Yusuf Temizcan / Genç Haber Merkezi
Geçtiğimiz aylarda Genç Dergi yazarlarından Ayşegül Genç’in, Okur yayınlarından “Ölü Serçe Dönemeci” isimli romanı yayımlandı. Uzun zamandır beklediğimiz bu eseri hemen heyacanla alıp okumuştuk. Ardından kendisi ile kitap hakkında bir röportaj yapmıştık. Şimdi bir de kitabı okuyan kişilere kitap hakkındaki düşüncelerini soralım dedik. Bakalım okurlar neler söylüyor:
Şühedâ Beni Ürküttü
M. Lütfi Arslan, 43, Genç Dergi Genel Yayın Danışmanı
Ayşegül Genç`in kitabını heyecan ve hevesle okudum. Mutlaka her şeyin bir vakt-i merhunu var, Ayşegül`ün de inanıyorum ki zamanı gelecek. Kendisine ait üslûbu, dili ve sesi iştiyakla arıyor, bulacak eminim; muvaffak olsun diye dua ediyoruz.
Kitaba heyecan ve hevesle başladım ama başlarda elimden bıraktığım çok oldu. Ne karakterlere ısınabildim, ne de ana örgüyü kavrayabildim. İşkence söz konusu olduğunda ağırlaşan üslûp, genel kültür pasajları ve edebiyat ve sanat mahfillerinin pek hoşuna gitmeyecek "popülist dâvâ retorikleri" bunun suçlusu olabilir, ama "suç bende" demeyi sevenlerden olduğum için bunu zikredip geçmekle yetineceğim.
Okuyucuya teslim olmayan bir üslûbu var Ayşegül`ün. Şaşırtmayı, kelimelerle oynamayı ve onlara takla attırmayı seviyor. Hatta bunu çok zaman bir çocuk naifliği ile abarttığı bile söylenebilir. O yüzden bir Ayşegül Genç metni okumak, bir savaşa girmek gibi... Bu bazen feminist, bazen İslâmcı, bazen mazlum tonları ağır basan bir meydan savaşı...
Kitabın içine girip de bitirmeye muvaffak olunca kendisine şu mesajı gönderdim: "Bitmemiş bu kitabın ismi dönemeç değil uçurum olmalı. Ölü Serçe Uçurumu... Şühedâ ve Abdur ilginç tipler, üzerinde konuşmak isterim. Ama ne desem A. Genç`in hakkında konuşmak olacak, buna hakkım var mı bilmem. Şühedâ değilim ki bileyim..."
Romanın ana tipi Şühedâ bana oldukça ürkütücü geldi. Cinâyeti işledi, bunu kusursuz bir şekilde başardı ve en ufak bir vicdan âzâbı duymuyor. Bu iyi bir şey mi? İşkencecilerin yaşadığı bir pişmanlık vardı, bunu yaşamaması, kitap boyunca sürekli hatıralarını yâd ettiği "ölü serçelerin" hesabına mı yazıldı? Şühedâ korkutucu hattâ... Öldürdüğü insanın aslında mâsum olabileceğine dâir en ufak bir gel-git`i bile olmadı.
Şimdi çıkıp birisi, "Şühedâ`nın marangozu öldürdüğü nereden belli, affetmiş de olabilir" derse, "tamam, Ayşegül de zaten yazmak istiyor" diye ona temenna çakar, haklıyım, haksızım tartışmasına girmem.
Yeter ki Ayşegül yazsın; ne yazarsa okutuyor çünkü o...
Okunması Emek Gerektiren Bir Kitap
Suavi Kemal Yazgıç, 41, Yazar Abdurrahman,
Âsuman, Şühedâ, Marangoz, İskender, Filiz, Murat, Semâ… Herkes kendini anlatıyor bu romanda. Herkesin mazlum olduğu, bazıkarakterlerin de hem zâlim hem de mazlum olduğu bir roman Ölü Serçe Dönemeci. Ayşegül Genç’in ilk romanı olan Ölü Serçe Dönemeci, Türkiye’nin yakın tarihinde pek çok emsâline rastladığımız işkence zûlmünü hem mağdurların hem de zâlimlerinin bakış açısıyla ve hissiyatıyla romanlaştırıyor. Yazar her kahramanı kendi sesiyle konuşturduğu için “çok sesli bir roman” diyebiliriz Ölü Serçe Dönemeci için. Romanın merkezinde ise “olaylardan” ve “kişilerden” ziyâde hissiyat var. Her kahraman kendi penceresinden gördüklerini anlatıyor ve okura da her pencereden bakıp kendi “büyük tablosu”nu oluşturmak gibi bir mesâi kalıyor. Bu açıdan Ölü Serçe Dönemeci için “kolayca tüketilmeyecek” bir roman demek hiç de abartılı olmaz. Ayşegül Genç hem yazılması hem de okunması emek isteyen büyük bir işe tâlip olmuş ve görünen o ki o işin üstesinden gelerek yazarlık mesâisinin hakkını vermiş. Bu durumda bize de okurluk mesâisinin hakkını vermek kalıyor elbette. Kolay okunurluğun bir kitap için vazgeçilmez olduğunu düşünüyorsanız başka bir kitabın kapağı arasında bulacaksınız aradığınızı. Ancak okunması emek gerektiren bir kitabın ödülünden de mahrum kalacağınızı üzülerek beyân etmek zorundayım.
Her Bir Cümlesini Mahlâs Gibi Yanınızda Taşıyacaksınız
Merve Kurtoğlu, 24, Öğrenci
Bu roman öyle kolay yutulacak lokmalardan değil. Bir kere kitabın konusu ve anlatılanlar rahatsız edici. Baştan kitabın nasıl bitebileceğini tahmin edemiyorsunuz; olaylar, kişiler ilk başta karışık "kim ne diyor?"," kim kimdir?"," ne yapar?","noluyor?" gibi bir sürü soru beyninizi kemiriyor ve tabî romanda anlatılanlardan sizi dertlendiren söylemler de cabası. Bu kitap, gözardı ettiğimiz yaşamları yeniden gündemimize sokmaya çalışıyor. Unutulmuş birçok kahraman yeniden haykırıyor derdini. Altını çize çize okuyacağınız ve her bir cümlesini bir mahlâs gibi yanınızda taşıyacağınız bir kitap yazmış Ayşegül Genç.
Büyük Fotoğrafı Görmek
Hamit Kardaş, 30, Editör
Ölü Serçe Dönemeci, son yıllarda okuduğum en sıradışı roman diyebilirim. Olayların roman kahramanlarının tümünün bakış açısıylaverilmesi, eseri sıradışı kılıyor. Romandaki tüm kahramanların konuşturulması ve olayın hepsinin bakış açısıyla verilmesi, çok yönlü bakmamıza vesile oluyor. Günlük hayatta da bu böyledir, olaya sadece bir pencereden baktığımızda büyük fotoğrafı göremiyoruz. Ayşegül Genç romanında bunu başarmış ve çok iyi bir iş çıkarmış.
Kıymık Kıymık Oldum!
Arzu Bal, Hemşire
Ayşegül Genç çok fena yazmış ölü serçe dönemeci`ni. Bin parçaya bölündüm, kıymık kıymık oldu her yanım. Israrla ve ısrarla tavsiye ediyorum kitabı. Abuk subuk yabancı romanları, en çok okunanları terkedip bir kendimize gelelim artık.
“Sevdiğimizden uzaklaşmak demek değildir sürgü, sevdiğimizin bizi kendinden uzaklaştırması demektir. Kendimiz gitsek dönüşümüzü kurgular, vuslatı îmar edebiliriz. Ama gönderilmektir sürgün. Çağırılmamaktır. Yüz çevrilmektir. Unutulmaktır. İstenmemektir. İbrahim`i ateşten, İsa`yı çarmıhtan, Musa`yı nehirden, Yusuf`u kuyudan çıkaran elin size doğru uzanmamasıdır."
Tekrar Tekrar Altı Çizilecek Bir Çalışma
Ümmügülsüm Kartal, Öğrenci
Ölü Serçe Dönemeci... İsmini ilk duyduğumda muhtemeldir, klasik bir aşk hikayesi ile karşılaşacağımdan o kadar emindim ki. Öyle olmadı. Sayfalar ilerledikçe sizi içine çeken, yakanıza yapışan ruh halleri ile yoğruluyorsunuz. Onlar konuştukça iç sesimiz de bir yandan çırpınıp, çıkarın beni buradan diye haykırıyor. Okunmak için, öyle bir kenara terkedilecek kitaplardan değil sözün kısası. Kaleminizin her rengiyle tekrar tekrar altını çizeceğiniz, dipnotların sıraya girmek için savaşacağı bir eser. Ölü Serçe Dönemeci diyebilirim ki, hatırlamadığımız bir dönemi adeta 7D li izletiyor, yaşatıyor.
İki Defa Okuduğum Nâdir Kitaplardan
Hümeyra Yenigün, 23, Öğrenci
İskender’in tembellik tarifi, Abdurrahman’ın fakirlikle alayı, Filiz’in ideolojilere bakışı, Şühedâ’nın kahraman ve zûlüm gören kadını anlatışı, Asuman’ın kardeşini sevişi, Marongoz’un bir kimlikten arınma çabası ve içinde biz olan daha bir çok hâl. Ölü serçe dönemecinde insanın gri tarafını okuyorduk. Salt iyi veya salt kötü yerine ‘insanın hakikatini’ ele alırken, hüzne bulanmış tebessümler barındırıyor. Dudağımızın büküldüğü anın bir cümle sonrasında gözlerimiz gülebiliyordu. Üslûbu, ironisi, genç jargonun çok iyi kullanılması, tarifler, tasvirler ise müthiş. Bir çok cümle kalıbıyla ilk defa karşılaşıyor olmamıza rağmen hissettiğimiz yabancılık değil âşinalık duygusuydu. Kitabı bitirdiğimde her şeyi anladığımı sanırken aslında öğrendiğim hiçbir şey anlamayışımdı. Yeniden okumalısın hissi çok kuvvetliydi ve ikinci kez okuduğum nâdir kitaplardan biri olmuştur Ölü Serçe Dönemeci.