30.08.2017 19:41
Kelimeler
5063
“Gül kokusu Muhammed’in teridir / Ah ettikçe karlı dağlar eritir / Hatice Fatıma Hakk’ın yaridir / Onun katarından ayırma bizi” (Kul Himmet)
Daha belki kim olduğunu, dilindeki duanın anlamını bilmeden, küçük kızların öğrendiği bir sözdür bu, Anadolu topraklarında: “Benim elim değil, Fatıma anamın eli”. Bir annenin elleri ne kadar kıymetlidir evladı için. Yürümeyi öğrenirken düşüp duran bir bebeği tutar o eller. Hastalanınca alnına dokunur, hastalığın seyrini okur o alından. Çocuğu bilmese de, gece duada elleriyle emanet eder onu Rabbine. Saçlarını tararken bahtını dokur sessizce. Ağrıyan yerine sıvazlar, mesh eder, şifa niyetine. İşte öyle bir elmiş Hz. Fatıma’nın elleri. Şimdi şifa enerjisi dedikleri bir tecelli ile doluymuş o dokunuşlar. Savaş sonrası açılan yaraya şifa olur, çabucak iyileşmesine vesile olurmuş. Elimiz, elinden hisse alsın diye dua ettiğimiz Hz. Fatıma’ya, ana demişiz bir de. Daha üstün bir derece var mıdır ki ona bu toprakların mayasında karıp da verebileceğimiz?
Hz. Fatıma… Anası gibi ehli derdin sohbetine mahrem bir hanım. Hz. Fatıma… Babasının göz bebeği bir evlat. “Hz. Fatıma’nın dünyadan gelmiş geçmiş bütün kadınlar arasında Hz. Meryem’den sonraki en iyi kadın olduğu” rivayeti de var ki, başka söze ne hacet… (Ahmed b. Hanbel)
“Fatıma ma’sum olupdur hem Hatice muhterem
Ma’den-i fahrü’n-nisadır menba-ı hayru’n-nisa”. (Nesimi Divanı)
Mevlid, doğma, doğuş, doğum zamanı anlamlarına gelen bir kelime (Kubbealtı). Arap ve Türk edebiyatında özellikle Peygamber Efendimizin (a.s.v.) dünyayı teşrifi için kullanılıyor. Ayrıca bu amaçla yazılmış eserlerin adı da olmuş Mevlid. Bu topraklardan en bilineni ve belki de Türkçe yazılanların ilki Süleyman Çelebi’nin Vesiletü’n-Necat adıyla bilinen eseri. Öyle çok sevmişiz ki bu mevlidi, her mutlu, önemli olayda okumuşuz. Mevlidhanlar yetişmiş, sesi güzel insanlar içinden. Rebiül evvel’in 12. Gecesi başta olmak üzere, doğumlarda okunmuş. Sünnetlerde okunmuş. Hacca gidilirken yahut dönüşte okunmuş. Mevlid, şükrümüzü, duamızı dile getiren, cömertliğimizi ete kemiğe bürüyüp, meclistekilere ulaştıran bir adet olmuş. Her duasına Cenab-ı Hakkın habibini vesile kılan insanımız, mevlidi de bu vesilenin güzel bir örneği olarak çok sevmiş. Mevlidi o kadar benimsemiş, sevmiş ki bu halk, Türk edebiyatı mevlid zenginliği açısından ilk sıraya oturmuş.
Mevlidler özellikle Peygamberimiz (a.s.v.) için yazılsa da, başka mevlidler de mevcut. Mesela Peygamberimizin (a.s.v.) ciğerparesi Fatıma (r.a.) için yazılan mevlidler var. Onlardan bir tanesi, Esad Erbilî hazretleri tarafından kaleme alınmış. Kim bilir, belki kitaplığınızın mutena bir köşesinde, içinde “Mevlid-i Şerif-i Hazreti Fatımatü’z Zehra (r.a.)” bulunan bir Divan-ı Esad sizi bekliyordur.
“Gül kokusu Muhammed’in teridir
Ah ettikçe karlı dağlar eritir
Hatice Fatıma Hakk’ın yaridir
Onun katarından ayırma bizi” (Kul Himmet)
Mevlidlerde doğum, hayatı, kişinin özellikleri, (Peygamber Efendimiz (a.s.v.) için mucizeleri, mirac vs), vefatı gibi bölümler oluyor genelde. Esad Erbilî hazretlerinin mevlidinde de giriş bölümünün ardından Hz. Fatıma’nın anne karnında ikenki hallerinden bahsediliyor. Ardından “Can kulağıyla bu sözü dinleyin” diye tembihle başlayan bölüm geliyor, dua bölümüyle de bitiyor.
Hz. Fatıma, Müslüman hanımların kendisi ile kalbi bağlantısı olan bir hanım diye düşünüyorum. Onu sadece alışagelinmiş bir söyleyişle yad etmek kendi adımıza yazık olur. Daha kanlı canlı bir şekilde hayatımızda yer alması için elimizden geleni yapmak düşer bize. Kalbî bağımızı güçlendirmek düşer. Bu niyetle, onun için yazılmış mevlidi okumak, Esad Erbilî hazretlerine bu mevlidi yazdıran gönül ikliminden hisse almaya niyet etmekle işe başlasak… Yaz mevsiminin rehavetle esneyen günlerine bir dirilik getirip, kazanç hanesine yazılmaz mı?
Mevlidlerin sonu dua ile bitirilir ya, biz de bu yazıyı mezkur metinden dua ile bitirelim, hep birlikte amin diyerek…
Fahr-i alem hürmetiçün ya Gafûr
Kasr-ı Zehra’dan beni sen etme dûr
Mahrem-i esrar u nazır ber-cemal
Kıl bizi ya Ze’l-celal ve’l-kemal
Ehl-i beyte Fatiha olsun hemîn
Rahmetu’llahi aleyhim ecmain (Divan-ı Esad)