Obama kazandı. Beklenen oldu demeyeceğim, çünkü beklemediğimiz –bu arzulamadığımız anlamına gelmiyor- bir şeydi. Demek ABD bir siyahı başkan olarak görebilecek olgunluğa erişmiş. Muhtemelen bu olağanüstü gelişme, Bush’un başarısı (!) olarak geçecek tarihe. Yaptığı tahribat o kadar büyük ve sarsıcı olmuş ki ABD halkı vicdan azabını hafifletecek hareketi umulmayan ve beklenmeyen birisini seçerek yaptı. Bunda hiç mi Obama’nın rolü yok? Var tabii ki. Özellikle Hillary gibi birisini saf dışı bırakabilecek – ki bu McCain’ni yenmekten daha önemliydi- bir seçmen desteğini elde edebilen birisinin liderliği ve organizasyon kabiliyetine şapka çıkarmak lazım. Genç ve sandığa küskün seçmeni Obama, “Evet, yapabiliriz…” sloganıyla sandığa çekti. Bunların hepsi ile ilgili bir yığın şey yazıldı, söylendi. Daha söylenecek de… Ama bizi ilgilendireni es geçmeyelim. O da Obama’nın gençlerin desteğini nasıl aldığıdır. Hakikaten nasıl becerdi acaba bunu?
Yapılan bir araştırmaya göre 30 yaş altı Amerikan seçmeninin %70’i Obama’yı desteklemiş. Bunda siyah adayın gençlerin kulağına her zaman hoş geleceği açık o sihirli kelimenin, değişimin etkisi olduğu kesin ama bundan daha önemlisi var. O da Obama’nın genç kesimin aşina olduğu sanal mecradaki etkinliğidir.
Sydney Üniversitesi’nden Sanjay Chawla’ya göre Obama web teknolojilerini çok iyi kullanan bir ekibe sahipti. İnternet üzerinden toplamda 150 milyon dolarlık bir rekor anlamına gelecek tam 750.000 adet bağış almıştı. Dahası etkileşimin birebir yapılabildiği sanal dünyada Obama taraftarları çıkan her iyi haberi anında yaymışlar, olumsuz ya da Cumhuriyetçilerin hoşuna gidebilecek haberlerin yayılımını ise engellemişlerdi. Google’ın kullandığı tarzda algoritmalar kullanan Obamacı internet kurtları böylelikle gençlerin yoğun olarak kullandığı Facebook, MySpace, YouTube ve bloglar benzeri platformların bir şekilde denetimini ellerinde tutmuşlardı. Örneğin Second Life gibi bir ortamda her üç sanal kişilikten ikisi Obama taraftarı olduğunu söylüyordu. Sonuçta Obama önce sanal dünyada galip geldi, sonra da klasik yarışta… Bundan sonrası için başarının formülü artık daha açık ve “net”: Gerçeği yönlendirmek isteyen önce sanal kontrolü öğrenmeli.