Geçenlerde yemekhanede oturuyoruz: Erkam Bilişim`den Esat, Altınlouk`tan Beytullah (Demircioğlu) abi, Doğan (Gökmen) abi, Ahmet (Taşgetiren) abi... Bir yandan yemeklerimizi yerken bir yandan Ahmet abinin Doğu Karadeniz gezisi gözlemlerini dinliyoruz. Ahmet abinin telefonu çaldı. Arayan Kütahya`dan adını bilmediğim bir abi. Ahmet abi telefonda konuşurken, Kütahyalı abinin o esnada söylediği bir sözü bize aktardı: Mezara götürmediğimiz hiçbir makam bizim değildir...
Hud 46`da aktarıldığına göre Allah`la(c.c.) Nuh (a.s.) arasında şöyle bir diyalog geçiyor:
Nuh (a.s.) :
- ... innehu leyse min ehlik
Allah (c.c.):
- innehu amelun gayru salih...
Yani şöyle diyor Nuh (a.s.), müslüman olmadığı için gemiye binmesine izin verilmeyen oğlu hakkında Allah`a: Rabbim! O benim ailemdendir.... Allah şöyle cevap veriyor Nuh`a: O, amel-i salih değildir!
Bu diyaloğun bilhassa ikinci kısmı (innehu amelun gayru salih...) tefsirlerin ekseriyetinde yanlış çevrilmiş: “...Onun yaptığı, iyi olmayan bir iştir...” deniyor. Tefsircilerin çoğu, Kur`an`da geçtiği şekliyde değil de anladıkları şekilde; düz Türkçe mantığıyla tercüme etmişler. Teknik bir konu gibi gözüküyor ama mana açısından önemli. Şöyle ki; “...Onun yaptığı, iyi olmayan bir iştir...” demekle “O, amel-i salih değil!” demek manayı bambaşka yerlere götürüyor. Dikkat! Allah burada Nuh`un (a.s.) oğlunun fiillerini değil, bizzat kendisini amel-i gayrı salih olarak tanımlıyor. Buradan şu sonuç çıkar. Sadece fiiler değil; eşyalar, kişiler, niyetler, nesneler, makamlar... aklınıza ne geliyorsa amel-i salihe çevrilebilir. Dolayısıyla ahirete de götürülebilir. İşte delil: (Bakara 25) “... Cennetlerin meyvelerinden kendilerine her rızık verilişinde, "Bu daha önce (dünyada iken) bize verilen rızık!" diyecekler...“
Yani; doldurmaya bakalım arkadaşlar: Kefenin cebi var!
En Sevdiğim Cennet Tasviri
Kur`an-ı Kerim`de pek çok cennet tasviri var:
“... Orada ne güneş görürler, ne de dondurucu soğuk... Üzerlerine cennetin gölgeleri sarkmış, cennetin meyveleri yakınlaştırılarak hazırlanmıştır... Etraflarında gümüş kaplar, şeffaf kadehler dolaştırılır... Gümüşten billur kaplar ki, onları (ihtiyaca göre) ölçüp düzenlemişlerdir... Orada kendilerine; katkısı zencefil olan içecekle dolu bir kâseden içirilir... Orada bir pınar ki ona "selsebil" adı verilir... Çevrelerinde; gördüğünde saçılmış inciler sanacağın, hep aynı gençlik ve güzellikte kalacak hizmetçiler dolaşır... Orada, görünce; nimetler ve büyük bir mülk görürsün... Üstlerinde ince ve kalın ipekten yeşil elbiseler vardır. Gümüş bileziklerle süsleneceklerdir. Rableri onlara tertemiz bir içecek içirecektir... “ (İnsan 13-21)
“... Orada; bozulmayan su ırmakları, tadı değişmeyen süt ırmakları, içenlere zevk veren şarap ırmakları ve süzme bal ırmakları vardır. Orada onlar için meyvelerin her çeşidi vardır...” (Muhammed 15)
“Ebediyen genç kalan uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar.” (Vakıa 21)
“... Onlara orada tertemiz eşler vardır. Onları, koyu gölgeler altında bulunduracağız....” (Nisa 57)
“Atalarından, eşlerinden ve çocuklarından iyi olanlarla beraber oraya girerler. Melekler de her bir kapıdan yanlarına girerler...” (Rad 23)
“...içinden ırmaklar akar, yemişleri ve gölgeleri devamlıdır...” (Rad 35)
“ ... Oradaki giysileri ise ipektir.” (Hac 23)
“ ... orada diledikleri her şey vardır.” (Nahl 31)
“... cennet köşklerinde güven içindedirler.” (Sebe 37)
“ ... Oradaki esenlik dilekleri "selam" dır.” (İbrahim 23)
“... o gün nimetlerle meşguldürler, zevk sürerler.” (Yasin 55)
“ ... berrak ve içenlere lezzet veren kadehler dolaştırılır.” (Saffat 46)
“... astarları kalın ipekten olan döşeklere yaslanırlar... ” (Rahman 54)
Oysa benim cennete dair en - Allah biliyor ya belki de tek- sevdiğim sahne şudur: “Kin namına ne varsa gönüllerinden çıkarmışızdır. Karşılıklı tahtlarda, sevinç içinde; kardeşler olarak otururlar...” (Hicr 47) İşte benim cennetim. Karşılıklı sedirler üzerinde, dostlarla muhabbet... Bugüne kadar daha güzel “hiçbir şey” tatmadım... Cennette de bunu isterim...
Not: Aslında; ayette geçen kelime “ğıll”. Kin diye çevrilmiş. Ğıll; kini de içeriyor ama daha geniş bir mana. “Kötülüğe dair ne varsa o” da diyebiliriz.
Dünyada cenneti yaşamanın sırrıdır bu: Rabbena la tec`al fi gulubina ğıllen...