• Reklam
  • Künye
  • İletişim
  • ABONE OL!
  • GENÇ'e Yazı Gönder
  • Atölye Çalışmaları
    • Yazı Atölyesi
    • Fotoğraf Atölyesi
  • Twitter
  • Facebook
  • RSS
Kısa yoldan ABONE olmak

logo

  • DOSYA
  • YAZARLAR
  • GÜNDEM
  • SÖYLEŞİ
  • KÜLTÜR & SANAT
    • Sinema
    • Kitap
    • Gezi
    • Sözlük
  • BİLİM
    • Mikro Alem
    • Makro Alem
    • GENÇ Bilim
  • TEKNOLOJİ
  • KAFALARDAKİ SORULAR
  • ARŞİV
  • ABONE OL!
Anasayfa
  • DOSYA
  • YAZARLAR
  • GÜNDEM
  • SÖYLEŞİ
  • KÜLTÜR & SANAT
    • Sinema
    • Kitap
    • Gezi
    • Sözlük
  • BİLİM
    • Mikro Alem
    • Makro Alem
    • GENÇ Bilim
  • TEKNOLOJİ
  • KAFALARDAKİ SORULAR
  • ARŞİV
  • ABONE OL!
  • GENÇ Dergi Ocak 2025 Sayısı Çıktı!
  • Bizlere Mescid-i Aksa`nın da Özgürlüğünü Göster Rabbim!
  • GENÇ Dergi Aralık 2024 Sayısı Çıktı!
  • Mü`min Firasetine Her Zamankinden Daha Çok Muhtacız
  • GENÇ Dergi Kasım 2024 Sayısı Çıktı!
  • Kötülüre Karşı Farkındalık Şart
  • GENÇ Dergi Ekim 2024 Sayısı Çıktı!
  • Bazen Etkili Bir Kulüp, Bir Ömrü Işıldatır!
  • GENÇ Dergi Eylül 2024 Sayısı Çıktı!
  • Çiçeği Erkeklere Kaptırdık
  • GENÇ Dergi Ağustos 2024 Sayısı Çıktı!
  • Güzel Olacağım Derken Ucube Hâle Gelmemek Lazım!
  • GENÇ Dergi Temmuz 2024 Sayısı Çıktı!
  • Renkli Propagandanın Ardında Çok Büyük Dramlar Var
  • ANASAYFA
  • Genel
  • Hazarlar`dan Fatih`e Miras: Kırım

Hazarlar`dan Fatih`e Miras: Kırım

01.06.2017 22:34
Genel
3720

Gökhan Gökçek

Hazarların 1300 sene önce imar ve ihya ettikleri Kırım ve Kırım davası, bize onlardan kalan en esaslı mesaj ve mirastır. Tarihçilerin kutbu ve aslen Kırımlı bir Kıpçak Türk’ü olan Halil İnalcık’ın trthaber.com’da yayınlanan 7 Mart 2014 tarihli haberinde geçen şu cümle meramımızı anlatmaktadır: “Kırım, Anadolu’yu, Boğazları, İstanbul’u tehdit etmek için bir atlama noktası!”

Tarih serüvenimize devam ediyoruz. Biz; 16 büyük Türk Devleti’ni yazarken onların bize bıraktığı sosyal, kültürel mirası ve devlet aklını anlatmaya çalışıyoruz. Çünkü ‘Türk devlet aklı’ tamlaması bir kültür ve medeniyet akışı ile beraber büyük bir şuurun da temsilciliğini ve taşıyıcılığını yapar. Seriyi bitirdiğimiz vakit maksadımız hasıl olacaktır. Bu sayımızda ise Hazarlar’ı / Hazar Kağanlığı’nı ve her daim yaptığımız gibi bize bıraktığı ‘anlatılmayan ve görülmeyen mirası’ anlamaya ve anlatmaya çalışacağız. Haydi başlayalım…

Hazarlar; Göktürklerin Batı kolunun kalıntıları olarak nitelendirilir. Batı Göktürk Devleti yıkıldığı zaman bölgede kalan Türk bakiyesidir. Siyasi teşekkül haline 630 yılında geldikleri kabul edilir. İlk hükümdarları bazı kaynaklara göre Böri Şad bazı kaynaklara göre de Bulan Han’dır. Kimileri ‘Böri Şad’ın bir unvan olduğunu ileri sürer. Böri / Börü: Kurt, demektir. (Bir anektod: Kudüs’ü zulümden kurtaran fatih Selahaddin Eyyubi’nin Turan Şah, Tuğtekin, Şahinşah isimlerini taşıyan kardeşlerinin yanında ‘Böri’ ismini taşıyan bir kardeşinin olduğu da belgeler ile sabittir.)

Coğrafi dağılışları ise Moskova ve St. Petersburg şehrinden doğarak Hazar Denizi’ne dökülen İdil Nehri’nden Kırım’a kadar uzanır. Bir anlamda Atilla’nın Roma’ya iniş yolu Kafkaslar-Karadeniz’in kuzeyi hattında hakimiyet kurmuşlar ve Hazar Denizi’ne ismini vermişlerdir. Gürcistan-Tiflis ve Rusya’nın içlerine kadar da girmişlerdir. Bugün Ukrayna adı ile anılan ülkenin de topraklarına sahiptiler. Hatta başkent olan Kiev ilinin Hazar Kağanı tarafından meskun hale getirildiği kabul edilir. Azerbaycan’daki hakimiyet mücadelesinden ötürü İran’ın arka planını oluşturan Sasaniler ile sık sık savaşlar ve sınır çatışmaları yaşadılar. Buna mukabil Bizans ile karşılıklı bir yakınlaşmaya sahiptiler. Hatta o kadar ki Hazar Hanı’nın kızı Çiçek ile V. Konstantin evlenecek oğulları IV. Leon daha sonra tahta geçecekti. IV. Leon annesinden ilhamla Türk kültürüne sahipti. Onun döneminde Hazar / Türk kültürü Bizans saray merkezinde yayılmış bir üstünlük derecesi kabul edilmişti. Annesi Çiçek’in giydiği elbiseler de “Çiçekion” şeklinde anılmaktaydı.

O dönemde İslam ile müşerref olan Arapların fetih ruhu ise Arap yarımadasından taşmış ve tüm Asya kıtasına yayılmıştı. İstanbul’u kuşatan Müslüman Araplara karşı -henüz eski Türk inancına tabii olan Hazarlar- müttefiki Bizans’a destek verdiler. Buna karşın İslam orduları Hazarların içlerine akınlar yaptılar. 100 bin kişilik bir ordu ile fethe kalktığı söylenen Mervan bin Muhammed, Hazarlara büyük bir mağlubiyet yaşattı. Bu etkileşim sonucunda İslamiyet, Hazarlar arasında yayılmaya başladı.

Hazar Barış Çağı mı?

Hazarlar -hele ki o dönem için- hiç kimsede görülmemiş bir hoşgörüye sahiptiler. Devlet ricali ve halk arasında kültürel bağlar kuvvetli ise de dinsel anlamda şaşırtıcı bir hürriyet ortamı mevcuttu. Halk geleneksel inancı bırakarak yavaş yavaş İslamlaşıyor ya da Bizans vb. etkenler ile Hristiyanlığa geçiyordu. Buna mukabil üst yöneticiler ise Museviliği benimsemişti. Ancak halka veyahut hükmettikleri tebaaya asla bir dayatmada bulunmamışlardı. Bu dönem için “Hazar Barış Çağı” denilmesi de bu sebeptendir. Üst tabakanın Museviliği kabul edişini bazı art niyetliler “İsrail’in kayıp 13. Kabilesi” gibi eksantrik hislerle açıklamaktadır. Bu iddianın gerçeklikle alakası yoktur. Üst zümrenin Museviliğe geçiş sebebi hususunda da ciddi bir araştırma maalesef henüz yapılmamıştır. Ancak en mutabık kalınan yorum -ilginç olsa da- şu şekildedir: Hazarlar’da yalnızca devlet ricali Musevi olur ve asla halka bunu dayatmazlar. Hazarlar bir çekim merkezi oluşturmaya çalışmışlar. Tebaalarına karşı özerklik tanımaları ve o dönemde bu kadar hürriyet vermeleri başka türlü açıklanamaz. Muhtemeldir ki Mekke-i Şerif ve Roma’ya karşı kayıp olan Musevi merkezini ihya etmek istediler. Bu Museviliğe sempatiden değil, olsa olsa Türklerin “teşkilatçılık” ruhundan olsa gerektir!

Hazarlar takriben 965 yılına kadar yaşarlar. Karadeniz’in kuzeyini ve Rus kültür-siyasi hayatını büyük ölçüde etkilemişler. Hazarlar bize pek çok hatıra bıraktılar ancak bunlardan en önemlisi şüphesiz ki Kırım’ı kesinkes bir Türk toprağı ve Hazarların gönül başkenti haline getirdiler. Hatta 965 yılında Normanlar’dan yedikleri büyük darbe sonucunda tabii hale geldiklerinde Kırım’a sığındılar, Kırım’ı bir kıyı, sine kabul ettiler.

Kırım İstanbul’un Karadeniz’deki Savunma Hattıdır

Kırım, 1475 yılında Ebu’l Feth Sultan II. Mehmet tarafından Osmanlı topraklarına katılır. Gedik Ahmet Paşa Kırım kıyılarına çıkarak öncelikle Kefe Limanı’nı aldı -ki bu bölge daha sonra şehzadelerin sancak beyliği yaptığı bir yer olacaktır, misal: I. Süleyman-. Ardından Azak ve Menkub kalelerinin de fethiyle Kırım, Osmanlı’nın bir parçası haline geldi. Ruslar güçlendikleri vakit daima gözlerini Kırım’a diktiler. Çünkü onların Deli Petro dedikleri Çarları Karadeniz’e ve oradan da Akdeniz’e inmeyi hedefliyor ve bu hedefi de Ruslara mirasa bırakıyordu. Bunun için de Kırım’ın alınması şarttı. Osmanlı’nın gerileme ve yıkılma döneminde en çok savaş yaptığı ülkelerin başında Rusya gelir. Çünkü mezkur hedefleri için Kırım’ın ilhakını zaruri görüyorlardı. II. Katerina adlı Çariçe bu hedeften sonra gözünü İstanbul’a dikmişti. Önce Kırım’ı ilhak edecek ardından da İstanbul’a yürüyecekti. Hatta bunun için torununa Konstantin adını vermiş ve ona Rum dadılar tutmuştu…

Rusların Lehleri ve bölgedeki Müslümanları kılıçtan geçirmesiyle beraber olay patlak verdi. Tahtta ol vakit III. Mustafa vardı. Tecrübeli devlet ricali ordunun henüz savaşa hazır olmadığını, Yeniçerilerin çoğunun Acemi Ocağı’ndan yeni çıktığını hünkara anlatmak istediler ancak nafile. Padişah harpten taraftı ve aksi düşünenleri azlederek kendi görüşüne uygun düşünenlere vazife tevdi etti. Ve Osmanlı’ya özerk şekilde bağlı olan Kırım Hanı Selim Giray’a Rus topraklarına akın yapma emri verdi. Buna karşın ordu bir sene sonrasında ancak sefere çıkabildi. Savaş seyrederken daha hazırlıklı olan Rus orduları Osmanlı askerlerini mağlup etmekteydi. Karadeniz mevkiinde savaş devam ederken Rus orduları da Akdeniz’den taarruza geçerek Osmanlı’yı şaşkına uğratmıştı. Eflak-Boğdan, Hotin, Kili, Bender gibi mevkiiler Ruslara kaybedildi. Kırım merkezi ise haris bir şehzadenin “bağımsızlık ve taht” yalanına kanmasıyla Osmanlı hakimiyetinden çıktı. Kırım Han’ı Selim Giray payitaht İstanbul’a kaçmak zorunda kaldı. Ancak ne Kırım bağımsız olabildi ne de ihanet eden şehzade payidar oldu… II. Katerina 1783 tarihinde Kırım’ı Rus topraklarına dahil ettiğini ilan ederken büyük bir mağlubiyet ile sarsılan Osmanlı, Küçük Kaynarca Antlaşması ile Kırım’ın Ruslarca ilhakına ses çıkaramadı…

Geçen yıllardan Bolşevik İhtilali ile beraber Komünist yönetim Müslüman ve Türk kimliğine karşı büyük bir alerji besler hale geldi. Kırım Tatarlarına / Kıpçak Türklerine de büyük zulümler yaptılar. 18 Mayıs 1944 tarihli büyük sürgün bunun en bariz örneğidir. Kırımın öz sahibi Tatarlar -423 bin kişi- trenlere istiflenerek Sovyetler’in farklı coğrafyalarına sürgün edilip, dağıtıldılar. Amaç bölgedeki Müslüman nüfusu eritmekti! Sovyetlerin dağılmasıyla Ukrayna topraklarında kalan Kırım, 2014 yılındaki bir oldu bitti ile Rusya topraklarına dahil edildi. Kırım’ın sahibi olan Tatar nüfus sürgünden ve zulümlerden ötürü adeta azınlık hale getirilmişti. Bu yüzden 2014’te ellerinden pek bir şey gelmedi. Uluslararası ilişkilerde daima çıkarlar esastır, bunu unutmamak gerekir. Ancak Kırım’dan sonraki ‘ukde’nin İstanbul olduğu malum ve sarihtir. Bu elbette -çok şükür ki- imkansızdır lakin İstanbul’un savunması için Kırım’ın güçlü olması gerekmektedir. Bu yüzden Kırım meselesini gündemimize almalı, dualarımıza dahil etmeliyiz.

Bu anlamda Hazarların 1300 sene önce imar ve ihya ettikleri Kırım ve Kırım davası, bize onlardan kalan en esaslı mesaj ve mirastır. Tarihçilerin kutbu ve aslen Kırımlı bir Kıpçak Türk’ü olan Halil İnalcık’ın trthaber.com’da yayınlanan 7 Mart 2014 tarihli haberinde geçen şu cümle meramımızı anlatmaktadır: “Kırım, Anadolu’yu, Boğazları, İstanbul’u tehdit etmek için bir atlama noktası!” 

BU YAZIYI BEĞENİN:

Yazar Hakkında

GENÇ

Adımız GENÇ. Aylık olarak çıkan bir alan dergisiyiz. Genç olan herkese ulaşmak istiyoruz. Ama bizim gençten anladığımız biyolojik tasnifin biraz ötesinde. Biz genç dendiğinde, yüreğindeki gücün farkında olan, yüreği genç olanı anlıyoruz. Ümidini kaybetmemiş, gözlerindeki ışıltıyı hep korumuş, biraz muzip, biraz öfkeli, biraz muhalif, biraz ele avuca sığmaz, ama hep heyecanlı, hep dertli, yüreği kocaman, g&o...

Fikrinizi / Yorumunuzu Bizimle Paylaşın...

Son Manşetler

  • GENÇ Dergi Ocak 2025 Sayısı Çıktı!

  • Bizlere Mescid-i Aksa`nın da Özgürlüğünü Göster Rabbim!

  • GENÇ Dergi Aralık 2024 Sayısı Çıktı!

  • Mü`min Firasetine Her Zamankinden Daha Çok Muhtacız

  • GENÇ Dergi Kasım 2024 Sayısı Çıktı!

  • Kötülüre Karşı Farkındalık Şart

  • GENÇ Dergi Ekim 2024 Sayısı Çıktı!

  • Bazen Etkili Bir Kulüp, Bir Ömrü Işıldatır!

  • GENÇ Dergi Eylül 2024 Sayısı Çıktı!

  • Çiçeği Erkeklere Kaptırdık

  • GENÇ Dergi Ağustos 2024 Sayısı Çıktı!

  • Güzel Olacağım Derken Ucube Hâle Gelmemek Lazım!

  • GENÇ Dergi Temmuz 2024 Sayısı Çıktı!

  • Renkli Propagandanın Ardında Çok Büyük Dramlar Var

  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • 10
  • 11
  • 12
  • 13
  • 14
  • Tümü

Benzer Yazılar

Sahra-yı Kebir`i Nasıl Geçtim
Sahra-yı Kebir`i Nasıl Geçtim
Yorularak okunacak 500 kü...
"Erbakan da Aramızda Allahu Ekber…"
Önce tekbirler yükseldi k...
Kağıt Kokulu Yıllar
Kağıt Kokulu Yıllar
Dergimizin dosya konusunu...
Antigone
Antigone
Herhâlde tragedyanın başa...

Genç Dergisi 194. Sayı

POPÜLER YAZILAR

  • Son Eklenen
  • Çok Okunan
  • Haber Merkezi

Bizlere Mescid-i Aksa`nın da Özgürlüğünü Göster Rabbim!

GENÇ Dergi Ocak 2025 Sayısı Çıktı!

GENÇ Dergi Aralık 2024 Sayısı Çıktı!

Mü`min Firasetine Her Zamankinden Daha Çok Muhtacız

Kötülere Karşı Farkındalık Şart

GENÇ Dergi Kasım 2024 Sayısı Çıktı!

GENÇ Dergi EKİM 2024 Sayısı Çıktı!

Genç Dergi Mayıs Sayısı Çıktı! 8431391

Bagamoyo Afrika... 4919242

Kasım Sayımız Çıktı! 3498099

Hangi Filmi Neden İzleyelim? (Özel Çalışma) 1187593

Bkz: Doğu Türkistan 480158

En Güzel Cuma Hediyeleri! 287541

10 Soruda Sen Kimsin? 276031

31.12.2024

GENÇ Dergi Ocak 2025 Sayısı Çıktı!

01.12.2024

GENÇ Dergi Aralık 2024 Sayısı Çıktı!

01.11.2024

GENÇ Dergi Kasım 2024 Sayısı Çıktı!

02.10.2024

GENÇ Dergi EKİM 2024 Sayısı Çıktı!

01.09.2024

GENÇ Dergi Eylül 2024 Sayısı Çıktı!

31.07.2024

GENÇ Dergi Ağustos 2024 Sayısı Çıktı!

20.06.2024

Dertle Yüzleşince Dertler Yüzleşince

Tüm Videolar

Video GENÇ

En Önemli Yetenek: Sunum!
Takip Edin

GENÇ Twitter Akışı

@gencdergi kullanıcısından Tweetler
TÜM FOTOĞRAFLAR

FOTOĞRAF GALERİSİ

  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
TÜM YAZILAR

GENÇ BİLİM

  • Yazmak Üzerine Bir Swot Analiz
    İnsanlığın tekâmül süreci...
  • Adâb-ı Muâşeret Hastalıkları ve Edebî İyilik Hâli
    Âdâb-ı muâşeret hastalıkl...

GENÇ FACEBOOK AKIŞI

Genç Dergi

İLETİŞİM

Reklam
ABONE OL!
Künye
Yazarlar
İletişim

GENÇ'ten

GENÇ'e Yazı Gönder
Yazı Atölyesi
Fotoğraf Atölyesi
Psikolojik Danışman
Ödüllü Test










GENÇ Bilişim © 2006 - 2025 . Tüm Hakları Mahfuzdur.
  • Twitter
  • Facebook
  • RSS