Bugün “Kitaplarınızı nereden satın alıyorsunuz?” sorusunu soracağımız insanların büyük çoğunluğu bu alışverişi internet üzerinden yaptığını ifade edecektir. Artık birçok ürünü bu şekilde satın alsak da sanıyorum ki kitaplar -ürünlerin de standart olması hasebiyle- online olarak en kolay alınabilen şeylerin başında geliyor. Bu durumun da ekstra avantaj sağlamasıyla yayıncılıkta internet satışının son yıllarda sektörün büyük çoğunluğunu oluşturması evvela kitabevlerini ve ardından yayıncıları oldukça zor durumda bıraktı.
Masrafların hemen her iş kolunda olduğu gibi günden güne arttığı yayıncılık sektöründe, girdi maliyetlerinin de büyük oranda ithal ürünler sebebiyle kura bağımlı olması, yaşanan zorluğu kat be kat artırıyor. Son yıllarda fiyatlardaki artışlar ise yaşanan enflasyonun epey gerisinde yer alıyor. Bu orantısızlık ile satışlara devam edilmesi, rekabetin acımasız bir hâl aldığı sektörde özellikle küçük yayınevleri için ölümü biraz daha ertelemekten başka bir manaya gelmiyor.
Burada kitap satışlarının tekel haline gelen siteler eliyle yapılması, yayınevlerinin üzerindeki baskıyı artırıyor ve bu baskı sonucunda fiyatları kıran butik yayıncılar kolaylıkla kepenk indirmek zorunda kalıyor. Bugün çeşitli kitap satış sitelerinde gördüğünüz ve yayına hazırlanışına gerçek manada emek verilen telif eserlerin örneğin 20₺ altında bir fiyatta satılabilmesi, aradaki emekçilerin ve küçük işletme sayabileceğimiz yayınevinin ancak hayatta kalma mücadelesi içerisinde olduğunu bizlere gösteriyor. Şehirlerimizde bulunan kitabevleri ise çoktan yok olmaya yüz tuttuğu için işin o kısmına değinmeye gerek duymuyorum.
Tüm bu yaşanılanların ortasında gündeme gelen ve bu sonbaharda yasalaşması ümit edilen “Kitapta Sabit Fiyat Yasası”; mevcut durumun ilk etapta yayınevleri lehine düzelmesine, ardından ise kitabevlerinin yeşermesine imkân sağlayacak gibi duruyor. Piyasaya çıkan bir kitabın her yerde sabit fiyatla satılmasını öngören sistem, akıl almaz indirimlerle uzun süredir süs haline gelmiş etiket fiyatlarının nihayet kitabın satış fiyatı olarak gerçek bir değer ifade etmesini sağlayacak. Yine yasanın getirdiği bu piyasa kontrolü ile online satıcıların tekelinin kırılması, kitapseverlerin yeniden raflardan kitap seçeceği günlerin gelebileceğini de bizlere işaret ediyor.
Burayı okuduktan sonra “İyi de Türkiye’de kitap fiyatları ucuz değil ki…” diyenler olabilir, böyle düşünenler internetten kısa bir araştırma yaparak diğer ülkeler ile kolaylıkla karşılaştırma yapabilirler. Ne yazık ki ortaya çıkacak sonuç, alım gücümüz yüzünden mevcut fiyatları dahi pahalı olarak algıladığımızı ortaya koyuyor. Fakat alım gücümüz ne olursa olsun mevcut durum, belli bir miktarın üzerinde getiri sağlanmadığı müddetçe belki patronların değil ama, matbaasından yayınevine kadar tüm çalışanların emeklerinin arada zayi olduğunu kabul etmemizi ve buna bir çözüm üretmemizi mecbur kılıyor.