
    Âdâb-ı muâşeret hastalıkl...

GENÇ FACEBOOK AKIŞI

Genç Dergi

İLETİŞİM

Reklam
ABONE OL!
Künye
Yazarlar
İletişim

GENÇ'ten

GENÇ'e Yazı Gönder
Yazı Atölyesi
Fotoğraf Atölyesi
Psikolojik Danışman
Ödüllü Test










GENÇ Bilişim © 2006 - 2022 . Tüm Hakları Mahfuzdur.
  • Twitter
  • Facebook
  • RSS