Hatice Korkmaz
1) Anılmaya Layık Olanları Analım
“Kitap’ta, Meryem’i de an!” (Meryem suresi, 16. ayet)
“Kitap’ta, Musa’yı da an!” (Meryem suresi, 51.ayet)
“Kitap’ta, İsmail’i de an!” (Meryem suresi, 54.ayet)
“Kitap’ta, İdris’i de an!” (Meryem suresi 56.ayet)
Yukarıda mealen verdiğimiz “anmak” kelimesi ayetlerde “zikr” olarak ifade ediliyor ve iki kısma ayrıldığı söyleniyor:
1) Kalp ile zikir, yani hatırlamak.
2) Dil ile zikir, yani dile getirmek, anmak.
Rabbimiz yukarıdaki ayetlerde bize kimleri anmamız gerektiğini ve buna kimlerin layık olduğunu bildiriyor. Peygamberleri, onların hayatlarını, davranışlarını örnek almamızı istiyor.
Peki kendi hayatlarımıza baktığımızda sofrada, davette, telefon görüşmemizde, muhabbetlerimizde en çok adı geçenler kimler? Peygamberleri, sahabeleri, âlimleri mi konuşuyoruz yoksa dünyevi işlerde ön planda olanları mı? En çok kimlerin ismi geçiyor hayatımızda?
İnsan kalbinde neyin hasretini çekiyorsa diline de o yansıyor. Hayallerinde kim gibi olmak istiyorsa yaşantısını da ona benzetmeye çalışıyor. Zihin ve hayat boşluk kabul etmiyor. Eğer bir insanın hayatında namaz yoksa vaktini başka şeylerle dolduruyor. Eğer bir genç kendine bir sahabeyi, bir âlimi, bir önderi örnek almıyorsa başka kişileri örnek alıyor.
2) Rabbinin Huzuruna Zayi Ettiğin Namazlar İle Çıkma
“Ama bunlardan sonra namazlarını kılmayan, şehvetlerinin arkasına düşen bir nesil geldi. Onlar da yaptıkları bu azgınlığın cezasını görecekler!” (Meryem Suresi, 59.ayet)
Her şey namazın zayi olması ile başlıyor.. Namazı zayi etmek demek namaz kılmamak değil, huşusu eksik, tadil-i erkanı eksik namaz demektir. Bizi kötülüklerden engellemeyen namaz, zayi olmuş namazdır.
Muhaddis Abdulaziz et-Tarifi zikrettiğimiz ayetle ilgili şunları söylüyor: “İnsanların hakkıyla namaz kılanları; şehvetlerini en şiddetli şekilde kontrol altına alıp zapt edenleridir. Şehvete ancak namazların zayi edilmesiyle ve terk edilmesiyle mağlup olunur.”
Şehvet; hep benim istediğim olsun demektir. Haramların cazibesine takılıp gitmektir. Kıyafet, makam, para, konfor, gösteriş, eş, çocuk hatta kitap, defter, kalem bile olabilir. Tüm bunlara yenik düşmemenin yolu namazdan geçiyor.
Hangi açılardan kendini eksik ve kusurlu buluyorsan, Rabbinden önce namaz ile yardım iste.
Zayi edilmiş namazlar kıldığımız sürece, okuduğumuz kitaplar, dinlediğimiz sohbetler bizi kurtarmaya yetmeyecektir.
3) İnsan İçin Ancak Çalıştığının Karşılığı Vardır
“Hurma ağacını da kendine doğru silkele! Üzerine taze hurmalar dökülsün.” (Meryem Suresi, 25.ayet)
Hurma ağacı sallanabilen bir ağaç değildir. Çünkü hurma ağacının gövdesi sağlam ve sert olduğundan dolayı sallanması oldukça zordur. Fakat Rabbimiz Meryem annemizden bir çaba göstermesini istemiş ve hurma ağacını silkelemesini emretmiştir.
Hiç şüphe yok ki hurma ağacını silkelemeden de Rabbimiz ona yiyecek verirdi. Demek ki insana, dünyada da ahirette de ancak çalıştığı kadarı verilecektir.
4) En Zor Anında Yalnız Kalabilirsin
Hz. Meryem tek başına doğum yaptı. Yanında bir doktor yoktu. Eşi, ailesi, doğuma dair bir bilgisi yoktu. Yalnız başına doğum yapıp hurma ağacını silkelemesi gerekti. Böyle bir imtihan anında dahi Allah ondan çalışmasını istedi.
Gösterdiği teslimiyetle Rabbini unutmayarak imtihanının altında ezilmedi.
Unutmamalıyız ki imtihan anlarındaki tavırlarımızla cennete yaklaşacağız veya uzaklaşacağız. Cennete yaklaşmak için hurma ağacı ne kadar sert olursa olsun kendimize çekmek ve sallamak zorundayız, vazgeçemeyiz.
Zira böyle zamanlarda Allah’ı unutmayanlar kul olmanın lezzetini tadıyorlar.
5) Anın Tadını Çıkarmayı Bil
“Ye, iç, gözün aydın olsun! İnsanlardan birini görürsen Ben Rahman’a susma orucu adadım, bu yüzden de bugün hiç kimseyle konuşmayacağım” diye işaret et” (Meryem Suresi, 26.ayet)
Doğum olduktan sonra Meryem annemizin üzülmesi yasaklandı. “Bu doğum sevineceğin şeydir” dendi. Demek ki yaşadığımız olaylarda da üzülecek noktayı bilmek gerekir.
Eğer bir olaya haddinden fazla üzülürsek asıl üzülmemiz gereken şeye vakit kalmaz, enerji kalmaz. İsraf sadece ekmekte olmaz. Haddinden fazla üzülmek, ağlamak da duygu israfıdır.
Biz kadınların üzülmemesi, anın tadını çıkarması genellikle zordur. Zihnimiz geçmişe, bir saat önce yaşadığımız olaya takılı kalır. Anı yasamamıza engel olur.
Rabbimiz de Meryem annemiz üzerinden hepimize bu mesajı veriyor:
Geçmişe takılma, geleceği düşünme ve şuan ki nimetlerle mutlu ol.
6) Hassas Olduğun Nokta İle Sınanacaksın
“Allah insanı iddiasından vurur” diyor İsmet Özel. Duamız iddiamızdan vurulmadan yaşamaktır.
Bu hayatta hangi konuda iddialı isek hangi mesele bizim için vazgeçilmez ise bizim oradan imtihan olma ihtimalimiz yüksektir.
Hz. Meryem için de iffetiydi vazgeçilmez olan. Zira “Hz. Meryem denince akla gelen ilk kelime nedir?” diye sorsak “iffet” cevabını verir hayatını bilen bilmeyen.
Mabede adanmış, sadece ibadetle meşgul olan Hz. Meryem iffetsizlikle suçlandı. Bir kadının uğrayabileceği en ağır imtihandı bu. Hem Hz. Meryem için ağır bir imtihandı hem de bu olaya şahit olan halk için.
Bir zamanlar paylaşamadıkları Hz. Meryem, kucağında bir bebekle gelince ne de çabuk su-i zan etmişler, kötü düşünmüşlerdi.
Kendimizi düşünelim ve soralım. Meryem annemizi öyle görünce biz ne yapardık? Zihnimizden geçen ilk şey ne olurdu? Veya şu şekilde de düşünebiliriz: İffetiyle, takvasıyla bildiğimiz bekar bir kız kucağında bebeğiyle gelse ne derdik?
Acele davranmamak ve görünenle yargılamamak şiarımız olmalı.
7) İslam’ın Kadınlara Verdiği Değeri Unutma
Kur’an’da kadın ismiyle anılan tek sure Meryem Suresi’dir.
Allah hiçbir kavme, hiçbir erkeğe “Üzülme” dememiştir. Sadece iki kadına “Üzülme” demiştir:
1- Meryem annemiz:
“Alt tarafından biri ona şöyle seslendi: ‘Üzülme! Rabbin senin alt yanında küçük bir dere akıttı.’” (Meryem Suresi, 24.ayet)
2- Musa aleyhisselam’ın annesi:
“Mûsâ’nın annesine, “Onu emzir, başına bir şey gelmesinden korktuğun zaman onu denize (Nil’e) bırak, korkma, üzülme. Çünkü biz onu sana döndüreceğiz ve onu peygamberlerden kılacağız” diye ilham ettik.” (Kasas Suresi, 7.ayet)
Rabbimiz kıyamete kadar okunacak olan kitabında Meryem annemizi anlatıyor. Hamile kalmasından, doğum anından, doğum sonrası yaşadıklarından bahsediyor. Peki biz okurken Meryem annemizi hiç düşündük mü? Oysa Rabbimiz Tahrim Suresi’nde buyuruyor ki:
“Allah, bir de iffetini sapasağlam koruyan ve bizim de kendisine ruhumuzdan üflediğimiz, Rabbinin kelimelerini ve kitaplarını doğrulayan İmran kızı Meryem’i de (inananlara) örnek gösterdi. O itaat edenlerdendi.” (Tahrim Suresi, 12.ayet)
Allah tüm inananlara bir kadını, Hz. Meryem’i örnek gösteriyor. Sadece kadınlara değil, kadın-erkek tüm Müslümanlara örnektir. Onda, onun hayatında almamız gereken dersler vardır.
Bu yazımızda o derslerden bir kısmına değindik. İnsanın okuduğu kitaptan, çalıştığı konudan, dinlediği dersten aldığı mesajlar yaşına, konumuna, tecrübesine göre değişecektir. İnsan değişir, insanın aldığı dersler değişir ama Rabbimizin kelamı değişmeyecektir.
“Kesin olarak bilesiniz ki bu kitabı kuşkusuz biz indirdik ve onu mutlaka koruyan da yine biziz.” (Hicr Suresi, 9.ayet)