Sırr-ı Sakatî Hazretleri şöyle anlatıyor:
“Bir bayram günü, Allah Dostlarından Mâruf-i Kerhî’yi sokaklarda hurma çekirdeği toplarken gördüm. Bu çekirdeklerle ne yapacağını sordum. Dedi ki:
«– Şurada küçük bir çocuğun ağladığını gördüm. Yanına yaklaşarak niye ağladığını sordum. Yetim olduğunu, arkadaşlarının elbiseleri gibi elbisesinin olmadığını ve onların oyuncakları gibi oyuncaklarının bulunmadığını söyledi. Tekrar ağlamaya başladı. Hâli yüreğimi dağladı. Onun için bu hurma çekirdeklerini topluyorum. Bunları satacağım ve o çocuğun istediği elbise ve oyuncakları alacağım...»
Bu sözler benim de yüreğimi dağladı ve Hazret-i Pîr’den ricâ ettim:
«– Müsaade ederseniz, ben o çocukla ilgilenirim, gönlünüz rahat olsun!» dedim. Sonra çocuğu alıp ihtiyaçlarını karşıladım.”
Sırr-ı Sakatî yaptığı bu sâlih amelin bereketiyle nâil olduğu hâli şöyle ifâde eder:
“Gönlümde bu yetime yaptığım hizmetin bereketiyle öyle bir nûr peydâ oldu ki, onunla yaşadığım hâlleri ve tattığım mânevî lezzetleri anlatamam ...”
KISSADAN HİSSE:
Yetimi sevindirip onlara sahip çıkmak, dînen çok teşvik edilen ve mükâfatı büyük bir amel-i sâlihtir. Allâh Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in bu husustaki şu vaadi, âşık gönülleri mest edecek bir muhtevâdadır:
“Kendi yetimini veya başkasına âit bir yetimi himâye eden kimse ile ben cennette şöyle yanyana bulunacağız.”
Hadîsin râvîsi Mâlik bin Enes, Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in yaptığı gibi işaret parmağıyla orta parmağını gösterdi. (Müslim, Zühd, 42)
Bir başka hadîs-i şerîfte de şöyle buyurulur:
“Bir kimse sırf Allâh rızâsı için bir yetimin başını okşarsa, elinin dokunduğu her saç teline karşılık ona bir sevap vardır.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 250)
Hadîs-i şerîfte işâret edilen yetimin başını okşamaktan maksat, onun maddî ve mânevî her meselesiyle yakından ilgilenmektir.