İncil ve Tevrat’ta kafirlerin eklemeleri pek çok. Ama diyorum ki Kur’an’a yeterince vakıf olursak; O’nun içinde apaçık bulunan hakkı, başka yerlerde gizlenmiş bile olsa görebiliriz. Çünkü Kur’an insana hak gözlüğü takıyor. Kur’an’la bakan; hakkı nerede görse tanıyor.
Kur’an-ı Kerim’de ehli kitap ve tâbi oldukları kitaplar hakkında pek çok ve ilginç ayetler var. Hepsini bir arada okuyunca; şunu fark ediyor insan: Biz Müslümanlar, Tevrat ve İncil’in tahrif edilmiş olduklarına inanıyoruz. Ki bu böyle olmasa Kur’an-ı Kerim indirilmezdi. Ancak bu inancımız; beraberinde bazı önyargılar ve taassubu da beraberinde getiriyor. Kur’an-ı Kerim’de yer alan; önceki kitaplarla ilgili ayetleri okuduktan sonra, elimize onlardan birini alıp, yine Hak tarafından indirilmiş ve en ufak bir tahrife uğramamış olan Kur’an rehberliğinde incelediğimiz zaman; bu kitaplarda Allah’ın bazı ayetlerinin varlıklarını halen korumakta olduklarını görüyoruz. Birazdan buna dair bazı örnekler vereceğim. Önce Kur’an-ı Kerim, ehli kitap ve kitapları hakkında neler diyor bir bakalım:
* Ankebut 46: Kitap ehliyle ancak en güzel bir şekilde tartışın. Onlara deyin ki: “Bize indirilene de size indirilene de biz iman ettik. Bizim tanrımız da sizin tanrınız da birdir. Ve biz onlara teslim olmuşuzdur.”
* Al-i İmran 19: Şüphesiz Allah katında din İslam`dır. Kitap verilmiş olanlar, kendilerine ilim geldikten sonra sırf, aralarındaki ihtiras ve aşırılık yüzünden ayrılığa düştüler…
* Al-i İmran 64: De ki: "Ey kitap ehli! Bizimle sizin aranızda ortak bir söze gelin…
* Al-i İmran 113: Onların (Kitap ehlinin) hepsi bir değildir. Kitap ehli içinde, gece saatlerinde ayakta duran, secdeye kapanarak Allah`ın âyetlerini okuyan bir topluluk da vardır.
* Al-i İmran 199: Kitap ehlinden öyleleri var ki, Allah`a, size indirilene ve kendilerine indirilene, Allah`a derinden saygı duyarak inanırlar. Allah`ın âyetlerini az bir değere satmazlar. Onlar var ya, işte onların, Rableri katında mükafatları vardır…
* Nisa 47: Ey kendilerine kitap verilenler! … yanınızda bulunanı doğrulayıcı olarak indirdiğimiz bu kitaba iman edin.
* Nisa 131: Sizden önce kendilerine kitap verilenlere de, size de "Allah`a karşı gelmekten sakının" diye tavsiye ettik...
* Maide 43: Yanlarında içinde Allah`ın hükmü bulunan Tevrat varken nasıl oluyor da seni hakem yapıyorlar, sonra bunun ardından verdiğin hükümden yüz çeviriyorlar…
* Maide 48: Sana da o Kitab`ı hak, önündeki kitapları doğrulayıcı, onları gözetici olarak indirdik
* Maide 68: De ki: "Ey kitap ehli! Tevrat`ı, İncil`i ve Rabbinizden size indirileni uygulamadıkça hiçbir şey üzere değilsiniz."
* Enam 92: İşte bu da, bereket kaynağı, kendinden öncekileri tasdik eden ve şehirler anasını ve bütün çevresini uyarasın diye indirdiğimiz bir kitaptır.
* Rad 36 Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler, sana indirilen Kur`an ile sevinirler.
* Ta Ha 133: …Önceki kitaplarda olanların apaçık delili (olan Kur`an) onlara gelmedi mi?
* Şuara 196: Şüphesiz bu öncekilerin kitaplarında da vardı.
* Fatır 31: (Ey Muhammed!) Sana vahyettiğimiz kitap, kendinden öncekini tasdik eden hak kitaptır.
* Ahkaf 30: Dediler ki: "Ey kavmimiz! Şüphesiz biz, Mûsâ`dan sonra indirilen, kendinden önceki kitapları doğrulayan, gerçeğe ve doğru yola ileten bir kitap dinledik." (Ayrıca bkz: Enam 114, Enam 92, Enam 157, Rad 36, Ta Ha 133, Şuara 196, Kasas 52-53, Sebe 31, Fatır 31, Ahkaf 30, Cuma 5)
Şimdi gelelim İncil’de (Barnabas) rastladığım bazı Kur’an ayetlerine:
“Allah, kendisi olmadan hiçbir hakkın olmadığı bir Hakk`tır; (Al-i İmran 60: Hak Rabbindendir.) Allah Kendisi olmadan hiçbir şeyin olmadığıdır; Allah Kendisi olmadan yaşayan hiçbir şeyin olmadığı bir Hayat`tır. … Tektir, O`nun hiç bir dengi yoktur. Ne başlangıcı vardır, ne de sonu olacaktır. Fakat her şeye bir başlangıç vermiş ve her şeye bir de son verecektir. Ne babası vardır, ne de annesi; ne oğlu vardır, ne kardeşi; ne de yoldaşı. (İhlas suresinden hatırladınız mı?!) Ve, Allah`ın hiç bir bedeni yoktur. Bu bakımdan yemez, uyumaz, ölmez, yürümez, kımıldamaz, fakat insandaki gibi olmayan sonsuz bir hayatı vardır. (Ayet el Kürsi’yi hatırlattı mı?!) Çünkü, cismanî değildir, bileşik değildir, maddî değildir, en sâde özdendir. O kadar iyidir ki, iyiliği sever yalnızca; öylesine âdildir ki, cezalandırdığı ve bağışladığı zaman, «Bu neden böyle?» denemez. Kısaca, sana diyorum ki Filipus, burada yeryüzünde O`nu göremez ve tam olarak bilemezsin de; fakat melekûtunda O`nu ebedî göreceksin, orada tüm mutluluğumuz ve ihtişamımız bulunur.».
“Kötülüğe karşılık verme, çünkü, en kötü hayvanlar böyle yapar; fakat, kötülüğe iyilikle karşılık ver (Fussilet 34’ü hatırlayın.) ve senden nefret edenler için Allah`a yalvar. Ateş ateşle söndürülmez, ama suyla söndürülür. İşte böyle: Size diyorum ki, kötülüğün üstesinden kötülükle değil, aksine iyilikle geleceksiniz. Güneşi iyilerin ve kötülerin (birlikte) üzerine doğuran ve yağmuru da aynı şekilde (yağdıran) Allah`a bakın. Evet, işte herkese iyilik yapmanız gerekiyor; çünkü kanunda (öyle) yazılıdır: «Kutsal ol, çünkü senin Allah`ın (olan) Ben kutsalım; temiz (ve pak) ol, çünkü Ben temiz (ve pak) im; ve kâmil ol, çünkü Ben kâmilim.”
“Gök ve yer tükenecek; yine de O`nun Kendi`nden korkanlara olan rahmeti tükenmeyecektir.”( Zümer 53: … Allah`ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.)" “Allah sevgisi uğruna ne verir ve ne harcarsanız, geri yüz katını ve sonsuz bir hayatı alacaksınız. Allah`a hizmet etmekle ne kadar sevinmeniz gerektiğini görün işte.”
«Bakın, size söylüyorum, eğer insan acınacak hallerini bilse, burada, yerde daima ağlar ve kendisini en düşük, her şeyin gerisinde görür. (“Allah’a yemin ederim ki siz benim bildiklerimi bilseydiniz az güler, çok ağlardınız.” hadisini hatırladınız mı?!)
“Ve ibadetinize çok konuşmamaya bakmayın, çünkü Allah, Süleyman`a, «Ey kulum, bana kalbini ver» dediği gibi, kalplere bakar.” “İnsanlar kendini görsün diye iyi bir şey yapan kişi münafıktır. Öyle ki; yaptığı iş insanların göremediği kalbe işlemez… Diliyle Allah`a kulluk ederken, kalbiyle insanlara kulluk eden kişi münafıktır.” (Nisa 142: Münafıklar, Allah`ı aldatmaya çalışırlar… Onlar, namaza kalktıkları zaman tembel tembel kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar ve Allah`ı pek az anarlar.) “Adaletle hükmedin ey insanoğulları.”… (Ayetini vermeye gerek var mı?)
Hasıl-ı kelam: Hak var ya… Nerede olursa olsun güneş gibi parlıyor. Yalnız bu yazdıklarım yanlış anlaşılmasın. İncil ve Tevrat şu anki halleriyle Kur’an gibi %100 haktır demeye getirmiyorum. İçlerinde hala haktan ayetler var, saygısızlık etmeyelim diyorum. Elbetteki her iki kitapta da kafirlerin eklemeleri pek çok.
Ama diyorum ki Kur’an’a yeterince vakıf olursak; O’nun içinde apaçık bulunan hakkı, başka yerlerde gizlenmiş bile olsa görebiliriz. Çünkü Kur’an insana hak gözlüğü takıyor. Kur’an’la bakan; hakkı nerede görse tanıyor.