
Muhammet Muab Akkaya
Aydın kimdir diye sorulduğunda, entelektüel, “düşünce ve kültür ürünlerine büyük ilgi duyan, zihinsel yaşantısı ağır basan kişi” şeklinde açıklanır.
Elbette genel mana kast edilerek, özele indirgenmiş ve örnekleme olmaksızın yapılmış bir tanımdır. Çünkü içinde bulunduğumuz çağ, rehber edinebileceğimiz kelimeleri, cümleleri ve kavramları bizden her geçen gün koparmaktadır. Hal böyle olunca yaşadığımız kargaşada, kelimelerin anlamını hakkıyla idrak edebiliyor olmanın sevincini bir başka yaşıyoruz.
Bu kargaşa içerisinde bir nebze olsun yolumuzu aydınlatmak adına “Aydın Fikrin Yolcuları” adlı bu yazıyı kaleme almak naçizane bana nasip oldu.
Aydın olmanın tanımını daha ilk satırlarımda vermiş olsam da, bu kavrama bir anlam yüklemesi yapılmalı ve örnekler eşliğinde, dini “İslam” olan Müslümanların idrakine hakkıyla sunulmalıdır. Bu idrak sağlanırken bir bakış açısı üzere bu meseleyi değerlendirmek ve neticeye ulaştırmak bizim için verim alabilmenin doruk noktası olacaktır.
Şüphesiz İslam dininin müntesibi olan şahsiyetler olarak, dinin sunduğu dışında başka pencereler aramak bizi bir hayli yoracak ve maalesef doğru bir neticeye ulaştırmayacaktır. Bakış açımızı ve ilerleyeceğimiz metodu belirlediğimize göre “Aydın” olmayı bir ayet-i kerime ile anlatmaya başlayalım.
Onlar; ayakta, otururken ve yanları üstünde iken Allah’ı zikreder (anlayarak Kur’an okur) göklerin ve yerin yaratılışını düşünürler. Derler ki "Rabbimiz (Sahibimiz)! Sen bizi boşuna yaratmadın, sana içten boyun eğeriz, bizi o ateşin azabından koru!"(Al-i İmran 191) Ayetin muhtevası şöyle: Allah’a iman etmiş kişilerin, bulundukları her vaziyette ve eşyayı idrak edebildikleri her durumda derin bir tefekküre dalarak, dünyanın hezeyanlarından kendilerini sıyırarak Rableri ile olan alakalarını düşünürler.
“(Sahibimiz)! Sen bizi boşuna yaratmadın, sana içten boyun eğeriz, bizi o ateşin azabından koru!"
Düşünmenin bir meyvesi olarak ayetin devamı olan bu kısımda ise insan, kainattaki varlığının öncesi ve sonrası ile olan alakasını tanzim eder. Zira ayette, “Sen bizi boşa yaratmadın...” derken, bu dünyaya boşuna gelmediğini bir ahiret yurdunun olduğunu ve neticede de dünyayı bu minvalde tanzim etmemiz gerektiğini hatırlatır.
Ayetin başına dönecek olursak: Onlar; ayakta, otururken ve yanları üstünde iken Allah’ı zikreder (anlayarak Kur’an okur)...” Allah Teala, böyle yapan kullarından razı olduğunu müphem (üstü kapalı) bir şekilde anlatmıştır. Öyleyse diyebiliriz ki hayatımızın her safhasında ilahi emirleri uygulamak, nehyedilenlerden sakınmak Rabbimizin övdüğü ulvi bir davranıştır.
Buradan şunu anlamamız zor olmasa gerek: Bir Müslüman olarak Allah Teala’nın çizdiği sınırlar çerçevesinde yaşamak, bizi yoktan var edenin hoşnutluğunu kazanmak, iradesine boyun eğmek, aksi takdirde bir ceza ile karşılaşma korkusu ile azabından çekinmek, bizleri aydın bir insan yapar.
Kimler Aydın Fikirlidir?
İnsanın daima yaratıcısı ile muhabbet içinde olması ve hayatında var olan her meseleyi O’na danışması kişiyi kötülüklerden uzak tutar. Örneğin; "Kenar-ı Dicle’de bir kurt kapsa koyunu, gelir de Adl-i İlahi sorar Ömer’den onu," denmesinin sebebi: Bir kişinin dahi hakkına girmenin, ahirette hesabının çetin olacağını bilmesi sebebiyledir. Elinde ki asası ile hafifçe kenara ittiği birinin canını yakmış ve haksız yere onu kırmanın verdiği endişe ile kısas yapılmasını talep eden Hz. Ömer; ahiret dürtüsü ile yaşayan, hayatını dinine göre tanzim eden ve bütün bunlardan dolayı “Aydın” olmanın hakkını veren örnek bir şahsiyettir.
Hakeza Mekke’nin zenginlerinden olan, en güzel elbiseleri giyip, kokular sürünmesine rağmen bütün dünyalık hevesleri bir kenara bırakıp, genç yaşında İslam’ın zahmetli fakat ecri bol ve cennete götüren yolu seçen Musab bin Umeyr “Aydın” bir insandır.
Saymaya devam edebileceğim birçok isim olmasına rağmen bu kadarı ile iktifa ediyorum. Zira “Kimler Aydın Fikirlidir?” Sorusunun en iyi cevabını Rasulullah (sav) vermiştir: “Ashâbım yıldızlar gibidir. Hangisine tâbi olsanız hidayete erersiniz.”
Bizleri aydın kılacak olan Kur’an, Sünnet ve Sahabelerdir. Bu yoldan gidildiği sürece her birimiz, birer aydın olabiliriz. Rabbim bizleri kavramları hakkıyla idrak eden aydınlardan eylesin.
Selam ve dua ile...