
Yağmur Ünalan
Hz. Said b. Zeyd'in Hayatı 1. Bölüm
Hz. Said b. Zeyd (ra) 591 yılında Mekke`de dünyaya gelmiştir. Babası Zeyd b. Amr b. Nüfely (ra), annesi Hz. Fatıma bt. Ba`ce bt. Ümeyye (ra), kız kardeşi Hz. Atike bt. Zeyd`dir. Adiyoğulları kabilesine mensuptur ve 9. göbekte Efendimiz (sav) ile soyu birleşmektedir. Fiziki olarak uzun boylu, esmer, saçları gür ve yakışıklı, mizaç olarak ise cesur, cömert, ahlaklı ve ihlas üzere yaşayan birisidir. 7 tane evlilik yapmıştır. Bu evliliklerinden birini Hz.Ömer`in (ra) kız kardeşi olan, ilk Müslümanlardan Hz. Fatıma bt. Hattab (ra) ile gerçekleştirmiştir. Yaptığı evliliklerden 12 erkek, 14 kız toplamda 26 tane çocuğu olmuştur.
Hz. Said b. Zeyd`i (ra) diğer birçok sahabeden ayıran önemli bir nokta vardır ki o da babası Zeyd b. Amr b. Nüfely`in (ra) cahiliye döneminde yaşamış olmasına rağmen hanif olarak yaşaması ve evlatlarını bu hakikat üzere yetiştirmesidir. Öyle bir babanın oğlu olarak yetişir ki Hz. Said b. Zeyd (ra) imana dair hakikatlerle yoğurulur.
Babası Zeyd b. Amr (ra) cahiliyenin karanlığında iman gerçeğini haykırdığı için, özellikle Hz. Ömer`in (ra) babası Hattab tarafından türlü türlü işkencelere maruz kalmış en son Kâbe`ye girişi dahi yasaklamıştır. Bunca sıkıntıya rağmen asla imanından ödün vermemiştir. Onun öyle bir özelliği vardı ki cahiliye dönemi adetlerininin en kötülerinden biri olan kız çocuklarını diri diri gömmeye şiddetle karşı çıkardı. Birisi kız evladını gömecekse hemen müdahale eder; "Verin kızınıza ben bakayım, büyüteyim. Büyüyünce isterseniz alırsınız, istemezseniz yine ben bakmaya devam ederim." derdi.
Bu davranışıyla günahsız birçok yavrunun kurtuluşuna vesile olmuştur. Böyle bir düşünce ile son peygamberin yollarını gözlemektedir. Bir gün, gelecek son nebinin izlerini aramak maksadıyla Şam`a doğru yola çıkmıştır. Oradaki Yahudi ve Hristiyan din adamları ile istişare etmiş, son nebinin izlerini aradığını anlatmış, onlar ise gelecek nebinin Mekke`den, Faran Dağları’ndan çıkacağını, doğru bir bilgiyi yanlış bir yerde aradığını söylemişlerdir. Bu bilgiyi alan Zeyd b. Amr (ra), Mekke`ye geri dönmek için yola koyulmuştur.
Dönüş yolunda ise Cüzzamlılar kabilesinin saldırısına uğramış, kılıçlar altında doğranarak şehit olmuştur. Şehit olmadan önce ellerini açarak Rahmân`a şöyle dua etmiştir; "Allah`ım! Ben son gönderilecek nebiye hasret kaldım. Ne olur oğlum Said`i ondan mahrum etme!" Allah Teâlâ, iman hakikatlerini bulmak uğruna canını feda eden bu zatın duasına iştirak edecek ve oğlu Hz. Said b. Zeyd`i (ra) ilk inananlar halkasına dahil edecektir.
Tarihler 610 yılını gösterdiğinde Efendimiz (sav), nübüvvet tacını giymiş Mekke`nin sokaklarında İslam`ın nidası yankılanmaya başlamıştır. Hz. Ebu Bekir (ra) komşusu olan Hz. Said b. Zeyd`e (ra) iman hakikatlerini anlatmak maksadıyla evine gider. 19 yaşlarında bir delikanlı olan Hz. Said b. Zeyd (ra) iman hakikatlerini duydukça gözyaşlarına boğularak: "Bunlar benim yıllar önce babamdan duyduğum tevhid hakikatleri, ne olur beni Muhammed`in yanına götür." diyecektir.
Efendimiz (sav), Hz. Said b. Zeyd`i (ra) görünce çok sevinmiş tebessüm buyurmuş, Hz. Said b. Zeyd (ra) ise babasından öğrendiği üzere kelime-i şehadet getirerek iman etmiş ve Aşere-i Mübeşşere`nin bir ferdi olarak adını İslam tarihine yazdırmıştır.