Geçtiğimiz ay ilginç bir olay yaşandı. Çağdaş sanatı her şart altında savunan ve yücelten kişileri bile şaşırtan bir şeydi bu. İtalyan sanatçı Catellan, Miami’deki Art Basel’deki sergide sıradan bir muzu, sıradan bir duvara, sıradan bir bant ile yerleştirdi ve bunun bir “sanat objesi” olduğunu iddia etti. Bir anda sosyal medyanın gündemine düşen ve hızla yayılan bu eser ABD’li bir “sanatsever” tarafından 120 bin dolara satın alınca haber değeri de oluşmuş oldu.
Sergiye gelen performans sanatçısı David Datuna, herkesin önünde bu “sanatla” dalga geçerek muzu duvardan çıkarıp afiyetle yedi. Sonra sergi görevlileri hiçbir şey olmamış gibi yerine başka bir muz koydular... İşin tabii pek çok boyutu var ama temel soru şu: Çağdaş sanat diye bize yutturulan bir zoka var mı ve bu zokanın akçeli işlerle rabıtası nedir? Yani biz işin sadece tüketicisi iken arka planda ne türlü parasal mevzular dönüyor? Bu konu batıda da tartışılıyor hatta belgeseller yapılıyor, kitaplar yazılıyor... İşin tuhafı bizim çoğu zaman sadece izleyici konumunda olmamız. Çağdaş sanatı savunanlara bakıp hayran kalmaktan ya da çağdaş sanatı yeren eserlere bakıp “Evet ya, haklılar aslında” demekten öteye ne zaman geçebileceğiz acaba? Bir de belediyeler artık mizah yapmayı bıraksalar mı?