Ayşenur Sever ile…
Evet Demeden Önce 2
Konuşan: Hanife Palta
İyi bir eş adayı olabilmek için evlenmeden önce sahip olunması gereken vasıflar nelerdir?
Evliliğin amacına vâkıf olmak gerekir en başta. Dinin kemâle ermesi ve kulluğun en güzel şekilde ifası için çıkılan bu yolda dinî hassasiyetler hayatın merkez noktasında olmalı. Akabinde; çözüm odaklı olma yetisini geliştirmek, sorumluluk bilinci, empati yapabilme, nezaket kurallarını hayatın her anında aktifleştirmek, insanları dinleyip kendi sınırları içinde olduğu haliyle kabullenmek gibi konularda gencin gelişime açık olması gerekir.
Özellikle son yıllarda sıkça dile getirdiğim, ruh sağlığı kontrollerine de değinmek isterim. Evlilik öncesi malumunuz kan tahlilleri gibi bazı tetkikler isteniyor. Bununla birlikte ruh sağlığına dair derin araştırmalar da yapılmalı diye düşünüyorum. Din algısı aslında insanda en kaliteli manevî frendir. Kötülüklerden alıkoyar, alıkoymalı. Fren bozuksa elbette tamir gerekir. Manen beslenmek elzemdir ve tıbbî dokunuşlar gerekli ise, evlilik öncesi çözümü bulunmalı. Sonrasında istenmeyen pek çok sıkıntı beraberinde gelmeden önce tedbir alınmalı. Kulluk gücünü kullanmaktır bu, kula iyiye/güzele ulaşma noktasında gayret etmek yakışır.
Evlenmeyi düşünen birçok gencin zihninde doğru kişiyi nasıl bulacağım sorusu oluşuyor. Doğru bir evlilik kararı verebilmek için nasıl bir yol izlenmeli?
Baştan da değindiğim gibi öncelikli olarak bireyin kendini tanıması esastır. Evlilikte olmazsa olmazı nedir, çocuklarını büyütmek istediği yol arkadaşında muhakkak bulunması gereken özellikler nelerdir, evlilikte arzuladığı yaşam düzeni hangi amaca hizmet ediyor gibi soruların cevabını kendi içinde bulmuş olmalıdır. Bir genç görüştüğü adaya sadece görüntü olarak bakmamalı. Soruları ile tanımaya çalışmalı. Eş adayında ve evliliğinde aradığı kriterleri net bir şekilde ifade edebilmeli. Rasûlullah (s.a.v) uygun şartlar içerisinde evlenmeden görüşmeyi tavsiye etmiştir. Ancak bu birkaç yıl flört etmek manasına gelmez. Şimdilerde duygular uzun soluklu ve dini kalıplara sığmayan şekillerde eskitiliyor. Dolayısıyla da evlilik sonrasına bir şey bırakılmıyor tabiri caizse. Allah Rasûlü (s.a.v) "Hayırlı işlerinizde acele ediniz!" buyurarak sevdanın helâl sınırlar içerisinde muhafaza edilerek yaşanmasına işaret ediyor.
Müslüman bir gencin evlilik niyetiyle görüştüğü birine soracağı sorular arasında "Namaz kılıyor musunuz?" sorusu olmamalı. Zira namazsız din olmaz.
Aileler kızlarına "Aman kızım oku, mesleğini eline al ayaklarının üzerinde dur. Kimseye muhtaç olma!" şeklinde söylemlerde bulunuyorlar. Sizce böyle bir söylem ne kadar doğru?
Maalesef aileler bazı şeyleri iyi niyetle söylediklerini zannederek gençleri yanlış kodluyorlar. Genç kız, maddi geliri olduğu için ilk anlaşmazlıkta boşanabileceği fikrini normalleştiriyor böylece. Oysaki din, kadını zaten öyle muazzam bir korumaya alıyor ki maddi kaygıya yer yok. Erkekler bu konuya dair bilinçlenmeli. İslam; kadını babasına, kardeşine, eşine zimmetliyor. "Sana emanet, ona bakacaksın." diyor ve işin ciddiyetine binaen mirasta erkeğe iki hisse verirken bunun sorumluluktan ötürü olduğunu bildiriyor. Kadın ise, malî geliri olsa dahi ev geçindirme sorumluluğundan muaf tutuluyor. Kapitalist sistem ise kadını özgürlük adı altında gereksiz ve yorucu bir zahmete sokmuş oluyor. Bu nedenle evlilik çağı gelen genç kızların aileleri "henüz işi yok" bahanesi ile bekletmemeli. Tabii ki meşru şartlar içerisinde kadın kendini geliştirip, çalışabilir. Bunda sıkıntı yok ama erkek gibi evi geçindirme sorumluluğu da yok.
Evlilikten önce insanın kendini tanıması ne gibi faydalar sağlar?
Seminerlerimin çoğunda en başta dinleyicilerden istediğim bir şeyi burada da okuyuculardan isteyeyim; Not kağıdını ortadan ikiye bölüp bir tarafa; "Benim evliliğim dünyanın en mutlu evliliği. Çünkü..." Diğer tarafa da; "Evliliğimin daha huzurlu ilerlemesi için gelişmesi gereken yanlarım..." diyerek maddeler misiniz? Bu küçük çalışma büyük farkındalıklara kapı aralıyor. Birey güçlü olan yanlarını keşfederek sıkıntıları o özelliklerle aşabileceğini görüyor. Diğer yandan da gelişmeye ihtiyaç duyan yanları ile yüzleşerek, bunları nasıl daha iyi hâle getirebilirim çabası ile adımlamaya başlıyor hayatı.
"Kendini bilen Rabbini bilir." İnsan kendini tanıdıkça, gelişim yolculuğunda ilerleme çabası sarf ettikçe gönül kabı da genişliyor. Böylece sıkıntılara vahlanmak yerine veren hatrına eyvallah demeyi, kulluk gücünü kullanarak feraha ulaşmayı öğreniyor. Kişisel gelişim yolculuğu; "ben" duygusunu besleyip bencilleşmek değil, "ben"den sıyrılıp kulluk elbisesine bürünmektir.