
Yağmur Ünalan
Hz Hatice`nin (ra) Hayatı 4. Bölüm
Hz. Hatice validemiz (ra), Efendimiz`i (sav) bir nebze olsun rahatlatmak ve yüreğindeki fırtınaları dindirmek adına: "Seni, amcamın oğlu Nevfel`e götürmemi ister misin?" diye sormuştur. Varaka b. Nevfel, dönemin ilim alanında en bilgili zatlarından birisidir. Efendimiz (sav) ve Hz. Hatice (ra), Varaka`nın yanına gitmişlerdir. Peygamberimiz (sav) başından geçenleri bir bir anlatmıştır. Varaka b. Nevfel ise; “Nefsim kudret elinde tutan zata yemin ederim ki, Sen bu ümmetin gelmesi beklenen son nebisisin. Ve andolsun ki, Sana daha önce Musa`ya ve İsa`ya gelen, Namus-u Ekber yani Cebrail gelmiştir. Kavmin Seni yalanlayacak, Sana her türlü kötülüğü yapacak, yurdundan sürüp çıkaracak hatta seninle savaşacaktır. Keşke, kavminin Sana eziyet ettiği o günlerde sağ olsam da sana destek olabilsem" diyecektir. Daha sonra Efendimiz`e (sav) hasret ve şefkat ile sarılacak, O`nu (sav) alnından öpecek ve çok geçmeden vefat edecektir.
İlk vahiyden sonra Hz.Cebrail bir daha gelecek, Efendimiz`i (sav), Mekke`nin dışında bir yere götürecek, topuğu ile yere vurarak suyun çıkmasını sağlayacak ardından Efendimiz`e (sav) abdest almayı ve namaz kılmayı öğretecektir. Efendimiz (sav), heyecanla evinin sultanı Hatice`sine gelecek, Cebrail aleyhisselamın kendisine öğrettiklerini öğretecek ve ardından kıymetli eşine ilk namazı kıldıracaktır. Böylece fedakar validemiz, Allah Resulü`nü (sav) ilk olarak tasdik etme ve ilk namaz kılan Müslüman olma şerefine nail olacaktır. Artık önlerinde bambaşka bir hayat vardır ve onları zorlu günler beklemektedir.
Hz. Hatice (ra) validemiz, peygamber eşi olmanın zorluklarına direnmiş, Efendimiz`den (sav) maddi manevi hiçbir desteğini esirgememiş, yaşı ilerlemiş olmasına rağmen bizzat hizmetini görmeye devam etmiştir. Hz. Hatice (ra) validemiz bir gün yine mağaraya azık getirmek için yola çıkmıştır. Hava çok sıcak, yol ise engebelidir. Onun bu fedakarlığına hayran kalan Cebrail Aleyhisselam, Efendimiz`e (sav), Hz. Hatice`nin (ra) gelişini haber vermiş, ardından da:
"Ya Resulallah! Şu gelen Hatice`dir. Yanında bir kap içerisinde de katık vardır. Senin yanına ulaştığında, ona Aziz ve Celil olan Rabbinden ve benden selam söyle. Çektiği bunca sıkıntıya karşılık cennette ne bir gürültü ne bir yorgunluk bulunan inciden yapılmış bir saray ile müjdele" demiştir.
Efendimiz (sav) mübarek zevcesini ayakta karşılamış ve bu büyük müjdeyi kendisine iletmiştir. Hz.Hatice validemiz ise bu müjdeye çok sevinmiş ve şöyle karşılık vermiştir;
"Selam Allah`ındır. Selam O`ndandır. Selam Allah`a, O`nun büyük meleği Cebrail`e ve Sen`in üzerine olsun ya Resulullah!"
Hz. Hatice (ra) validemiz, yaptığı fedakarlıklardan ötürü, hususi olarak Allah Teala`nın selamına mazhar olmuş, henüz dünyadayken cennetle müjdelenmiştir. Yüce Allah, bir süre sonra;
"Ey örtülere bürünüp sarınan Habibim! Kalk artık insanları uyar! Rabbini tekbir et!" (Müddesir 1,2,3) ayetlerini nazil ederek, Habibini açıktan tebliğe davet etmiştir. Bu ayetler üzerine Efendimiz (sav) bir davet tertip etmiştir. Hz.Ali (ra) gelenlere hizmet etmiş, Hz. Hatice validemiz ise bir yandan yemek pişirmiş, bir yandan da gelen misafirleri mutlu etmek için elinden gelen tüm çabayı sarf etmiştir.
İki Cihan Serveri`nin (sav) tertiplediği bu yemek olumsuz hadiselerle sonuçlanınca Efendimiz (sav) mahzunlaşarak, Hatice`sinin gözlerinin içine bakmıştır. Kıymetli validemiz ise; "Ey Efendim! Allah seni asla mahçup etmeyecek" diyerek, yaratılmışların en şereflisi olan eşine desteğini göstermiş, yüreğini ferahlatmıştır.
Bi`setin ilk yıllarıdır. Efendimiz (sav) İslamiyeti tebliğ etmek ve Kur`an-ı Kerim`in nazil olan ayetlerini öğretmek için Dar`ül Erkam`ı kullanmaya başlamıştır. Her türlü saldırı olanca hızıyla devam etmesine rağmen yine de inananlar İslam dinine girmeye devam etmiştir. İşte tüm bunlar olurken Mekke müşrikleri ambargo kararı alarak olayı bambaşka bir boyuta taşımıştır.