Geziler nereye ve ne amaçla yapılırsa yapılsın fotoğraf çekmek için bulunmaz fırsatlardır. Hele daha sonra belki de bir daha gitme imkanı bulamayacağımız yurtdışı gezileri bu bakımdan çok iyi değerlendirilmelidir. Ayrıca farklı ülkelere yapılan gezilerde çekilen fotoğraflar bir yerde belge niteliği de taşır. Yıllar sonra hatıraların küllenmeye yüz tuttuğu günlerde fotoğraflar hem yeniden hatırlamanın bir aracıdır, hem de yaşananların canlı birer şahididir.
Fotoğrafta siyah-beyaz mı, renkli mi tartışması eskiden beri devam ediyor. Hiçbir zaman da bitmeyecekmiş gibi duruyor. Son yıllarda renkli fotoğraf taraftarları büyük bir çoğunluk oluşturuyor. Ancak bazı karelere siyah-beyaz özellikle çok yakışıyor. Hatta fotoğraf sihrini, güzelliğini ve çarpıcı vurgusunu siyah-beyaz olmasından alıyor. Nurdane Duran’ın elde görünen saat fotoğrafı da tam bu tanıma uyan bir kare olmuş. İlk bakışta bu kare renkli olsaymış bu kadar çarpıcı olmazmış hissine kapılıyorsunuz. Fotoğraf genel atmosferi bakımından çok güzel olmuş. Kapaklı eski saate uygun bir yaşlı eli olması ayrıca fotoğrafın duygusunu besliyor. Saatin net, diğer alanların kısmen flu yapısı zaman kavramına sanki artı bir güç katıyor.
Mukaddes Durmaz’ın perde arkasından çektiği çiçek fotoğrafı bana Karagöz-Hacivat sahnesini hatırlattı. Çok güzel bir deneme olmuş. Bakar bakmaz ne olduğunu anlıyorsunuz, ama gizemini de muhafaza ediyor. İki taraftan ve alt kısımdan pencere kenarlarının bir miktar kareye eklenmesi, Karagöz gösterisini çağrıştıran sahne havasını besleyen bir unsur olmuş. İki köşede duran saksılar bir miktar daha kenarlardan uzaklaştırılarak tam görünmeleri sağlanabilirdi. Ama bu haliyle de güzel…
Arif Kamil Çörten gönderdiği fotoğraflardan anladığım kadarıyla makro çekim yapmayı seven bir arkadaşımız. Aslında iyi de yapıyor. İnsanın kendisini geliştirmesi noktasında makro çekimlerin büyük faydası olur. Hem makinenize çok iyi hakim olursunuz hem de çevre faktörlerinin etkisini nasıl değiştirebildiğinizi çok iyi test edersiniz. Takvim yaprağı fotoğrafında çok dar tutulan alan derinliği yukarıdan aşağıya bir günlük namaz vakitlerini okumamıza izin verirken diğer alanları belli belirsiz görebiliyoruz. Küçük kadraj ve makine ayarlamalarıyla bu takvim yaprağından birbirinden çok farklı bir çok fotoğraf daha çekebiliriz. Bu bakımdan çalışma yol gösterici bir kare olmuş. Fotoğrafta küçük bir ayarlama yapılsaymış görselliği daha çarpıcı olabilirmiş. Biraz daha yukarıdan çekerek altta ve üstte yer alan mavi çizgileri eşit olarak kareye alarak hem renk bakımından zenginleşen hem de arkaya doğra daralan bir simetri ve perspektif etkisi oluşturabilirmişiz.
Yunus Emre Okcan’ın bize gönderdiği ilk fotoğrafı bir gül çekimi. Yeşillikler arasında pembe-kırmızı arası bir renk hemen dikkati çekiyor. Genel atmosfer iyi, ancak bazı düzensizlikler hemen gözü yoruyor. En başta gülün merkezinin bir netlik sorunu var. Bu tür fotoğraflarda ana konumuz çoğunlukta en net nokta olmalı. İkincisi kareye o kadar çok ayrıntı giriyor ki ana konumuz büyük oranda gölgeleniyor. Arka planın karmaşık yapısını da göz önüne alarak daha küçük bir kadraj seçimi çok daha iyi olurmuş gibi duruyor. Ayrıca arka plandan gelen güneş üstteki yapraklara vurduğundan gül gölgede kalmış. Biraz daha yaklaşarak, daha dar bir alan derinliği ayarıyla keskin bir gül fotoğrafı gözümüzü daha iyi doyururdu.
Elmas Akbudak’ın manzara fotoğrafı aykırı renk tonlarını gösteren bir manzara karesi olmuş. Muhtemelen uzun yaz günlerinde öğlen vaktine yakın çekildiği için ışık oldukça sert gelmiş. Bu yüzden yeşilin zenginliği bütün ihtişamıyla görünmüyor. Ancak gökyüzündeki yoğun bulut sanki kalp şeklini andıran yapısıyla ilginç bir görüntü oluşturmuş. Sanki biraz daha geriden ya da imkan varsa yüksekten çekerek bulutun altını da kareye alarak kalp hissini artırmamız mümkün olurmuş gibi geliyor. Bu bakımdan sanki bir fırsat kaçırmışız gibi… Ayrıca fotoğrafın alt ön kısmında bir miktar toprak veya çimenlik girseymiş daha dengeli olurmuş. Bu haliyle çok fazla sıkışıklık hissi uyandırıyor.
Fotoğrafta estetik en önemli unsurlardan birisidir. Çünkü fotoğrafın kalitesini doğrudan etkiler. Çok basit gibi görünen bir konu estetik bir kareyle çok göz alıcı olabildiği gibi, doğasında estetik unsurlar barındıran bir konu özensiz bir kareyle hoyratça harcanan bir fotoğrafa dönebilir. Tuğba Kırımtay’ın gönderdiği fotoğraf basit gibi görünen bir konunun birkaç ayarlama ile nasıl da zengin ve görsel gücü yüksek bir fotoğrafa dönüştüğünü gösteren güzel bir fotoğraf olmuş. Estetiği besleyen unsurlar; sadelik, alan derinliğj, flu arka plan, hareket hissi, zıt renkler gibi bir çok unsur fotoğrafta hemen dikkati çekiyor. Atın büyük bir kısmı karede görünmemesine rağmen güçlü bir kare olmuş. Arka planda fluluktan dolayı belli olmayan beyaz lekeler sanki orada da başka atların yürüdüğü hissini veriyor. Atın yürüdüğü yönün geniş bırakılması hareket yönünü göstermesi bakımından iyi olmuş.