@suleymanragip
Seneler evvel, altmış kişilik üniversiteli bir grupla Mescid-i Aksa’yı ziyaret etmek nasip olmuştu. İbrahim Peygamberin makamının bulunduğu yerde, bir Hasidik Yahudi elindeki kartı uzatıp bir şeyler söylemeye çalışmıştı. Sözün sonunda, kendisine “senin dinin sana, benim dinim bana” diyerek yanından ayrılırken, “beyefendi size son bir şey söyleyeceğim” diyerek seslenmişti. Merakla dönüp buyurun dediğimde, şu ibretlik cümleleri kurmuştu:
- Endülüs devleti 1500’lerde yıkılırken bizim dedelerimiz sizin dedelerinize sığındı, İspanya’dan çıktılar ve Osmanlı topraklarına geldiler. Aynı şekilde Nazi Almanya’sından kaçan dedelerimize yine sizin devletiniz iyiliklerde bulundu, kolaylık gösterdi. Bunun için teşekkür etmek istedim sadece.
Söylediği cümleler ibretlikti sahiden, bir an düşündüm ve kendisine şu karşılığı verdim:
- Biz öyle bir milletiz ki düşenin dostuyuzdur, mazlumun yardımcısıyızdır. Biz mazluma dinini sormayan bir ahlaka sahibizdir. Bilmenizi isterim ki bugün de değişen bir şey yok, Suriyeliler zulme uğradı sahip çıktık, Bosna zulme uğradı elimizden geleni yapmaya çalıştık. İslam öyle muazzam bir dindir ki davanın insanlık davası olduğunu iliklerimize kadar işlemiştir.
İbretlik ve manidar bir hatıradır bu.
Gerçekten de Türkiye tarih boyunca mazlumların sığınağı olmuştur. Necip milletimizin mâzisi bu noktada eşsiz güzelliklerle doludur, adeta bir faziletler aynasıdır.
Bugün de, milyonlarca mülteciye ev sahipliği yapmaya devam ediyoruz. Mazlum coğrafyalardaki bombalardan, zulümlerden kaçarak ülkemize sığınan mağdur insanlar, hayata yeniden tutunabilmek için aramızdalar, yanımızdalar.
Rabbimize şükürler olsun ki mültecilerin yaşadığı zor imtihanları devlet ve millet olarak hafifletmenin derdindeyiz, gücümüz nispetinde yaraları sarmanın, kucak açmanın gayretindeyiz.
Lakin zaman zaman, gönlümüzü burkan, kalbimizi acıtan hadiseler de yaşanmıyor değil. Çünkü karanlık eller ve şeytani telkinler vesilesiyle, giderek artan şekilde mülteci düşmanlığı pompalanıyor, usul usul kalplere nefret, öfke ve şiddet tohumları ekiliyor.
Özellikle gençlere “öteki düşmanlığı” aşılayan, “yabancı nefreti” tavsiye eden, kötü bir atmosfer söz konusu. “Irkçılık” hortlatılmak isteniyor, “mültecilerin hakir görüldüğü” sevimsiz bir iklim için çabalıyorlar.
Allah muhafaza, ırkçılığın büyütüldüğü bir iklim, bizleri ülke olarak çok büyük huzursuzluklara sürükleyecektir. Bu mesele esasında öncelikli ele alınması gereken milli güvenlik meselelerinden de biridir. Çünkü birlikte yaşama kültürünün temelleri olan “empati, anlayış, merhamet, saygı, sevgi, fedakarlık” gibi temel değerler, ırkçılık rüzgarlarıyla tahrip ediliyor. Kah siyasiler marifetiyle, kah sosyal medya fenomenleri aracılığıyla, insanlar kin, nefret ve şiddet iklimine sürükleniyor.
Burası dünyadır, birileri yıkmak için birileri de yapmak için uğraşır. Kimileri ayrıştırır, kimileri birleştirir.
Biz elimizden geldiğince kardeşliğin türküsünü söyleyeceğiz, mazlumlara sahip çıkmanın şerefinden bahsedeceğiz.
Irkçılığı hortlatmak isteyenlere inat, “üstünlük ancak takvadadır” şiarıyla yaşayacağız.
Mültecileri hor görenlere aldırış etmeden, nerede bir düşkün bulsak merhametle kaldıracağız.
Âşık Veysel ne güzel söylemiş: “Veysel sapma sağa sola / Sen Allah’tan birlik dile / İkilikten gelir bela / Dava insanlık davası”
Dergimizin bu sayısı, ırkçılık vebasından uzak durmak için kalbimize deva niyetiyle hazırlandı. Ülkemizin huzuruna, kardeşliğin çoğalmasına, iyiliklerin artmasına vesile olursa, ne mutlu bizlere.
BOYKOTA DEVAM!
İşgalci İsrail’in devam ettirdiği soykırıma karşı elimizdeki en önemli ve etkili araç olan boykotu farklı bir boyuta taşımak için Filistin İnisiyatifi öncülüğünde uzun çalışmalar sonucu market alışverişlerinizde boykot edilecek ürünleri belirtmek adına bir boykot kitapçığı hazırlandı. Mutlaka telefonunuzda bulunmalı!
Mart ayında görüşmek üzere.
Muhabbetle.