Serhat Karaosmanoğlu
Ney üstadı Mahmut Diker ile "ney" üzerine konuştuk. Buyrun...
Ney üflemeye ne zaman başladınız?
1993 yılında ney üflemeye başladım, ama daha önceden bağlama, piyano ve org çalıyordum. Tabi ney ile tanışınca asıl enstrümanım ney oldu.
Ney öğrenmek ve üflemek zor mudur?
Aslında çok zor değil ama her işte olduğu gibi ney de emek istiyor. Ya bir hoca eşliğinde çalışmak lazım ya da çok yetenekli olmak lazım. Ama genel olarak zor değil, üfleme tekniği ve üfleme açısı doğru olunca güzel ses elde edebiliriz.
Gençlerin neye bakışlarını nasıl görüyorsunuz?
Önceden bu işler çok zordu ama şimdi hemen hemen her ilde, her bölgede ney kursları ve sanat merkezleri var ve insanların hizmetine sunulmuş. Gençlerde de son yıllarda neye karşı çok ilgi olduğunu görüyorum. Özellikle üniversitelerde okuyan öğrenci kardeşlerimiz bu konuda azimliler. Fakat beni düşündüren bir şey var. Bir zamanlar bu ilgi gitar, bağlama ve değişik başka enstrümanlara yöneldi ve hevesleri geçti gibi. Umarım ney için böyle bir şey olmaz ama genel kanaatim; gençler iyiler.
Müziğin insan ruhu ve insan kalbi üzerinde sizce ne gibi etkileri vardır?
Tabi bu soru çok kapsamlı ve geniş bir soru. Bence müzik toplumları gerek önemli gerek önemsiz konularda yönlendiren en büyük silahtır. Silah diyorum çünkü coğrafyalarda yapılmak istenen ve o bölgenin insanlarını kültürlerini benliklerini ele geçirmek isteyenler önce coğrafyanın kültürünü ve sanatsal yapılarını tahrip eder, bunun birçok örneği vardır. Müzik bu anlamda büyük bir silahtır şu anda ülkemizde de yapılan müzik türlerini ortaya çıkan şablonu ve kendini bilmeyenleri görmek çok zor olmasa gerek. Ben hep söylüyorum: insan vücudundaki elementler dışarıdan gelen sesler ve uyarıcılarla harekete geçer. Kulağa gelen ses ne kadar yumuşak ise insan ruhunu o derece olumlu etkiler belki terapi olur veya kulağa gelen ses ne kadar sert ise insanın olumsuz bir çok duygusunu ortaya çıkarmasına vesile olabilir, çevrenizde küçük bir deney yapabilirsiniz
Neyi öğretmekle ya da ney ile ilgili herhangi çaba veya projeniz var mı?
1993`ten beri ney üflüyorum. Birçok sanatçıya gerek sahnede gerek albümlerinde stüdyo kayıtlarında eşlik ettim. Uzun yıllar çalışmalarım sonunda kendime göre bir metot geliştirdim. Bu metot çok kapsamlı ve kolay anlaşılabilecek bir metot olacak inşallah, kısa bir süre sonra ney üfleme metodum da piyasaya çıkacak, faydalı olacağına inanıyorum. Ayrıca şu anda ders verdiğim birçok öğrencim var. İlköğretim 4 sınıftan tutun da 40 yaşındaki uzman doktora kadar birçok arkadaşımızla beraberce meşk yapmaya çalışıyoruz.
Eğitim durumunuz nedir?
Ben müzik öğretmeniyim. 1997-2001 yılları arası İnönü Üniversitesi müzik bölümü mezunuyum. Bütün hocalarıma sonsuz şükranlarımı sunuyorum, ellerinden öperim.
Kayseri’de yaşıyorsunuz. Bu işlerin merkezi İstanbul derler. Neden Kayseri?
İstanbul’a iş dolayısıyla birçok defa gittim. Çok yorucu bir şehir. Ben Kayseri gibi dünya çapında bir kentte yaşamaktan mutluyum. Burası Anadolu’nun beşiği ve Türkiye’nin tam ortası. Sanatsal çalışmalarımı burada yapmak ve daha düzgün bir aile yaşantısı için burada kalmayı tercih ettim.
Kayseri’de Anadolu’da kurulan ilk hastane var. “Gevher Nesib”e gittiniz mi?
Evet, gittim. Eşim ve çocuklarımla gezmiştim. Orası çok enteresan bir yer. Birçok hastalık orada şifa bulmuş ama benim özellikle ilgilendiğim bir yer vardı, akıl hastalarının tedavi olduğu çok küçük odalar var. Bu odalarda akıl hastası olan insanlar su sesi ve ney sesi ile tedavi edilmişler ve şifa bulmuşlar. Ortaçağ Avrupası’nda akıl hastaları bunların içlerine şeytan girmiş, cin girmiş diye insanları diri diri yaktıkları dönem ecdadımızın bu yöntemle dertlere deva olması takdir edilmez de ne edilir. Her zaman onların izlerinde gitmeye çalışıyorum. Allah bu yoldan ayırmasın.
Sizce neydeki felsefe ve derinlik nedir, nasıl olmalıdır?
Bu soruya bir anı ile cevap vermek istiyorum. Güneşli bir gün Kayseri’de bir konser vardı. Ben de o konserde neyzen olarak görev aldım. Halkımız konseri çok sevdi. Konser bittikten sonra görevlilerden biri bana gelip bir vatandaşın ısrarla benimle tanışmak istediğini söyledi. Ben de çantamı topladıktan sonra o vatandaşın yanına gittim, nezaketen tanışalım dedim. Gider gitmez karşımda 50 yaşlarında bıyıkları ağzının içine girmiş bir amca bana şunu sordu: “Sen kimden destur alıp da ney üflüyorsun? Hocan kim? El aldın mı?” gibi sorular sormaya başladı ve sonra devam etti. Mesnevi’den Hz. Pir Mevlana’nın dizelerini bana okumaya başladı. Ben de sözünü hiç kesmeden dinledim. Bu arada adamın ağzından çıkan içki kokusu bir metreden alınıyordu. Ayaküstü bana konferans verdi, kibarca müsaade istedim ve oradan ayrıldım. Ben hep şunu söylerim: bir şeyi çok bilmenin dışında veya âlemle olmanın dışında yaşamak lazım gelir. Yaşamıyorsan zaten söylediğinin hiçbir tesiri yoktur. Bir mübarek Allah dostu demiş:
Yar adıyla başlayayım sözüme
Gülsüz bağda bülbül ötmez kurbanım
Sözü önce söyleyeyim özüme
Yoksa kalpten kalbe gitmez kurbanım
Bizimkisi de sözü önce kendimize söyleyip yaşamak ve anlatabilmek, derdimiz bu. Yoksa felsefeyi bilsen ne olur bilmesen ne olur? Şeytan da çok şeyi biliyordu, ne oldu?
Albümünüz hayırlı olsun. Albümünüzden bir bahseder misiniz?
Hay hay… Albümüm yeni çıktı. Uzun bir süre çalıştık. İçerisinde 10 eser var. Bunların 5 tanesi değişik makamlarda taksimler, 5 tanesi de ritimli eserler. Albümümüzün adı: Fecr.
Albüm ismi ilginç, neden Fecr?
Bildiğiniz gibi fecr sabah vakti demek. Riya olmasın, ben sabah namazlarına kalktığım zaman, yaz olsun kış olsun sabah ezanını pencerelerim açık bir şekilde dinler ve Rabbim`e dua ederim. Değerli ağabeyim Mehmet Diker böyle bir eser besteledi. Tevafuk oldu, küçük bir iki kompozisyon ile güzel bir eser meydana getirdik Allah’a hamdolsun. Çok iyi ve olumlu tepkiler geliyor. Hatta Kur`an okumasını bilmeyen birçok arkadaşım, fecr suresinin ilk 5 ayetini ezberlemiş. Biz de vesile olduk mutluyum. Bundan sonra sevenlerimizin duası ile daha güzel şeyler yapmak için çalışmalarım devam edecek
Son olarak neler söylemek istersiniz?
Bütün okuyucularımıza ve gönül dostlarımıza saygılar sevgiler ve muhabbetler. Dua istiyoruz inşallah…